SAVAŞIN LORDLARI 62. BÖLÜM
Kim Sa A, WooHyun başında hazır olsa da işini ona bırakmayıp "Devlet" cevabını verdiği gibi adamın boğazını kesmişti. Arterlerden fışkıran kan kısa saçlı kadın katilin yüzüyle birlikte zemini de kızıla boyamıştı.
Deminden beri Mulan'ın yaptıklarına şahit olan WooHyun ise gördüğü manzara karşısında düşmüş suratını toparlayamıyordu. Kadının cesedin başından ayrılmasını bekledi. Karşı karşıya geldiklerinde ise sert bakışlarını o koyu gözlere dikip, "Sadece öldürürken devlet olduğun aklına geliyor!" dedi imayla. Baştan aşağı umursamaz, baştan aşağı soğukkanlı bir katili izlediğini o an bir daha fark etmişti. Sert bakışları kınar hale büründü.
Kim Sa A'nın yüzünde ise belli belirsiz bir kıpırdanma oluşmuştu. Sol elinin tersiyle yanağındaki kan izini silerken, "Ben devleti ölümle tanıdım." diyerek net bir cevap verdi. Fazla konuşmaya gerek duymuyordu. Devlet olmak sadece öldürürken işine yarıyordu.
Alex'in ve Okta'nın sağ kolunun öldürülmesinin ardından ekip, dakikalar içinde KangTa'nın emri üzerine geminin kritik noktalarına patlayıcıları yerleştirip minibüslerin etrafında emre hazır halde toplanmıştı. Genç askerlerin gözü karanlıkta, kumların üstünde uyuyan dev bir canavara benzeyen geminin üstündeydi. Kurulu düzeneğin ateşleme butonu ise Kim Sa A'nın elindeydi.
Olacaklar Mulan'ın çok da umurunda değilmiş gibi görünüyordu. Sahile vuran dalgaların sesi gelirken saatini kontrol edip düğmeye bastı. Koca gemi kulakları sağır edecek bir gürültüyle önce kıç, peşi sıra da orta ve burun kısmında patlayan bombalarla alevlere teslim olmuştu. O düğme gemiyle birlikte dalga seslerini de yok etmiş gibiydi. Peşi sıra birkaç küçük patlama daha olurken kısa saçlı kadın komutan sırtını içindekilerle birlikte yanan gemiye döndü. "Keşke Hegza da içinde olsaydı" diye söylenip askerlerine bakarken gözü köşedeki lakabı Akrep olan askere çarpmıştı. Diğerlerine çatışmada kolundan yaralan genç askeri işaret edip, "Birilerinin kolu kesilmeden gidelim buradan." Kurşun Akrep'in kolunu sıyırıp geçmiş olsa da tedaviye ihtiyacı vardı.
Onlar araçlarına geçtiği sırada Kim Sa A, KangTa ile yaptığı görüşmeyi "Emredersiniz" deyip hazır ola geçerek sonlandırmıştı. Komutan hattın ucunda değil de karşısındaymış gibi ciddi duruyordu. A Takımı'na kamplarına çekilmelerini söyleyip Şef YooGook'a operasyonun sonlandırıldığını bildirdi. Değerlendirme toplantısı sabaha kalmıştı.
Tüm bunlar olurken uzaktan operasyondaki askerleri ve Mulan kod adlı kadın komutanı izleyen WooHyun, artık burada yapacak bir şeyin kalmadığını görünce arabasına yöneldi. Bir hareketli gece daha bitmişti ve oradaki herkes silahlı çatışmadan çıktığı halde yüzü ve elleri kana bulanmış tek kişi Kim Sa A'ydı. Yol boyu aklından çıkmayan, kadının soluk teninde yer etmiş sevimsiz kızıllığın başrol olduğu görüntü evde de genç adamı takip etmişti. Fiziksel yorgunluğuna rağmen uyuyacak kadar zihnini boşaltamadığı için mutfağa gidip kendine bitki çayı için su kaynattı. Fokurdayıp duran su ısıtıcıdan alıp bardaktaki yeşil çay yapraklarının üstüne döktüğü kaynar suyun dingin görüntüsü hiçbir işe yaramıyordu. Tadından da umudu yoktu.
Mutfakta durmaktan vazgeçip eline aldığı cam kupa ile birlikte salonundaki geniş pencerelerin karşısına geçti. Karanlığın hakimiyeti altındaki şehre bakarken gözlerinin önünden Sa A'nın can aldığı anlar geçip duruyordu. Ölümlerle ve öldürenlerle çok karşılaşmıştı ama ilk defa birinin hayat alıyor olması onu bu kadar ilgilendiriyordu. Aklından çıkaramadığı düşünceler WooHyun'ı uykusundan ediyordu. Kim Sa A'yı tanıdığı güne kadar gitti, aynı bugün arkasında patlayan bir gemi bıraktığı gibi o gün de alevler içindeki bir araç bırakmıştı. Yine yüzüne kan bulaşmış, kana rağmen umursamazca devam etmişti. Sonrasında gelen günler de onun bu özelliğinden bir şey götürmemişti. Artık onu böyle kabul etmenin gerekliliğine ikna olmuşken caddedeki kalabalığın ortasında ateş etmesi tekrar kontrol edilemez bir öldürme makinesiyle karşı karşıya olduğunu yüzüne çarpmıştı sanki. Bu kadın iflah olmaz bir şekilde kan döküyordu!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savaşın Lordları
ActionSiyah Porsche'un hızı 200'ü bulmuşken 89. otoyolun batısındaki eski köprüye yöneltmişti. Sürücü koltuğundaki kadın, köprünün sonunda kendisini bekleyen tehlikenin farkındaydı ama girmekten başka seçeneği yoktu. Yaklaşık 250-300 metre arkasında, kend...