31. Bölüm
"Hayat bir oyun sahnesi..."
1 Hafta Sonra...
AŞKIN
1 Hafta! Koskoca bir hafta boyunca Ensar'ı göremiyordum! Hesaplıyorum ve 7 gün olduğunu görüyorum. Bir hafta 168 saat. 10080 dakika! Bir dakika? 173 saattir görmüyorum. Bu da 1 haftayı geçti demek!
3 gün! Berk ile olan sahte evliliğime üç gün var! Bu süre boyunca Berk'in lanet yüzünden kurtulamıyorum!
Bu nasıl çelişki?
Üzerime sade bir tişort geçirdim. Altımda eşofmanlarım vardı ve ben buna uygun sportif bir atkuyruğu yapmıştım. Gecenin sessizliğinde çıplak ayaklarım soğuk merdivenlere çarparak aşağı indim.
Ses çıkarmadan kapıya geldiğimde sessizce açtım ve dışarıya süzüldüm. Oscar'a susmasını işaret ederek bahçe kapısına yöneldim.
Parmaklarımı siyah demirlerin arasına geçirdim ve kapıyı ittim.
"Ben bununla mı evleniyorum şimdi?"
Karşımda küçümseyerek üzerimi süzen Berk'i görünce yüzümü buruşturdum. Sanki ben onunla evlenmek için çıldırıyorum!
"Bence de. Vazgeçebilirsin. Benim için sorun olmaz. Çok sevgili ayrılık acısı atlatılabilir." dedim alayla. Gözlerini devirdi. Bir insan nasıl bu kadar çekilmez olabilir?
"Neyse sana bir şey getirdim."dedi. Arabaya yöneldiğinde gözlerimi devirdim.
"Bu cümleyi bana attığın mesajda da okumuştum. Uzatma." dedim. Bana bakmadan arabadan bir kutu çıkardı. Arabanın ön kısmına koyduğunda kaşlarımı çattım. "Bu ne şimdi?"
"Her gelinin isteyeceği bir şey." dediğinde gözlerimi devirip kutuya yöneldim. Kapağı açtığımda gördüğüm manzara karşısında Berk'e hangi gezegenden olduğunu sorgulayan bir bakış attım.
"Beğenmedin mi?"
Gözlerimi devirdim. "Şaka mı yapıyorsun! Bunu asla giymeyeceğim gerizekalı! Sen kim olduğunu sanıyorsun ya?" dedim ve kutuyu arabanın üzerinden yere savurdum. İçindeki gelinlik yere savrulmamıştı. Kutu olduğu gibi düşmüştü. Ve gelinlik, Berk'in tipi kadar iğrençti!
Yanlış kişi verdiği için. Ensar verseydi altın olurdu.
İç sesime yaptığı yorum için gözlerimi devirdim.
"Oraya bu şekilde gelemezsin. Hem senin için istedim. Hayatında bir kereliğine de olsa giy diye!"dedi Berk sertçe. Neredeyse yüzüne bile bakamıyordum.
"İçiniz rahat olsun Berk bey. Ben gelinliğimi bir kere de olsa giyeceğim. Ama yanımda duran kişi siz olmayacaksınız." diye sessizce bağırdım. Gözlerimi devirdiğimde bakışlarım sokaklarda gezindi ve bir ayrıntıda takıldı.
Siyah bir araba ileride durmuştu ve içerisinde göremediğim biri vardı. Ya Ensar'sa ve beni Berk ile konuşurken gördüyse? Lanet olsun.
"Git. Hemen!" dedim Berk'e. Kaşlarını çatıp baktığında nedenini sorguladığını görebiliyordum. "Sadece git artık. Sıkıldım." dedim.
"Peki. Sadece adam akıllığı giyin de yanıma yakış." dedi ve öylece arabasına bindi. Sanki çok da umurumdaydı yanına yakışmak!
Berk arabasıyla tozu dumana katarak gittikten sonra hızla siyah arabaya yöneldim. Belki de başkasıydı ama en azından kimdi diye düşünmezdim. Eğer başkasıysa zaten tıpış tıpış geri dönerim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nesil Serisi 1; Kıyıdaki İki Tekne Masalı
RomanceIssız bir yolda ilerlerken kenarda kuru çalıları fark edersin bazen... Öldüklerini görürsün. Yanından öylece geçmen büyük hata olur. Durur ve dokunursun yumuşak parmak uçlarınla. Belki dağılır küçük hareketinle çiçekler. Eğilir yanlarına açma...