37.Bölüm
"Katil"
AŞKIN
Emre'den hızla uzaklaşırken telefonu açıp kulağıma dayadım.
"Naber?"dedi Berk. Hiçbir şey olmamış gibi yılışmıyor mu bir de, gıcık oluyorum. Kafasının üstünde bir tahtayı parçalayıp, parçalarını müsait bir yerlerine geçirmeyi, salata yapar gibi beynini doğramayı diliyordum.
Sakinim... "Nerdesin?"dedim kısık çıkan bir sesle. Kanım öfkeyle kaynıyordu ama bağıramazdım. Emre duyarsa işler daha saçma bir hale bürünebilirdi.
"Balayında!"dedi alayla ve kahkaha attı. İğrenç sesine karşılık telefonu kulağımdan uzaklaştırırken yüzümü buruşturdum. Balayıymış! Telefonu istemeyerek de olsa kulağıma dayadığımda ince ve karışık seslerin kahkahalarını duyuyordum. Kalabalık bir yerdeydi anlaşılan.
"İğrençsin Berk. Ne zaman boşanıyoruz?"dedim. 'boşanma' kelimesi boğazımı yakmış gibi yüzümü ekşitmeme sebep oldu. Boşanma... Evlenmedim ki!
"Aa... Yapma karıcığım. Daha haftamız dolmadan sıkıldın mı benden?"alayla güldü."Yoksa beni kullandın mı?"dedi sahte bir kırgınlıkla. Gözlerimi devirip Emre'yi kontrol ettim. Balkonda bir sigara yakmıştı. Ne zaman sigaraya başladığını daha sonra sormak üzere aklıma kaydettim.
Banyoya girip kapının kapının kapandığına emin oldum. Telefona eğilerek konuştum."İğrençsin Berk! Bunu biliyorsun, değil mi?"
"Bilmez miyim? Şuan tatildeyim. Evrakları sana yollatırım, imzalarsın. Sonra da işime bakarım. Sana daha fazla yaşam süresi veriyorum. Daha ne?"dedi. Kaşlarımı çattığımda sesinin sağlıklı gelmediğini uzun bir cümle kurunca anlamıştım.
"Yaşam süresi veriyorum, ne demek? Sen sarhoş musun?"dedim. Saat daha öğlene yaklaşıyordu. Bu saatte niye bu kadar içmişti? Aslında bunu sorgulamam mantıksızdı, 'delidir; ne yapsa yeridir.'
"Sanane lan. İçtiysem sana mı içtim?" Öfkenin damarlarıma yerleşmeye başladığını hissedebiliyordum. Resmen sinirlerimle oynamaya çalışmak için aramıştı. Hayatımı mahvet, sonra sana ne! Oldu o zaman, sonra görüşürüz...
"Ne diye arıyorsun o zaman it herif!"diye hırladım. Aynada kendime baktığımda telefonumu gereğinden fazla sıkmış, baskı yaptığım parmaklarımın beyazladığını fark etmiştim. Kendimi gevşemeye zorladığım saniyeler içerisinde yüzümü incelemeye başladım.
"Ararım. Sonuçta karımsın. Hem kanını ellerimde hissedebiliyorum." dediğinde gözlerime bakıyordum. Ela gözlerim koyulaşmış, öfkeyle dalgalanıyordu. Topuz yaptığım saçlarım isyan edercesine, tel tel etrafa savrulmuştu. Parçalar gözlerimin önüne geliyordu ama emin olamıyordum.
Berk beni öldürecek miydi? Bu muydu planı? O yüzden mi evlenmeyi istiyordu? Levent, bundan bahsetmişti; Hisselerimi satacaktım, bu onun küçülmesine sebep olacaktı. Ama bu hisseleri Berk'e satabilirdim.
Artık peşimde iki katil varmış gibi hissediyordum. Ölmemi isteyen çok fazla insan olmalıydı. Ensar yanımda değildi; kendimi savunmasız hissediyordum. Dört yanı denizlerle çevrili bir adada birisinden kaçmak gibiydi. Nereye gidebilirdim ki?
"Orada mısın Aşkın Atakan?"dedi. Gözlerim, az önce aldığım duştan dolayı buğulaşan aynadaydı. Aynadaki yansımama göre, telefonu tuttuğum elim yavaşça indi. İnerkenki yavaşlığının aksine hızla lavobaya bıraktım telefonu.
Ölmeyi dilerdim her zaman. Acı büyüktü, taşıyamayacağım kadar... Her şeyden öte yetim olarak büyümüştüm. İlk önce annemin beni terk etmesiyle başlamıştı. Sonra tek tek diğer herkes. Arkadaşlarım gitmişti, Emre gitmişti. Bir deli hapisanesinde kalmış, benliğimi orada tamamen yitirmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nesil Serisi 1; Kıyıdaki İki Tekne Masalı
RomanceIssız bir yolda ilerlerken kenarda kuru çalıları fark edersin bazen... Öldüklerini görürsün. Yanından öylece geçmen büyük hata olur. Durur ve dokunursun yumuşak parmak uçlarınla. Belki dağılır küçük hareketinle çiçekler. Eğilir yanlarına açma...