Tibet benim uzmanlık alanım der gibi sırıtmaya başladı. Profesör Öker "Gerekli malzemeleriniz hazır tek eksiğiniz kurbağa kalbi" dedi ayaklarını sertçe taş zemine vurarak "Herkesin önündeki ölü kurbağanın kalbini çıkarmak 10 dakikası var" diye de ekledi. Sınıftan bazen öğürme bazen de kusma sesleri geliyordu ama kimsenin buna dikkat verecek fırsatı yoktu. Kurbağaya dokunmak istemediği için ağlayarak sınıftan çıkan Defne kocaman bir sıfır aldıktan sonra Simya kurbağanın kalbini çıkarmaya daha da dikkat kesildi. Uzun uğraşlardan sonra çoğu kalbi çıkarmıştı bazıları hala uğraşıyordu. Profesör Öker iksiri tarife göre yapın sakın fazla bir şey katmayın diye uyarırken daha sözünü bile bitirmemişti ki Tibet'in kazanından GÜMMM diye bir patlama sesi geldi. Ortalığı siyah duman kapladı, sınıftaki herkes öksürüyordu. Duman biraz dağılınca Tibet'in kapkara yüzü ortaya çıkmıştı. Boncuk gibi biri mavi diğeri kahverengi gözleri ortada miskete benzer şekilde sırıtıyordu. Belli ki Tibet malzemelerden birini fazla kaçırmıştı.
"Malzeme listesine göre yapmazsanız işte böyle olur" dedi Profesör Öker eliyle Tibet'i göstererek. Asasını kaldırdı, Tibet'in yüzüne doğrulttu ve fısıltıyla birkaç kelime söyledi, yosun rengi, düz, kısa asanın ucundan koyu kırmızı mor karışımı bir kıvılcım fırladı ve Tibet'in yüzünde duman siyahından iz bile kalmadı. Beliz ve Simya çoktan karışımı hazırlamıştı, toz haline gelene kadar elekten geçirdiler. En sonunda grimsi kül gibi bir toz yapmışlardı.
"Daha dikkatli olmalısın" diye fısıldadı Beliz hala kazanının başında malzemeleri karıştıran Tibet'e. Profesör Öker bitirenleri tebrik ederken, önce Simya'nın denemesini istedi. "Tozu havaya at ve sadece görünmez olmayı düşün" dedi Profesör Öker daha da yakına gelerek olacakları merak ediyordu. Simya kül rengi tozu havaya attığı gibi ortalık grimsi kül bulutu ile kaplandı. Bir süre sonra gözden kaybolmuştu, çok uzun sürmemişti ancak başarmıştı. Tibet'e dönerek "Demek böyle hissediyorsun" dedi mutlulukla.
Dersin ikinci saatinde daha yüksek katlarda en azından camları olan bir sınıfa çıktılar. Profesör Öker sınav kâğıtlarını dağıttı ve her zamanki uyarılarında bulundu. "Kopya çekmeye düşünmek bile yasaktır"
1)Hatırlatma iksiri nasıl yapılır?
2)Uyutma ve bayıltma iksirleri arasındaki farkı yazınız.
3)Unutturma iksiri için kaç gram mercan kökü kullanılır?
4) Bir tutam aynısafa, birkaç yaprak mayıs papatya, yarım kaşık civanperçemi, üç dört tane taze ceviz yaprağı, biraz meşe kabuğu, bir kaçık sarımsak özü, çok az yapışkanotu ile hangi iksir yapılır?
.
.
.
.
.
20)Aşk iksirinin en basit tarifi ve süresinin uzatımı için gerekli olan malzeme hangisidir?
Sınav çıkışında herkes soruları teyit için birbirine soruyordu. Kalın boğumlu taş merdivenden aşağı inerken Tibet, Simya'yı kenara çekti. Neden Can'la pek fazla konuşmadığını sordu. Simya açıklama yapmaktan kaçıyordu. Hafif bir tebessüm etti.
"Herhangi bir sorun, sana öyle gelmiş" diye geçiştirdi.
"Günlüğü çaldığınız günden beri dosdoğru konuştuğunuzu görmedim" dedi Tibet mırıldanarak kimse duysun istemiyordu. "Bir şey var ama bana anlatmıyorsunuz"
Simya tekrardan bir şey olmadığını, kendisine öyle geldiğini söyledi ama berbat bir yalancıydı. Beliz o gün babasından birkaç iksir malzemesi almak ve kardeşlerini görmek için kasabaya inecekti. Simya hiç havasında olmadığı için gitmek istemediğini söyledi. Derslerden ve günlük mevzusundan o kadar sıkılmıştı ki biraz dinlenebilmek için havuza gitmeyi düşündü. Okulun ana binasının en alt katındaki havuz sıcak termal su ile dolu olduğundan Aralık ayının soğuk yüzüne rağmen sıcacıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÜYÜLÜ DÜNYA (1. Kitap) (TAMAMLANDI)
Fantasy"İki yaşam çizgisinin ortasında kalan genç bir kız" Kendisini ait hissetmediği bir hayatın içinde bir yaprak gibi savuran 16 yaşında Simya'nın varoluş hikayesi. Simya açıklayamadığı şeyler yapan hayvanlarla konuşabilen, dokunmadan eşyaları hareket...