GÖKKUŞAĞI KÖPRÜSÜOkuldaki herkes Simya'nın gireceği sözlü sınav hakkında koridorlarda, bahçede, yatakhanelerde bile sürekli konuşuyordu.
"Siz kendi işinize neden bakmıyorsunuz?" diye bağırdı Can üçüncü kattaki şövalye heykelinin önünde Simya'nın nasıl rezil olacağından bahsedenlere.
Simya çoğunu takmıyordu ya da takmamaya çalışıyordu. İnsanlara ne derse desin konuşmaya devam edeceklerinin farkındaydı çünkü. Sınavdan çok Profesör Ulaş'ın imalı cümlesini kafaya takıyordu. Bu konuda kimseye bir şey anlatmamıştı. Yanlış anladığından korktuğu için bu konuyu dillendirmek istemiyordu ama ne zaman Profesör Ulaş'ı görse yönünü değiştiriyordu.
Resim sınıfından çıktığında karşısında Profesör Ulaş'ı görene kadar kendisinden kaçmıştı. Simya büyük resim çantasını sırtına attı ve göz göze gelmeden önünden geçti.
"Bana ayırabilecek beş dakikan olduğuna inanıyorum" dedi Profesör Ulaş boş bir sınıfın kapısını açarak. Simya o sınıfa girmemek konusunda diretmek istese de bir profesöre karşı gelemezdi. Boş bir temel matematik sınıfına girdiler, içerisi buz gibiydi ve şömine yanmıyordu. Profesör Ulaş asasını salladı, şömine alevlendi. Simya resim çantasına sıkıca sarılmıştı. Sanki ani bir harekette kendisini savunmak zorunda kalacağını düşünüyordu.
"Profesör Arel sınavın iptalini gerçekleştirmem için benden özel bir ricada bulundu" dedi Profesör Ulaş. Parlak kahverengi saçlarını eliyle geriye itti. Demin şömineyi yakmak için kullandığı asasını avucunun içinde sıkıyordu. "Bu duruma ne kadar üzüldüm tahmin bile edemezsin"
Simya konuşmadı, sessizce konuşmanın bitmesini ve odadan çıkacağı anı bekledi.
"Seninle aramın iyi olmasını hep istiyordum ve bunun için özel bir çaba harcıyordum" dedi Profesör Ulaş. "Sana okula geldiğin ilk andan beri yardım ettim ve sana karşı hep iyiydim değil mi Simya?"
Yerdeki taş desenleri inceleyen Simya konuşmamaya kararlıydı. "İlk seviyeleri nasıl bu kadar çabuk geçtiğini hiç düşünmemiştin sanırım"
"Nasıl yani?" dedi Simya kafasını kaldırıp karşısında duran genç adama bakarak. "Nasıl çabuk geçmek? Her seviye için sınava girdim ve başarılı da oldum"
"Elbette başarılı oldun ama bu benim sana yardım etmediğim anlamına gelmiyor değil mi? Senin özel bir kız olduğunu biliyorum ve seninle daha yakın olmak, senin fikirlerinden yararlanmak istiyorum"
Simya duydukları karşısında kafasından aşağı soğuk su dökülmüş gibi bir hissiyata kapıldı. Düpe düz bir taciz miydi yoksa kendisi mi yanlış anlıyordu. "Profesör gitmem gerek" dedi kapıya yönelerek ama Profesör Ulaş onu kolundan tutmuştu bile.
"Eğer kolumu bırakmazsanız canınızı yakarım" dedi Simya şimdi zümrüt yeşili gözlerinden ateş saçıyordu "Son kez uyarıyorum" kolunu tutan ele bakarak.
Profesör Ulaş korkarak bir adım geri çekildi. "Yanlış anlamanı istemem kötü bir niyetim yok" dedi.
"Benim tarafımdan bakarsanız hiç öyle gözükmüyor" dedi Simya tiksinerek "Bu yaptığınız düpedüz taciz"
"Taciz mi?" dedi Profesör Ulaş daha da gerileyerek "Benim kötü bir niyetim yok. Nasıl bu şekilde anlamana sebep oldum. Sadece bambaşka bir dünyadan gelmişsin bununla ilgili konuşmak istiyordum"
"Çok korkunç bir yöntem seçmişsiniz o zaman Profesör" dedi Simya kapıya daha da yanaşarak "Bana gelip direk sorabilirdiniz geldiğim dünyayı. Bu şekilde beni ürkütüp, okulda adımı torpilliye çıkarmanız gerekmezdi"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÜYÜLÜ DÜNYA (1. Kitap) (TAMAMLANDI)
Fantasy"İki yaşam çizgisinin ortasında kalan genç bir kız" Kendisini ait hissetmediği bir hayatın içinde bir yaprak gibi savuran 16 yaşında Simya'nın varoluş hikayesi. Simya açıklayamadığı şeyler yapan hayvanlarla konuşabilen, dokunmadan eşyaları hareket...