LoW 77

1K 88 327
                                    

SAVAŞIN LORDLARI 77. BÖLÜM

Kim Sa A girmek istediği odanın yanı başındayken odaya davetsiz girişleri engellemekle görevli diğer asker ve korumaların silahları kendisine doğrultulmuştu. Dövüşürken engel olmaması için beline taktığından silahına da tekrar davranamazdı.

Yere serdiği iki askerin de ayağa kalkmasıyla altı namlu kendisine çevrilmişti şimdi. Öfkeyle sertleştikçe sertleşip hırıltıya dönüşmüş soluklarını bırakırken gözleriyle etrafı tarıyordu. Sırtını duvara verdi, etrafı sarılmıştı. Başını hafifçe sol yana savurdu, önüne gelip yüzünü kapatmış saçları şimdi sadece sol gözünü kapatıyordu. Açıkta kalan tek gözüyle avcılar tarafından köşeye sıkıştırılmış bir aslan kadar öfkeli olduğunu, önüne çıkanı parçalamak istediğini anlatmaya yeter tehdidi sunuyordu.

Arbedede çıkan gürültü komutanlara kadar gelmişti. Olanları kontrol etmek için KangTa'nın babasından ufak bir baş hareketiyle izin isteyen Hyomin hızla kapıya çıktı. Gördüğü manzara ise korkuya kapılmasına yetmişti. "Durun!" Hızlıca Sa A'nın önüne geçip namlulara siper olurcasına kollarını iki yana açtı. Kısa saçlı kadını arkasına almış, hedefte olmadığına emin olmak isterken, "Ne yapıyorsunuz? Derhal indirin silahları," diye emir verdi.

Göğsünü siper ederek arkasına sakladığı kızın, neden burada silahlar altında olduğunu başta anlayamamıştı. Bir yandan açık tutmaya devam ettiği kollarıyla, hırsla soluk alıp verdiğini fark ettiği Sa A'nın arkasından ayrılmadığına emin olmak istiyor diğer yandan da gözleriyle yerde yatan iki askeri kontrol ediyordu. Karşısındaki silahını indirirken boşta kalan eliyle ağrıyan belini tutuyor, bir diğeri elini karnına bastırmış ovalıyordu. Ne olmuştu bunlara böyle? Sa A mıydı bu yıkımın sebebi? Korumalardan birinin de yüzünde hafif bir sıyrık vardı.

Hyomin'in emriyle koridordaki herkes silahlarını indirmişti ancak Sa A'ya kabzasına koyacak kadar güvenmiyorlardı. O vahşi kadın, her an ters bir hareket yapıp komutanlara bir zarar vermek isteyecek gibiydi.

Askerlerin güvensizliğini, ve karşıdan her an ters bir hareket beklediklerini fark eden Hyomin, sertleşen bakışlarıyla, "Silah kabzaya" dedi. "Herkes."

Korumalar Hyomin'in dediğini yaparken komutanların yaverleri tek tek açık olan kapıdan bağlı oldukları üstleriyle göz göze gelmiş, onay istemişlerdi. O sırada Hyomin'in hala odaya dönmemesi üzerine önce Lee Jae Won ayaklanmış, sonrasında General Choi JongHan da ona katılmıştı. Beraber kapıya, hala etrafı çevrili abluka altındaki kadınların yanına geldiler.

Büyük komutanların geldiğini görünce korumalar saygıyla eğilip birkaç adım geri çıkarken diğer askerler tekmil verdi. Emir olarak gelen ufak bir baş hareketiyle kapının önünden birkaç adım geri çekildiler.

Nihayet Sa A'yı güvene alan Hyomin, abluka kalkınca köşeye çekilip kızın önünü açtı. Kim Sa A baştaki öfkesinden bir şey kaybetmemiş, herkesin önünde başlarını dik tutmaya korkup geriye çekildiği efsane komutanlara dik dik bakıyordu. İki emekli general de kızın bu dik başlılığına şaşırsa da oralı olmayıp daha çok neden bu saygısız hengamenin koptuğunu anlamak istediklerini belli eden şekilde karşısına aldıkları kısa saçlı kızın konuşmasını sessizce bekliyordu.

Sa A beklentiyi karşılamakta tereddüt etmedi. "Bana haini verin." Sesi, az önceki mücadelesinin izini taşır şekilde hırıltılıydı ancak kelimelerindeki vurgular korkusuz ve öfke doluydu. Kapkaranlık gözleri şimdi komutanların üstünde geziyordu.

General Choi JongHan'ın ciddiyetle kaşları çatıldı. "Bu odada mı?" Ülke sınırını korumakla görevli tüm kurmaylar buradaydı. Birçoğunu şahsen tanıyordu.

Savaşın LordlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin