34.Bölüm "Aşkı dileyiş"

399 14 19
                                    

34.bölüm
"Aşkı dileyiş..."

AŞKIN

     Yaşadıklarımı her seferinde, her fırsat bulduğumda gözden geçiriyorum. Bir zamanlar çıktığım çocuk abim çıktı. Ardından onları kendim de dahil olmak üzere öldürmeye kalktım. Babam ve abim olan o çocuk öldü. Yeşim hayatta... Ben de öyle...

     Babamın sözde benim davranışlarımdan korktuğu düşüncesiyle yazdığı bir vasiyet var. Fazlasıyla saçma bir vasiyet. Her şeyimi vermeyi kabul ettim. Ama Berk hissemi satmak istemediği için, ki bence açgözlülük denir buna, benimle evlenmek istiyor.

     Aksi takdirde şuan karnımın üzerine başımı koymuş olan Koruyucu'mun ölümü olacak. Benim sarsılmasından korktuğum için nefes almadığım çocuğu öldürmekten bahsediyor...

     "Bir ay. Çok kısa..."dedi küçümsercesine. Ellerim saçlarının arasında dolanırken dururken kaşlarımı çattım.

     "Bence uzun. Neresi kısa?"dedim. Tekrar ellerimi saçlarına dolandırmaya başladım. Yumuşak saç tellerini olabildiğince parmağıma doluyor, bukleler haline getirmeye çalışıyordum. O ise karnımın üzerine başını koymuş, yan yatmıştı.

     "Eğer senin bu durumun olmasaydı, uzun dönem yapardım." dedi. Kaşlarımı öfkeyle çattım. parmağımın çevresinin anca yarısına kadar dolanan saç tutamını çekiştirdiğimde yüzünü buruşturdu.

     "Delirdin mi sen? Ben bir haftaya dayanamadım!" dedim.Başını karnımın üzerinde bana doğru çevirdi.

     "Sanırım seni ömrümün sonuna kadar bırakamayacağım." dedi, ömrümün sonuna derken vurgulayarak söylemişti. Gülümsedim. Bırakma da zaten...

     "Ne zaman gidiyorsun?"

     "Yarın gece."

     "Ne?"dedim ayaklanarak. Yattığımız yatakta doğrulup yüzüne baktım. Kalkmamla başını düşürdüğü koltuktan kalkarken gözlerini kısarak bakıyordu. "Yarın gece mi? Şaka mı yapıyorsun? Bana ne zaman söyleyecektin?"

     Ayaklarımı yana uzatıp oturuyordum. O da bir ayağını uzatmış, diğerini kendine çekmişti. Bana doğru kayıp yüzüme yaklaştı. "Söyledim işte."dedi. Gözlerimi devirdim.

     Ellerimi iki dizine yerleştirip ben de ona yaklaştım. "Birtanemsin."dedim dudaklarına doğru.

Aşkın terimi bu olmalıydı. Dünya üzerinde binlerce 'aşkım' vardı. 'Sevgilim' her türlü insana söylendi. 'Seni seviyorum' cümlesi dillerde çürüdü. Ama ondan sadece bir taneydi. Anlatılamayacak, bilinemeyecek tek şey, benimdi. 'Birtanem' hariç her kelimeyi herkeste kullanabilirim. Ama 'birtanem', bir taneme saklı...

     "Sen benim her şeyimsin Aşk. Eğer seni elimden kaçırırsam benliğimi kaybederim."

     Ben de demek istedim. Ben de...

     Omuzlarımı dolayıp beni kendine çekti. Şimdi neredeyse kucağında yatıyordum."Seni özleyeceğim." dedim.

     "Özlemeye vaktin kalmadan dönmüş olacağım."

..........................................

     Aynada kendime baktım. Siyah, dantelle süslü bir elbise giymiştim. Dümdüzdü ve cenaze elbisesine benziyordu. Siyah çantamı alıp topuz yaptığım saçımla olan uyumuna baktım.

     Yüzümdeki yara gün geçtikçe rahatsız etmemeye başlamıştı. Bunu umursamayıp aynada kendime göz kırptım.

     Aynanın önündeki eşyalar arasında gözlerim dolanırken bir şey dikkatimi çekti. Uzanıp masanın üzerindeki çakıyı aldım. Kaç defa kollarıma çizikler atmıştım bununla... Gülümseyip sağ elimle kavradım ve sol elimin üzerine götürdüm. Yüzük parmağımın üzerine dört çizikle kocaman bir 'E' harfi çizdim. Hafif kanamaya başlamıştı ama kısa bir sürede duracağını bilecek kadar deneyimim vardı.

Nesil Serisi 1; Kıyıdaki İki Tekne MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin