4.Bölüm "Anılar acıysa yıpratırlar..."

1.2K 33 3
                                    

4.Bölüm
"Anılar acıysa yıpratırlar"

 Günümüzden 2 Yıl Önce

     Gecenin en karanlık zamanında evde hayalet gibi dolaşıyordum. Banyoya gittim ve küveti sıcak suyla doldurdum. Normal zamanlarda çok ses çıkaran bu sesler bile benimle birlikte sessizleşmişti. Bu gerçek kalbime dokundu.

     Ölüm, beni bekliyordu.

     Gülümseyip kıyafetlerimi çıkardım. Kendimi küvete attım. Sıcak su bedenimi haşlarken inlemedim. İnsan ölürken doğal olarak üşüyordu.

     Beyaz geceliğimi geçirdim üstüme. Aynada kendimi süzdüm. Ne kadar da güzeldim! Saçlarım kıvrılarak omuzlarımdan süzülüyordu. Gözlerim ortamın ışıksızlığına karşın ay ışığıyla parlıyordu. Beyaz tenim narin ve yumuşaktı. Gözlerimi kapattım. Ölemeyecek kadar gençtim. Daha 14 yaşında.

     Ağır adımlarla mutfağa yöneldim. Büyük, ahşap renkleriyle donanmış, geniş mutfakta ilerlerken kalbim çok hızlı atıyordu.Ee... Sonuçta ilk defa ölecektim.

    Ocaktaki tüm gazı açtım. Dördünü de! Kulağımı yaklaştırdığımda uzun bir "s" harfi işittim. Yerimden sıçrayıp geriye kaydığımda sert bir cisme çarptım.

     Tencere yuvarlanıp yerde takırdadığında aklımda sadece çıkardığı ses vardı. "Tak... Tak... Tak..." Lanet! Bir tencere nasıl böyle bir şeyi başarabilirdi?

     Kimse duymamış, uyanmamıştı.

     Usulca odama yönelip tek kişilik yatağıma uzandım. Beyaz geceliğimle öylece yatıyordum. Melek gibi? Belki... Bu lanet dünyaya bırakacağım tek şey, bedenim olacaktı. 14 yaşında,15 yaşına girmesine 3 ay kalmış, güzel, narin, aşık olmuş, ihanete uğramış, bir beden sadece.

     Gözlerimi ölüme kapattım. Onu öylesine hissediyordum ki! Ölüm, kollarını belime dolamıştı ve ben de başımı onun boynuna gömmüştüm. Soğuktu, üşüyordum, ölüyordum... Ölüme daha sıkı sarıldım. Ölüme uyanmak için uyudum.
********

Günümüzden 3 Yıl Önce 

Matematikten 100 almış olmanın mutluluğuyla koşmaya başladım. Hocamız tüm kağıtlara yanımda bakmıştı. Ve Aşkın 100 alır! Nasıl yaptığımı ben de bilmiyorum...

     Merdivenleri kâh tek kâh çift çıkarak bitirdim ve koridorun sonuna doğru koşmaya başladım. Sınıfımın kapısını hızla açtım.

     Nasıl oldu bilmiyorum ama kendimi yere savrulurken buldum.

     "Neden koşuyorsun ki?" dedi ve ellerini uzattı. Beden olarak hep minyon tipli olduğum için doğal olarak da düşen de, zarar gören de ben oluyordum. Ellerin sahibini, ona bakmadan ittirdim.

     "Git başımdan!" dedim ve yerden kalktım.

     Sınıfa yöneldiğimde "Hey!" diye seslendiğini duydum.

     "Ne var?" dedim kısmen ünlemli biçimde. Yüzümü ona döndüm.

     Masmavi, buz gibi gözleri vardı. Kalın dudakları ve sarı saçları beyaz teninde bir sır saklar gibiydi. Sıradandı işte.

     En azından öyle olması gerekirdi.

     "Galiba Deniz." dedi Kaşlarımı çatıp yüzüne öylece baktım.

Nesil Serisi 1; Kıyıdaki İki Tekne MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin