Profesör Arel elini kaldırdı ve kapıyı açtı. Tibet'i yanına çağırarak Simya'ya yardım etmesini onu 3 kattaki 7 nolu yatakhaneye yerleştirmesini söyledi. Simya ayağa kalktı, sanki yere basmıyor gibiydi. Dağılmış saçlarını geriye doğru attı. Profesör Arel ve Elena kendi arasında konuşuyordu. Tibet ile beraber odadan çıktı. Hülyalanmış gibi sessizce taş merdivenlerden yukarı çıktı, artık nereye gittiğinden neyi takip ettiğinden bir haberdi. Annesi bir cadıydı, burası büyü olan bir dünyaydı ve kendisi de bir cadıydı. Ama bu nasıl mümkün olabilirdi? Simya boğulduğu düşüncelerden yine Tibet'in yumuşak ses tonuyla ayıldı.
"Biz tam manasıyla tanışamadık henüz. Benim ismim Tibet. 4 yıldır bu okulun öğrencisiyim" dedi. Tokalaşmak için elini uzattı. Simya biraz çekinceyle elini uzattı.
"Bende Simya. Duydun işte farklı bir dünyadan geliyormuşum" dedi gülümseyerek. Artık biraz daha iyiydi. Espri bile yapmaya başlamıştı. Merdivenlerden çıkarak 3 kata ulaştılar. Bir sürü oda vardı. Hepsinin de ahşap kocaman kapıları. Upuzun koridorun iki ucunda büyük boyalı camlardan içeri ışık sızıyordu. Tibet profesörün söylediği odanın kapısını açtı. "Evet, burada kalacaksın" dedi. İçeri girdiklerinde oda baya boş duruyordu.
"Biz burada 2 kişi olarak paylaşırız odaları. Şu an okulun bu kadar boş olmasına aldanma gayet kalabalık bir okuluz."
Simya içeriye girdiğinde ilk dikkati çeken şey kocaman büyük ahşap doğramalı camdı. Oldukça aydınlık bir odaydı. Karanlığı sevmediğinden büyük pencere onu mutlu edebilecek küçük şeylerden biriydi. Binanın ön bahçesine bakan odada kıyafetler için dolaplar, çalışma masaları, oldukça rahat gözüken dört köşeli yataklar vardı. Odadaki her şey iki kişilikti. Kapının yan tarafında küçük bir şömine bile vardı. Simya pencere yöneldi, dışarıya bir göz atmak istiyordu. Ama gördüklerine inanamamıştı ne kadarda yüksekti. Aşağıda güzel yeşilliklerle dolu yuvarlak bir bahçe vardı. Daha ilerilere baktığında sıra sıra dağları fark etti. Hava hala pırıl pırıldı. Etraftaki her şey öyle net öyle güzel gözüküyordu ki.
"Buraları çok beğendin sanırım" dedi Tibet kocaman gülümsemesiyle. Yanağındaki iki büyük gamze insanın aklını başından alabilecek kadar güzeldi. Simya kafasını salladı. Gerçekten de çok beğenmişti. Dört köşeli rahat büyük yatağın üzerine oturarak sohbet etmeye başladılar. Simya ne kadar hala ürküyor olsa da merakına yenilerek bir şeyler soruyordu. Uzun zaman sonra halasının evinin dışında bir yerde zaman geçirecekti. Halası asla gezilere, kamplara gitmesine izin vermezdi. Şimdi önünde keşfedilmesi için bekleyen koca bir dünya ve özel güçler vardı.
"Bana biraz burayı anlatır mısın? Okulu, sınıfları, güçleri..." dedi. Madem burada kalacaktı, bir şeyleri öğrenmeliydi. Çünkü bir şeyler bilmemek kendisini cahil hissettiriyordu. Soruları ile Tibet'i sıkacağını düşünmüyordu, bu genç adam çok güler yüzlüydü. Sürekli gülümsüyor hep espri yapacak gibi duruyordu.
"Sana bilmek istediklerini anlatırım. Aslında çok da bilenecek bir şey yok" dedi gülerek Tibet "Burada sınıf kavramı yok. Herkes güçlerine göre sınıflandırılıyor. Okula yeni gelen öğrenciler uygulamalı sınava alınıyorlar. Güçlerini kontrol etmelerine göre alacaklar dersler belirleniyor. Başarısız olduğumuz takdirde dersten kalıyoruz ve bir üst seviyesini alamıyoruz. Ancak bazı derslerde yaş sınırı var. Mesela kişisel yeteneğin yoksa 17 ve altı kehanet dersi alamaz. Okulda birçok ders görüyoruz, bazıları seçmeli oluyor ama çoğunlukla bütün dersler zorunlu tutuluyor. Tüm derslerini verebilenler mezun oluyor, veremeyenler ne yazık ki okula devam diyorlar. Son senesi olanlar mezun olmadan önce meslek seçimi yapıyor ve bununla ilgili işlerde çalışıyor. Mesela iyileştirme yeteneği olanlar kasabadaki hastanede ve okul revirinde çalışabilir. Öğretmen olmak isteyenler ki bu baya zor bir şeydir, profesörlerin asistanlıklarını yapabiliyor. Ancak meslek seçimi içinde o sene mezun olma şartı var. Bu arada mezuniyet yaşı 20"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÜYÜLÜ DÜNYA (1. Kitap) (TAMAMLANDI)
Fantasy"İki yaşam çizgisinin ortasında kalan genç bir kız" Kendisini ait hissetmediği bir hayatın içinde bir yaprak gibi savuran 16 yaşında Simya'nın varoluş hikayesi. Simya açıklayamadığı şeyler yapan hayvanlarla konuşabilen, dokunmadan eşyaları hareket...