17.Bölüm
"Sevgili Günlük..."
AŞKIN
Şuan gitmek istediğim tek bir yer vardı. Ensar'ın yanı...
Ama ben yaptığım hareketle onun arkadaşlığını da kaybetmiştim. Beni seviyor gibi gözüküyordu ama elimdeki belgede okuduklarım da bir kocam olduğundan bahsediyordu.
Onunla evlenemezdim! Buna katlanamam.
Hızlı adımlarım yeri aşındırırken koşmaya başladım. Ensar'ın yanına değil. Evime koşuyordum.
Unuttum. Artık benim olmayan şirketin evine.
Bahçe kapısından içeri daldığımda beni karşılayan her zamanki gibi Oscar oldu. İkimiz de birbirimize koştuk ve ona sarıldım. Sarı tüyleri yüzüme değiyor ve usulca okuşuyordu. Ensar'ın dudaklarının izi hala buradaydı.
Yol boyunca yapmamaya çalıştığım şeye şimdi karşı koyamıyordum. Gözyaşlarım yanaklarımdan usulca süzülüyordu.
"Ensar'ı istiyorum Oscar. Yalvarıyorum bırakmasın beni Oscar. Sen de bırakma. Hiçbir şey için yalvarmadım hayatımda ama şimdi yalvarıyorum. Yalvarırım öleyim. Lütfen! Yaşamak istediğimde yaşamama izin vermedin hayat! Ölmek istediğimde de ölmeme izin vermedin! Ölmek istiyorum."
Dizlerimin üstüne çöktüm ve Oscar'a sarılmaya devam ettim.
"Aşkın? Tatlım, iyi misin?" dediğinde bir ses aynı zamanda bir çift kol beni Oscar'dan ayırdı. Oscar başını patilerinin üstüne koydu ve bir patisiyle gözlerini kapattı. Benimle beraber ağlıyordu!
Kollar beni döndürüp ona bakmamı sağladı. Yeşim abla endişeyle yüzüme bakıyordu. Hala diz çökmüş vaziyetteydim. Yeşil gözlerine baktım.
"Ne oldu Aşkın?" dediğinde bir hıçkırık boğazımdan yükseldi. Benim yüzümden Yeşim abla ve kocası mahvolabilir veya bu hayata devam edebilir. Herşey benim parmağıma bir yüzük geçirmeme bağlı. Yeşim ablanın eşi Hakan abi de şirkette çalışıyordu. Yeşim abla da çalışmayı bırakalı çok olmuştu.
"Özür dilerim." diyebildim sadece.
Sırtımdan bir çift kol sarılıp boyun boşluğuma yerleştiğinde ağlıyordum. Bu bedeni nerede olsam tanırdım. Çarpmıştım bu bedene, kolundan destekleyerek kaldırmıştım, kucağından küçük bir kızı almıştım. Bu bedenle uyumuştum. Bu kollarda bayılmış, yine bu kollarda kendime gelmiştim.
Hızla arkamı dönüp kollarımı boynuna doladım. Yüzümü çıplak boynuna gömdüm. Gözyaşlarım hızla süzülüyordu ve ben buna engel olamıyordum. Sırtımdaki eli tenimi okşamaya başladı.
"Tamam. Burdayım Aşk. Ağlama artık."
Ensar'ın sesi bile iyi geliyordu. Kollarımı daha da sıktım.
Beni bırakma.
Beni bırakma.
BENİ BIRAKMALISIN. ÇÜNKÜ EVLENECEĞİM!
Başım dönüyor, görüntüler bulanıklaşıyordu. Kollarım gevşemeye başladığında karanlığa gömüleceğimi anlamıştım. Ensar da bunu anlamış olacak ki beni kollarının arasına aldı. Şimdi onun siyah gözlerini görebiliyordum.
"Yeşim abla. Bayılacak. kolonya getirin. Onu yukarı taşıyayım."
Bilincim kendini kaybetti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nesil Serisi 1; Kıyıdaki İki Tekne Masalı
RomanceIssız bir yolda ilerlerken kenarda kuru çalıları fark edersin bazen... Öldüklerini görürsün. Yanından öylece geçmen büyük hata olur. Durur ve dokunursun yumuşak parmak uçlarınla. Belki dağılır küçük hareketinle çiçekler. Eğilir yanlarına açma...