Bir sonraki dersi hayvan dönüşümleri olan Simya Profesör Elena'nın yanına giderken, Can, Tibet ve Beliz temiz havanın keyfini sürmek için sınıftaki diğer öğrencilerle bahçeye çıktı. Simya hayvan dönüşümlerinde henüz 2 seviyedeydi. Çok zor bir ders olan bu dersin profesörü hala izinli olduğu için Profesör Elena müdür yardımcılığına ek olarak bu dersi de veriyordu. Simya sınıfa girdiğinde kendinden çok daha ufak, meraklı gözlerin onu izlediğini fark etti. Ders boyu küçük öğrencilerin onu izlemesinden rahatsız duyarak iki saati bitirdi.
Öğle yemeğinden sonraki dersleri yine yaşıtları ile alınca Simya gerçekten kendini daha iyi hissetmişti. İlk günün ardından öğrenciler tatlı bir yorgunlukla daha ilk günden verilen ödevlerle boğuşmak için kütüphanenin ve öğrenci salonunun yolunu tuttular. Tibet salondaki büyük şöminenin önünde koltuğa yayılmış kucağındaki büyü bilimi kitabına bakıyordu. Beliz bir grup kız öğrenciyle toplaşmış masanın başında Büyülü Bitkiler dersindeki büyütme iksirine kendi tarifini ekliyordu. Simya'nın hayvan dönüşümleri dersindeki insandan kuşa dönüşüm çiziminin başarısını gören Emre ve Derin kesinlikle çizim sınıfına gitmesi gerektiğinden bahsediyordu. Çizdiği resmin beğenilmesinden birazda olsa utanan Simya hafiften pembeleşti.
Can anlamadığı matematiksel formüller konusunda Simya'dan yardım alırken Tibet koltukta uyukluyordu. Can formülleri bitirip arkadaşını da alarak erkek yatakhanesinin yolunu tuttu.
Simya'da kız yatakhanesine giderken geçirdiği ilk ders gününü düşündü. Onca derse girmiş olmasına rağmen ilk defa kalabalık bir ortamda ders işlemişti. Taş merdivenlerden yatakhane katına çıkarken içinde anlamadığı bir duygu vardı. Duvardaki tablolara boş gözlerle bakarak yavaşça yürüyordu. Saatin geç olmasından dolayı koridorlar tatil günüymüş gibi sessizdi. Bugün girdiği derslerden çok Umay ve Can arasındaki elektriği düşünüyordu. Umay sadece Can'ı sinirlendirmek için mi kendisine bakıp durmuştu. Temel matematik dersinde de tahtada yazılı formüller yerine saçlarına baktığını birkaç kez görmüştü. Zaten ona bakmasından Can neden rahatsız olacaktı ki. Daha bir gece öncesinde ikisine sevgili muamelesi yapmıştı. Simya odasına geldiğinde kapının sürgülü olduğundan adı gibi emindi, Beliz'in huyu buydu kilitler açılabildiği için kapıyı arkadan sürgülüyordu. Sürgülü odalara girmek özel hayatın dokunulmazlığı gerekçesiyle yasaktı. Zaten Seçil'in odaya daldığı sabah Simya'ya neden sürgülemedin diye çıkışmıştı. Simya elini sürgü kısmına koydu ve sürgünün açılış yönüne doğru çekti. Sürgünün yerinden hareket ediş sesini duyunca odaya girdi. Beliz çoktan uyumuştu, pijamalarını giyip yatağa uzandı. Ay ışığının odanın tavanında gölgeden şekiller yapmasını izledi. Bugün yaşadığı şeyleri, yeni tanıştığı insanları düşündü. Üzerindeki tatlı yorgunlukla göz kapakları hafifçe kapandı.
Sabah uyandığında içerisi açık camdan içeri giren kuş sesleri ile dolmuştu. Tepesindeki mum avizesindeki mumlar sönmüş, güneş ışığı son gücünü kullanıyormuş gibi odayı aydınlatıyordu. Beliz hala uyuyordu, kalktı pencerenin kenarındaki taş boşluğu oturdu etrafa bakındı. Göl manzarasına, ağaçlara, bahçede oradan oraya koşturan öğrencilere...
Beliz'i uyandırmadan üstünü değiştirip odadan çıktı, kahvaltıdan sonra Kara kalem ve Yağlı Boya çizim dersine gitmek için 4 binaya gitti. Bugün iki saat arkadaşlarından ayrı olarak derse girecekti. Ama bu sefer içinde kötü bir his yoktu. Çizim dersinde kendi yaşıtları olmasa da fark etmezdi. Zaten ek puan için alınan bu ders pek kimsenin ilgisini çekmiyordu. Binanın üçüncü katına çıktı. Odanın kapısı çizim odası olduğunu belli eder nitelikteydi. Kapıda büyük bir çizim resmedilmişti. Okulun en yüksek
Simya bir süre kapının üstündeki çizimi inceledi. Sonra yavaşça kapıyı tıklattı. İçeri girdiğinde sınıf boştu. "Günaydın, kimse yok mu?" dedi. Ama ortalarda kimse gözükmüyordu. Odanın bir kısmında büyük tamamlanmamış tuvaller varken taş duvarlarında ise tamamlanmış kara kalem çizimleri asılıydı. Masalar normal sınıflardaki gibi değil daha yukarıya dikilmişti. Öğretmen masasının yan tarafındaki pencereden dışarıdaki bahçede oyun oynayan öğrenciler gözüküyordu. Askılıkta uzun siyah bir hırka ve erkek şapkasına benzeyen ama üstünde iki tane fırça minyatürü olan bir şapka asılıydı. Odanın bir tarafı tamamen dolaplarla ve ünlü ressamların kitapları ile kaplıydı. Şöminenin önü kapatılmış, tam kül çıkışına pofuduk beyaz renk büyük bir yastık serilmişti. Simya bir süre etraftaki tabloları inceledi. Gelen giden olmadığı için erken geldiğinden şüpheleniyordu. Arkasından bir kapı aralanma sesi duydu. Demin dolap olarak gördüğü yerin aslında bir kapı olduğunu anladı. İçeriden ufak tefek zayıf, 70'li yaşlarında, pörtlek gözlü bir kadın çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÜYÜLÜ DÜNYA (1. Kitap) (TAMAMLANDI)
Fantasy"İki yaşam çizgisinin ortasında kalan genç bir kız" Kendisini ait hissetmediği bir hayatın içinde bir yaprak gibi savuran 16 yaşında Simya'nın varoluş hikayesi. Simya açıklayamadığı şeyler yapan hayvanlarla konuşabilen, dokunmadan eşyaları hareket...