BÜYÜLÜ DÜNYA (1. Kitap) (TAMAMLANDI)

∞ 19 ∞

AKIL OKUMAK

Günler günleri kovalıyordu ama halen daha günlüğü okumanın bir çözümünü bulamamışlardı. Simya çoğu derste başarılı olsa da halen daha Zihin Kontrol dersinde tam bir fiyaskoydu. Her ders bir diğerinden kötü geçiyordu. Üst üste yaşadığı şeyler, günlük mevzusu, kolyenin arkasındaki kazılı diğer isim konsantre olmasını engelliyordu. Bir yanı Profesör Arel'e gidip annesinin kız kardeşinden mi kaçtığını sormak için can atıyorken bir yanı ona deliler gibi kızgındı. Belki de anlatmamasının önemli bir sebebi olabilirdi ancak yine de annesinin kaçma sebebini öğrenmek en büyük hakkıydı.

Ekim sonuna yaklaşırken hem dersler hemde hava şartları öğrenciler için iç açıcı değildi. Devamlı yağan yağmurlarla kış başlangıcı çok bereketliydi. Simya'nın Zihin kontrolden daha nefret ettiği bir şey varsa bu da günlüğü okuyamamasıydı. Profesör Arel ve Profesör Elena misafir gözetmen olarak önemli bir iş için okulu bir haftalığına Profesör Bijan'ın sorumluluğuna bırakmışlardı. Kardeş okullardan birindeki yarışmada jürilik görevi yapacaklardı.

Profesör Bijan yönetimindeki okul esir kampına dönmüştü, öğrenciler çıt çıkarmaya bile korkuyorlardı. Ders aralarında bile koridorlarda kimse durmuyor, tek rahat edebilecekleri sıcacık kalabalık öğrenci salonunda zaman geçiriyorlardır. Mevsimin de etkisiyle dışarıda inanılmaz bir fırtına vardı. Okulun bahçesindeki ağaçların yaprakları bile dökülmüş, yağmur vuran camlardan dışarı bile gözükmüyordu. Profesör Bijan akşam saatlerine ek dersler koyup öğrencileri dönem arası sınavına hazırlamaya yönelik bir program bile oluşturmuştu. Havanın daha erken kararmasından dolayı okulun tüm odaları mum ışıklarıyla aydınlanmış, tüm öğrenciler kafalarını bir an olsun bile kitaplarından kaldırmıyordu. Profesör Bijan müdür sorumluluğunu öyle alışmıştı ki öğretmenlerin bile burnundan getiriyordu. İlk önce Profesör Talya ile kavga edip daha sonra Profesör Ulaş ile koridor ortasında birbirine girmişti.

"Yaka iğnesi mi?" dedi Beliz koridorda volta atan Bijan'a bakarak. "İnanmıyorum, bu kadar gözü olduğunu belli edemez"

"Profesör Arel'e benzememiş mi?" dedi Can gözlerini kısıp baktığı şeyden iğrenircesine "Onun gibi saçlarını taramış, tıraş olmuş, yaka iğnesi takmış"

"Derse gitmeliyiz" dedi Tibet ağlamaklı "Akşam saatinde ek ders almak gerçekten de çok eğlenceli olacak"

Beliz, Tibet ve Can ek olarak alacakları Büyü Tarihi dersliğe gitmek için Simya'nın yanından ayrıldılar. Simya'nın o saatte Zihin Kontrol dersi olduğundan onlarla ek derslere giremedi. Bugünkü ders için üstüne başına aşırı gözen göstermiş, ince beyaz bir bluz ve kot pantolon giymiş, saçlarını da yukarıdan bir topuz yapmıştı. Profesör Bijan'ın dağınık ve pasaklı olan insanlara karşı ne kadar sert olduğunun farkındaydı. Tek ders almaktan hoşlanmıyordu ama her seferinde arkadaşlarını da çağıramazdı ki bu sefer onlarında bu saatte dersi vardı. Dışarıdaki rüzgâra birde çiselemeye başlayan yağmur eşlik etmeye başlamıştı.

Giriş kapısının yanından yukarı taş merdivenlerden hızlıca sınıfa yöneldi, geç kalmak zaten agresif olan profesörü daha da sinirlendirecekti. Kasvetli, bir sürü cam fanus bulunan sınıfa girdiği anda masasının kenarına yaslanmış halde duran Profesör Bijan'ın zaten sinirli olduğunu fark etti. Üstünde her zamanki gibi beyaz gömleği ve lacivert ceketi vardı. Boynunda Profesör Arel'in taktığına benzer bir yaka iğnesi Beliz gibi hemen onunda dikkatini çekti. Yaka iğneleri genelde özel toplantılarda ve mevki açısından önemli kişiler tarafından takılırdı. Yaka iğnesinin bir ucunda küçük bir ejderha figürü vardı.

Alaycı bir ses tonuyla yaslandığı masadan kalkarak "Derslerimden bir şey öğreniyor musun?"dedi. Simya ne tepki vereceği konusunda kararsızdı. Çünkü kendi de biliyordu ki bu derste gerçekten başarılı değildi. Hala zihninin önüne duvar örememişti ve bu yüzden bir üst konuya geçemiyordu.