1-SİMYA
Simya okulun kapısına ulaştığında nefes nefeseydi; zilin çalıp çalmadığını anlamak için koridora bir göz attı, ama koridor tamamen boştu. Hızlı adımlarla mermer merdivenlerden birer ikişer atlayarak üst kattaki sınıfına yetişmeye çalışıyordu. Her sabah okula gelmek için kullandığı sarı renk büyük otobüsü kaçırdığı için tüm yolu koşarak gelmek zorunda kalmıştı.
Tüm aksiliklerin onu bulduğunu düşünüyordu ki kucağında birkaç ders kitabını yere düşürdü.
"Hay aksi" dedi sinirlenerek "Neden bir işimde düz gitmiyor."
Uzun bir koşu sonrası beyaz teni kızarmış, uzun güneş kızılı saçları dağılmıştı. Koşmanın kovalanmadığın müddetçe gerekli olmadığına inanırdı. Kitaplarını döktüğü merdiven basamaklarından topladı. Gıcırdayan kapı sesine irkildi, müdür yardımcısı her zamanki ciddiyetiyle kapının önünde dikiliyordu.
"Gene mi geç kaldın?" dedi tiz bir kadın sesi "Ne zaman zamanında derse gelmeyi öğreneceksin"
Simya kafasını bile kaldırmadan bu sesin sahibini tanımıştı. Okulun aksi müdür yardımcısı 40'lı yaşlarının başında olan Elif Hocaydı. Simya biliyordu ki kimse ona Elif hocanın davrandığı gibi aksi davranmazdı. Sessizce azarını işitmek neden geç kaldığını açıklamaktan daha mantıklı geliyordu. Zaten otobüsü kaçırdığı için geç kaldığını izah etmeye çalışmak başlı başına bir aptallıktı, başıyla yalandan selamlayıp sınıfın yolunu tuttu. Nasılsa ne dese inanmayacaktı, kendisine inanmayacağına emin olduğu biriyle konuşmanın pek de mantığı yoktu zaten. Elif hoca Simya'yı oldu olasılı sevmiyordu hatta ona karşı özel bir nefreti bile vardı. Simya birkaç kez kafasına bir şey geçirmeyi düşünmüştü bile. Merdivenlerde hızlıca çıkarken bir yandan da "Neden azarlamak yerine bir kerede geç kalma sebebimi sormuyor acaba" söylendi.
Her zamanki gibi derse geç kalmıştı, tabi bunda asla zamanında durakta olmayan otobüsünde etkisi de çoktu. Sınıfın beyaz renk tek camlı kapısı tıklattı, ders çoktan başlamıştı bile. Matematik öğretmeni Rafet hoca ton ton bir yaşlı adamdı. Hep eski grimsi bir takım elbiseye giyerdi. Saçları da döküldüğünden kalan üç beş tutam saçını hep ters yana tatardı. Simya'nın sevdiği nadir öğretmenlerdendi, aslında en çok sevdiği öğretmeniydi. Sınıfa girer girmez bir kahkaha koptu; neden güldüklerini ilk başta anlayamamıştı ki sınıfın güneş vuran camından kendi yansımasını görene kadar. Güneş rengindeki güzelim kızıl saçları kabar kabar olmuştu. Aceleyle evden çıktığı içinde tarayamamıştı. Eliyle bir kat düzeltip yerine geçti ve dersi dinlemeye başladı. Bir süre sağa sola bakındı. Birini arıyor gibiydi. Ders bitiş zili çaldığında artık kimse Rafet Hocayı dinlemiyordu, herkes çoktan teneffüse çıkmıştı bile.
Bir sonraki dersin hocasının hasta olmasından dolayı ders boştu. Simya biraz daha sınıfta oturmaya karar verdi. Gece de hiç uyuyamadığı için göz kapakları kapanıyordu. Nasılsa ders boş diye biraz gözlerini dinlendirebilirdi. Masanın üstüne koyduğu kahverengi bez çantasına kafasını koydu, artık göz kapakları daha da ağır geliyordu; uyuyakalmıştı. Pek sevgili halası misafirleri geleceği için tüm gece temizlik yaptırdığından çok yorgun hissediyordu.
Rüyalar alemine doğru yol alırken bedenindeki yorgunlukta kaybolmaya başlamıştı. Çiçeklerle dolu bir serasındaydı, içeride bir sürü gül, sarıpapatya ve yasemin vardı. Etraftaki o yasemin kokusu öyle hoştu ki dünyadaki en güzel koku bile olabilirdi. Kurumuş yaprakları toplayan uzun kızıl saçlı, zayıf bir kadın gördü. Arkası dönüktü ancak o beline kadar gelen kızıl saçları ile annesini nerede görse tanırdı. Bir süre annesini izledikten sonra ona sarılmak için yöneldi ancak o anda uyanı verdi. Annesini rüyasında görmeyeli çok uzun zaman olmuştu. Kafasını kaldırırken içini bir hüzün kapladı ve dudaklarından "Anne..." kelimesi dökülüverdi. Aslında annesini kaybedeli o kadar zaman geçmişti ki, ama yokluğunun acısı hiç geçmiyordu. Dokuz yaşındayken anne ve babasıyla birlikte bir trafik kazası geçirmişti. O zamandan beri de üvey halasıyla birlikte yaşıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÜYÜLÜ DÜNYA (1. Kitap) (TAMAMLANDI)
Fantasy"İki yaşam çizgisinin ortasında kalan genç bir kız" Kendisini ait hissetmediği bir hayatın içinde bir yaprak gibi savuran 16 yaşında Simya'nın varoluş hikayesi. Simya açıklayamadığı şeyler yapan hayvanlarla konuşabilen, dokunmadan eşyaları hareket...