"Yaklaşık üç yıllık geçmişe sahip olan Montem Temel Büyücülük Ve Cadılık Eğitim Enstitüsü 1375 yılında iki ünlü büyücü olan Weber ve en yakın arkadaşı Pisagor tarafından kurulmuştur. 4 ana binası, hayvan barakası ve serası olmakla beraber binalar çeşitli yollarla birbirine bağlıdır. 1 binada kız öğrenci yatakhaneleri, müdür ve müdür yardımcısı ofisi, kütüphane, yemekhane, öğrenci salonu ve bodrum katında eğitim amaçlı havuzu bulunmaktadır. 2 binada erkek öğrenci yatakhaneleri, öğretmen ofisleri bulunmaktadır. 3 binada büyü savunma sanatları, bitki bilim derslikleri ve bodrum katında öğrenci cezalandırılması amaçlı zindanlar bulunmaktadır. (Zindanlar artık öğrenci cezası olarak kullanılmamaktadır.) Hayvan barakası ve serada okulumuza ait binalardır. Okulun arka tarafındaki yeşillik arazide her sene düzenlenen GümüşÜçgen sahası da bulunmaktadır."
Simya okurken aklı zindanlar kısmına takıldı. Zindanların çok vahşice olduğunu düşünüyordu. İçi ürpermişti, zindanda olmak gerçekten de korkutucu bir şey olabilirdi.
"Okulun belli başlı bölgelerinde büyü güçleri çalışmamaktadır. Zindanlar ve müdür odası oluşabilecek tehlikelere karşı olarak öğretmenler dışındaki kişilerin büyü güçlerinin çalışmaması için tasarlanmıştır. Okulun birçok kulesi ve gizli geçit bulunmaktadır. Okulun duvarları öğretmenlerin ve başarılı öğrencilerin tabloları ile donatılmıştır. Okulda yardım almak için Winchi'ler kullanılırken, dışarı ile haberleşmek için Cadı Kazanları kullanılmaktadır."
Simya sayfa sonuna daha yeni gelmişti ki izlendiği hissine kapıldı. Kafasını kaldırıp etrafına baktığında kütüphanenin ağaç kapısının önünde duran Can ile göz göze geldi. Can kapının kenarında durmuş Simya'yı seyrediyordu. Birazcık utanmasından dolayı yanakları kızarmıştı.
"Sen ne kadar süredir oradasın?"diye sordu.
"Seni dinliyordum çok güzel okuyorsun" dedi Can keskin bakışlarıyla. Simya iyiden iyiye kızardı. Suratının dışarıdaki güneşten daha çok yandığına emindi. "Okulda kalmanın yasak olduğunu sanıyordum" dedi bilmiş bilmiş. Gözlerini olabildiğince kaçırıp, kafasını tekrar kitaba gömdü. Can çok klâs gözüküyordu. Bir ayağını diğerinin arkasına koymuş, bir kolunu da kapıya yaslanmıştı. Mavi gözlerini kollarının arkasında saklamıştı. "Aslında yasak ancak Profesör Arel ile özel bir görüşmemiz vardı. Kalmak istediğimi söylediğimde sorun olmayacağını söyledi" dedi.
Simya kalmak istemesinin sebebini merak etmişti ama direk sormakta uygun olur mu olmaz mı bilemiyordu. "Neden kalmak istedin ki? Şu an tatil yapıyor olmalıydın" dedi kibarca. Hem burnunu sokmuş gözükmek istemiyor hemde ters bir tepkiyle karşılaşmak istemiyordu.
"Evde durmak pek bana göre bir şey değil" dedi Can. Yavaş adımlarla Simya'ya doğru yöneldi. Masanın üstünde duran onlarca kitaba göz attı. "Okulda olmayı tercih ederim"
"Ama senin kadar çalışkan olduğumu sanma" dedi bir kitaplara bir Simya'ya bakarak. "Aslında istersen sana yardım edebilirim. Tibet'in de söylediği gibi güçlerini yeni keşfediyorsun. Belki de uçabiliyorsundur denemeden bilemezsin"
Bir an heyecanlandı, ya gerçekten uçabilseydi çok iyi olmaz mıydı? Nasıl deneyeceği konusunda en ufak bir fikri bile yoktu. Kafasını iki yana salladı. Dudaklarını büzdü. Yaz günü dolgun dudakları heyecandan bir an da kurumuştu. "Bunu nasıl öğrenebilirim ki? " dedi kendinden emin olmayan bir ses tonuyla "Yani uçmayı nasıl öğrenebilirim? Çatıdan falan atlamam gerekmiyor değil mi?"
Can'ı bir gülme aldı. Elini özür diler gibi salladı. "Denemeden hiç bir şey öğrenemezsin Simya" dedi "Ama korkma çatıdan atlamadan da öğrenebilirsin"
Simya kitabı elinden masaya bıraktı. Ayağa kalktı, Can'ın yanına yürüdü. Can sakin olmasını ve kafasını tamamen boşaltmasını söyledi. Ve gerçekten konsantre olması gerektiğini de ekledi. Ama o mavi gözlere bakıp da sakin olabilmek dünyanın en zor işi olabilirdi. Karakteristik yüz hatları, yeni kesilmiş sakallar, hoş bir parfüm kokusu, iç yakabilecek derecedeki cam gibi parlayan mavi gözler gerçekten Simya'nın başını döndürmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÜYÜLÜ DÜNYA (1. Kitap) (TAMAMLANDI)
Fantasy"İki yaşam çizgisinin ortasında kalan genç bir kız" Kendisini ait hissetmediği bir hayatın içinde bir yaprak gibi savuran 16 yaşında Simya'nın varoluş hikayesi. Simya açıklayamadığı şeyler yapan hayvanlarla konuşabilen, dokunmadan eşyaları hareket...