SAVAŞIN LORDLARI 30. BÖLÜM
KangTa'nın hemen arkasında odaya giren kadın derin bir nefes alıp başını kaldırdıktan sonra meraklı gözlerini odada gezdirdi. Bakır kızılı rengindeki saçları, bir Çinli'ye göre iri olan gözleri ve güzel fiziğiyle daha girdiği ilk andan itibaren beylerin dikkatini üstüne çekmişti. Bunun farkındaydı, kendinden emin bir şekilde gülümseyip başını dik tuttu. Tabi ikisini de alıcı gözle incelemeyi de ihmal etmiyordu.
KangTa genç kızın beline dokunup onu kendisiyle birlikte bir adım öne çıkardı. "Merhaba, sizi yeni ekip arkadaşımız Kate ile tanıştırayım. Çin'den beklediğimiz ekibin Kaptan'ı, Smart Mekanik yurt dışı sorumlu müdürü... Kendisi bize yardımcı olacak" KangTa durdu, yanındaki güzel kıza baktıktan sonra. "Öyle değil mi Kate?"
Parlak bir gülümseme ile "Evet" diyen genç kadın iki yakışıklıya baktıktan sonra "Zevk duyarım" dedi. Aksanlı Korece'sinde yalnız Sa A'nın fark ettiği çapkınca bir ima vardı.
WooHyun sorgular gözlerini Charmander'e çevirdi. Yeni birinin geleceğinden haberi olmadığı için ona sürpriz olmuştu ancak Char'ın sessizliği haberinin olduğunu gösteriyordu.
Evet, genç hackerın destek ekibinden haberi vardı ama en fazla istihbarattan olurlar diyordu. KangTa'nın kalkıp da Çin'den ekip getirmesi garipti. Komutan'ın neden böyle bir şeye gerek duyduğunu sormadı, konuşmak için yalnız kalmayı bekleyecekti. Onun yerine takım kaptanına odaklandı, hem Çin'in alanında isim yapmış şirketlerinden Smart Mekanik'dendi hem de bir kadındı... Kaşları zihnini dolduran düşüncelerin etkisiyle çatılmıştı.
Orta boylu, bakımlı, güzel yüzlü bir kadındı Kate, kendine güvenen ve samimi havası daha ilk anlardan itibaren odadakilere yansımıştı. Char da zaten bu yüzden düşüncelere kapılmıştı. Kızın imajı içinde bulundukları durum için fazla kırılgan gelmişti gözüne. Ne kadar iyi bir ortak olacağına emin olamadı, Sa A tekniker olmadığı halde onunla çalışmak bile şimdi karşılarında duran Kate isimli kadınla çalışmaktan daha işe yarar görünüyordu.
Genç hackerı daldığı düşüncelerden KangTa'nın çalan telefonunun melodisi çıkardı. Komutan Choi aramayı cevaplayıp odadan ayrılırken Kate'e birazdan döneceğini işaret etti.
O çıkar çıkmaz kocaman gülümseyip Sa A'ya yaklaşan Kate "*Tianshi..." deyip tereddüt bile etmeden sıkıca sarıldı. Kate o kadar samimi sarılmıştı ki, ikiliyi dışarıdan izleyen WooHyun ve Char şaşkınlıkla birbirlerine bakakalmışlardı.
Tabi ki şaşkınlık hisseden sadece beyler değildi, biranda Kate tarafından sarılıp sarmalansa da hala onu karşısında görmenin gerçekliğini sorgulayan Sa A aynı samimiyetle karşılık verememişti. Kate boynuna sarılmışken o sadece durup kollarını boşlukta sallandırıyordu. En sonunda tereddütle elini kaldırıp kızın sırtına dokundu.
Kate, Sa A'nın bu şüpheli halini fark etse de aldırmadı, alınmamıştı da. Şu an için önemli olan onu burada görmüş olmasıydı. Ayrılıp ellerini tuttu.
Ellerini çekmeden şüpheli bakışlarını karşısındaki Çinli kızda gezdirdikten sonra tek kaşını kaldıran Sa A, "Ne işin var burada?" diye sordu. Kate özellikle gelmeyi istemiş olabilir miydi?
Kocaman olmuş gözleriyle ve hayretle, "Asıl senin ne işin var?" dedikten sonra ellerini her iki yana açıp "Kim Sa A Kore'de deseler hayatta inanmazdım" diyen Kate "Ben senden daha çok Kore'ye geliyorum, istersen gezdireyim?" diye sordu muzipçe. Haklıydı da, Kate'in gezi, iş, tatil gibi birçok sebeple gelip gittiği olmuştu ama Sa A ayrıldığından beri hiç ayak basmamıştı anayurduna. "Söyle bakalım niye buradasın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savaşın Lordları
AcciónSiyah Porsche'un hızı 200'ü bulmuşken 89. otoyolun batısındaki eski köprüye yöneltmişti. Sürücü koltuğundaki kadın, köprünün sonunda kendisini bekleyen tehlikenin farkındaydı ama girmekten başka seçeneği yoktu. Yaklaşık 250-300 metre arkasında, kend...