14-ARKADAŞLIK & BÜYÜ ENGELLEMELERİ
Çarşamba sabahı gözlerini açtığında tepesinde ona bakan bir çift kahverengi göz olduğunu fark etti.
Biri onu sarsmış gibi kollarında büyük bir acı hissediyordu. Büyük bir panikle yatakta çekilebildiği kadar geriye çekildi. Kafasını yatağın ahşap başını vurması vücudundaki ağrıyı unutmasına sebep olmuştu. Yüzü, vücudu terden su içindeydi. Hava henüz yeni ışıldıyordu, içeriye giren güneşin kıpkırmızı ışığı duvardaki büyük saate vuruyordu. Simya sanki suyun içinde gözünü açmış gibi, etrafı bulanık çok da net olmayan bir şekilde görüyordu. Duvarda tik tak eden saat daha altıya bile gelmemişti. Üstüne kapanmış duran bu bir çift kahverengi gözün sahibi Beliz'den başkası değildi. Bir şey konuşmadan bir süre bakıştılar. Beliz'in sesi çok derinden geliyordu, sanki hala rüya âlemindeydi. Beliz omuzlarından tutup tekrar salladı, dudakları oynuyordu ama Simya onun ne dediğini duymakta gerçekten güçlük geçiyordu.
Beliz bir kez daha şansını denedi, daha yüksek sesle bağırdı. "İyi misin Simya?" dedi "Kendinde misin?"
İlk defa sesi gerçekten korkmuş çıkıyordu. "Birini çağırmamı ister misin?" diye tekrar bağırdı. Artık dediklerini biraz daha net duyuyordu. Sönmüş mumlara, masanın üstündeki kitaplara boş boş baktı. Beliz'in sesi daha net geliyordu artık. İyiyim der gibi kafasını sakladı ama bunu iradesizce yapmıştı. Elini terden sırılsıklam olmuş boynuna götürdü, bir demir kadar soğuktu. Beliz aceleyle yüksek sesle bir şeyler söylüyordu.
Simya onun dediklerinin yarısını duymuyordu bile. Yaslandığı yatak başından biraz ileri doğru yöneldi, zümrüt yeşili gözlerini iyice açtı. Artık etrafı net görebiliyordu. Saate baktı daha erkendi, yüzündeki teri pijamasının kolu ile temizledi. Beliz'de büyük yuvarlak gözleri ile korkmuş şekilde bakıyordu. Kaşları çatıktı, daha gözlüklerini bile takmamıştı başında da çiçekten tacı yoktu.
"Simya iyi misin? Anne diye çığlık atıyordun" dedi. Simya annesinden bahsettiğini duyunca şaşırdı, rüyasında ne gördüğünü hatırlamıyordu. Aslında rüya gördüğünden bile emin değildi. Neden durduk yere neden çığlık atmış olduğunu düşündü. Belki de Beliz yalan söylüyordu ama kan ter içinde uyanması da onun dediklerini doğrular gibiydi. "Şey.." dedi Simya değişik kendisinden emin olmayan bir sesle" Ben hatırlamıyorum"
Hızlıca yataktan kalktı, bacakları tutmuyor gibiydi. Beliz ileri hamle yaptı. "Otur şuraya düşecek gibisin" dedi kızgın bir sesle "Ne gördün rüyanda"
Simya meraklılardan pek hoşlanmazdı. Zaten istese de anlatamazdı. Bir şey hatırlamıyordu. Birden kalkınca yer ayağının altından çekilir gibi oldu, tekrar yatağa Beliz'in yanına oturdu. "Yok, bir şey hatırlamıyorum" dedi hala sesi boğuk sanki bağırmaktan kısılmış gibi çıkıyordu. Kolunu tutan Beliz'in elini yavaşça itti, bir hışımla tekrar yataktan kalktı artık başı dönmüyordu. Kapıya doğru yöneldi, kapının yanında asılı aynada yüzünü görünce Beliz'in neden böyle tepki verdiğini anlamıştı. Beyaz yüzü iyice beyazlamıştı, dudakları kurumuştu hatta dudağının yanında hafif bir kızarıklık bile vardı. Yüzünde tüm gece koşmuş, birinden kaçmış gibi bir ifade vardı. Pijamasının görünen üst kısmı tamamen su içindeydi. Kapıya yöneldi, sürgüyü çekti ve katın tuvaletine yöneldi. Tuvalet kalabalık değildi daha öğrencilerin uyanmasına vardı. Lavaboya yanaşıp suyu açtı, bir süre suyun akışını izledi. İçindeki yorgunluğu alabileceğini düşünüyordu, her zaman suyu sevmişti. Soğuk suyu yüzüne çarpar gibi vurdu, ayılmak ne gördüğünü hatırlamak istiyordu. Aynada hala bembeyaz hayalet gibi olan yüzüne baktı. Bir çuval un üstüne dökülmüş gibi duruyordu. Yüzünden damlayan sular terden ıslanmış pijamasını daha da ıslattı. Her yüzüne vurduğu su darbesiyle ne görüp de çığlık attığı hatırlamaya çalışıyordu. Kızıl saçları da pijaması gibi ıslanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÜYÜLÜ DÜNYA (1. Kitap) (TAMAMLANDI)
Fantasy"İki yaşam çizgisinin ortasında kalan genç bir kız" Kendisini ait hissetmediği bir hayatın içinde bir yaprak gibi savuran 16 yaşında Simya'nın varoluş hikayesi. Simya açıklayamadığı şeyler yapan hayvanlarla konuşabilen, dokunmadan eşyaları hareket...