LoW 40

1.7K 132 51
                                    

SAVAŞIN LORDLARI 40. BÖLÜM

Kim Sa A duyduklarının ağırlığıyla kalp atışlarının hızlandığını hissetti. Yıllardır bir belirsizliğin içinde bilmedikleri bir hedefe doğru debelenip duruyorken, tek yapabildiği bu savaşın içinde kendisini esas suçluya götürecek bir ipucu bulmayı ummaktı. Ve şimdi, WooHyun’ın verdiği istihbaratla girdiği evden ulaştığı dosya on sekiz yılın en net bilgisini veriyordu eline.

Heyecanla gelip KangTa’nın yanına oturdu, soğuk bank köşesi en ala karargahlarda olmayan konforu sunmuştu birden. “Komutanım?”

Choi KangTa, “Bu ülkeden nefret ettiğini biliyorum Kim Sa A” diyerek lafa girdi. Zor bir konuydu ama artık konuşulması gerekiyordu. “Zorunda olmadığın halde burada çalışarak fazla zaman kaybettiğini ve tüm bu Cadı Kazanı operasyonuna dair saçmalıkların seni ilgilendirmediğini düşünebilirsin. Gereksiz yere yorulduğun için sinirleniyorsundur. Seni çok iyi anlıyorum ama biraz daha sabretmeni istemekten başka çarem yok”

Kızın içinde kopan fırtınaları bastırıyor olması onu WooHyun’a karşı öfkeyle dolduruyordu. Ailesini ölüme götüren karanlık kişileri belki de onun imajında ete kemiğe büründürüyor, genç adamın varlığından bu yüzden rahatsızlık duyuyordu. Lee WooHyun’ın ulaşılmaz konumu, gazetecinin katillerine ulaşamadığı anları hatırlatıyor olmalıydı.

Derin bir nefes alıp kıza dönen tecrübeli komutan, düşmanlarının önceki kadar ulaşılmaz olmadığını anlatmak için elindeki bilgiyi Kim Sa A’ya açmakta kararlıydı. “Kasadan çıkanlar bize gösteriyor ki; bölge baronu bir Koreli ve hala işinin başında. Yıllarca kendini ustalıkla saklamış bu piçin yakın coğrafyada düzenle işleyen bir sistemi var. Yeni başladığımız operasyon ise bu sistemin en temel noktasına dinamit koyacak. İşte o zaman kendini karanlığın ardına gizleyen yarasaların yuvası yıkılacak ve bir bir karşımıza çıkacaklar Sa A”

Genç kadın sol elini saçından geçirip geriye attı ve KangTa’ya biraz daha yaklaştı. Etrafta kimse yoktu ama yine de söyleyeceklerini rüzgardan bile gizlemek istemişti. “Bu operasyonun en büyük hedefi Jung JiYong sanıyordum ama onun baron olması…” kız şüpheyle duraksadı. “Olamaz değil mi?”

KangTa başını hafifçe yukarı aşağı sallayarak kızın şüphesini onayladı. “Olamaz, o herif fazla göz önünde.  Bizim aradığımız kişi Jung Jiyong’u ve onun gibileri yöneten esas patron. Devletten ve kendi yapılanmasından bile saklanan daha güçlü biri. Piyonlarını yiyerek onun ismine ulaşamayız. Bu savaşta şaha ulaşmak istiyorsak etrafındaki taşları yememiz gerekecek Kim Sa A”

Genç kız düşünceli gözlerini KangTa’dan ayırıp uzaktaki şehir ışıklarına dikti. “Lordum sence babam bu herifin ipliğini mi ortaya çıkaracaktı?” Aklında o gece babasının haydutlarla arasında geçen konuşmaya gitmişti: ‘Sırrınız yok, her adımınız çözüldü’ Babası, Sarang’ın bir türlü o tavan arasından yüzünü göremediği ve göremediği için yıllardır kendisini suçladığı haydutların başına söylemişti bu cümleyi. Hafızasında sadece adamın o sert Çin aksanı ve kuru bir ağaç dalını andıran korkutucu fiziği vardı.

“Baronun veya baronun üstünde olduğu kritik bir işin peşinde olmalıydı.” KangTa gözlerini kapatıp yıllardır çözüme ulaşmayan gizemin ayrıntılarını düşündü. Her köşesini ezberlediği vaka dosyasını diğer birimlerden ajanlarla birlikte didik etmiş yine de gazetecinin ne bulmuş olabildiği hakkında bir sonuca varamamışlardı. Devlet on sekiz sene önce Nam SeungHyun’a zaten bildikleri bir çeteyi yazmasını söyleyip çetenin üstünde baskı kurmak istemişti. Ama gazeteci derinleşen araştırması ve ulaştığı bilgiler yüzünden hayatından olmuştu. On sekiz yıl önce  gerçekleri yazmaktan vazgeçmemesi sebebiyle, devlet kalemini, Sa A babasını kaybetmişti. “Seni bunca yıl peşimde sürüklediğimi biliyorum Kim Sa A ama son bir defa daha bana güvenemez misin? Beraber hepsinin hakkından gelelim?”

Savaşın LordlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin