34.Bölüm

28 3 3
                                    

2 hafta sonra...

Melda'nın ağızından...

Iki haftadır bu lanet olası odanın dışına bir adım bile atamamıştım. Tek yaptığım Baranın bana verdiği Telefonda vakit gecirmekti. Bazen Baranla konuşuyorduk...sesini duymak bana iyi geliyordu. Yasemin bana kahvaltı, öğle yemeği ve akşam yemeğini getiriyordu...bazen Baranıda getiriyordu yanında ona 5 dakkada olsa sarılabiliyordum. Bıktım artık, sırf istemediğim, sevmediğim bir adama hayır dediğim icin Babam bana yapmadığını bırakmadı! Ben bunu hakk etmedim. Onu asla affetmeyeceğim. Telefonu cıkarıyorum Baranı aramak icin tam bu sırada kapının acıldığını görüyorum ve telefonu hemen saklıyorum. Babam gelmişti. Gözlerimi deviriyorum.

Bülent: Melda,...konuşmak istiyorum...

Sesi cok tuhaf geliyordu...pişmanmış gibi. Yok ya daha neler pişmanlık mı? Bülent Mertoğulu asla pişman olmaz onun yaptığı herşey doğrudur, o asla hata yapmaz, özür dilemez! Ona arkamı dönüyorum.

Bülent: kızım lütfen

Koluma dokununca hemen kolumu hızlıca geri cekiyorum.

Melda: sakın bana kızım deme!

Bülent: sana doğru davranmadım...lütfen konuşalım, halledelim bunu.

Cıldırıcam ya hala halledelim diyor.!

Melda: ben yanlış birşey yapmadım tamam mı?! Ben sizin beni zorla otturtuğunuz nikah masasında sadece hayır dedim! Sen bunun yüzünden bana...

Yutkunuyorum. Gözlerim doluyor.

Bülent: tamam lütfen devam etme lütfen

Babamında gözleri doluyor. Onu dedemin ölümünden sonra ilk defa böyle görüyorum. Hakk etti! Duysun! Bütün dünya duysun!

Melda: vurdun! Allah kahretsin vurdun! Ve ben bunu asla unutmam!

Hemen odadan dışarı cıkıyorum. Koruya doğru koşuyorum ve hemen Baranı arıyorum.

Baran: Prensesim?

Melda: Baran lütfen hemen koruya gel

Gözyaşlarımı tutamıyorum artık

Baran: nasıl? Yani sen iyimisin? Nasıl cıktın?

Melda: birşey sorma sadece gel ....lütfen, sana ihtiyacım var...

Baran telefonu kapatıyor. Yerimde duramadan bir o tarafa bir diğer tarafa yürüyordum. Ayak sesleri duyunca hemen sesin geldiği yöne bakıyorum. Barandı bu. Koşup ona sıkıca sarılıyorum.

Baran: tamam Prenses gecti, sakin ol ben yanındayım.

Saclarımın icine öpücükler konduruyordu. Sonra yüzümü avucladı ve gözyaşlarımı sildi.

Baran: sana kıyamam ben, ne oldu? Gel oturalım.

Yavaşca yere oturuyoruz. Kollarının arasına yerleşip olanları anlatmaya başlıyorum. Baran sadece dinliyordu beni, asla bölmeden.

Baran: dayıma kızgın olduğunu anlıyorum ama en azından özgürsün artık değil mi?

Melda: özgürüm, gidelim burdan hemen şimdi...

Baran: gideriz elbette birtanem ama hemende gidemeyiz ki.

Melda: ben bir dakka bile bu evde kalmak istemiyorum Baran

Güneşin YüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin