32.Bölüm
"Kardeşim"
AŞKIN
Kızarmış, yanan gözlerimi zorlukla ayırdım ve çevreme bakındım. Bir an yaşadığım şeylerin rüya mı yoksa gerçek mi olduğunu kavrayamadan telefonuma yöneldim. Mesajlara girdiğimde Berk'in mesajını görünce gerçek olduğunu anladım.
Olduğum yere çöküp tekrar ağlamaya başladım. Daha doğrusu gözlerim içini döküyor bense sadece yere bakıyordum. Hıçkırıklar filan yoktu.
Dışarıdan bir ses duyduğumda zorlukla kalkıp oraya yöneldim. Balkona yaklaştığımda Emre'nin balkonumda telefonla konuştuğunu gördüm.
"Tamam Ensar. Ben ona göz kulak olurum."
Elim duyduğum şeyle saçlarımın arasına gitti.Ensar... Ensar... Ensar... Bu çocuk ne ara girmişti hayatıma ve ne ara bir parçası olmuştu? Herkes Ensar'dan bahsediyor, ben de aralarda dolanıyorum!
Saçlarımın köklerinden daha sert bir şekilde sıkarken içimden inmeye başladım.
"Aşkın. Tamam. Sakin ol, geçti."
Emre kolumu tutup sıvazlamaya çalışıyordu. Bense sinirle onu ittiriyordum. Her şeyin sesi boğuklaşıyordu.
"Aşkın. 'Tak, tak, tak.' "
Gözlerimi kaldırıp ona baktım. Durgunlaşmaya başladım. üç harflik serinin kelimelere dökülmesine hayranlıkla bakıyordum.Tak, tak, tak...
"Tak, tak, tak.." dedi sakince söyleyerek. Bir yandan bana yavaşça sarılıyordu. "Tak, tak, tak."dedim kendime.
..............................................................
Kazadan sonraki yıl...
"Bırakın beni! Ben deli filan değilim!" diye bağırdım. Ama nafileydi. Hepsi bir yanımdan tutup beni çekiştiriyordu.
"Sakinleştirici yapın biriniz!"diye bağırdı görevlilerden biri. Çırpınıp kurtulmaya çalışıyordum. "Bırakın beni. Yalvarıyorum. N'olur! Ben deli değilim. Yeşim abla!" dedim son bir çare...
Yeşim abla da yanıma gelmeye çalışıyordu ama ona izin vermiyorlardı. "Yeşim Hanım. Lütfen zorluk çıkarmayın. Aşkın, kendine zarar verme noktasında. Kendi iyiliğiniz için bize güvenin."
Beyaz önlüklü kadının Yeşim ablaya dediklerine ağlayarak karşılık verdim. Gözlerimden yaşlar hızla süzülüyordu.
"Seni geri alacağım Aşkın. Korkma, tamam mı?"diye bağırdı Yeşim abla. Beni ittiren görevlilere karşı onların tam zıttına yürümeye çalıştım ama nafile...
Yeşim abla gittikçe uzaklaşıyordu, bense gözlerindeki acıyı okuyabiliyordum. Görevliler beni bir odaya resmen fırlattıklarında yere çöküp ağlamaya başladım. Saçlarımı kavrayıp çekiştiriyor, kendimi yerden yere vuruyordum.
Dakikalar içerisinde beni zorla kaldırıp tek kişilik odada yatağa bağladılar. Bağlamak dediysem yatağın üzerinde oturuyordum. Ayaklarım geniş bant tarzı bağlarla bağlanmıştı.
"Lütfen. Eve gitmeliyim."
Mırıldanarak ne kadar süre geçmişti bilmiyordum ama bir süre sonra hemşire ve doktor olduklarını düşündüğüm iki kişi kapıda belirdi. Tekrar bağırmaya başladım. "Gitmek istiyorum. Benim yerim burası değil!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nesil Serisi 1; Kıyıdaki İki Tekne Masalı
RomanceIssız bir yolda ilerlerken kenarda kuru çalıları fark edersin bazen... Öldüklerini görürsün. Yanından öylece geçmen büyük hata olur. Durur ve dokunursun yumuşak parmak uçlarınla. Belki dağılır küçük hareketinle çiçekler. Eğilir yanlarına açma...