20.Bölüm
"Sen gibi..."AŞKIN
Çantamı alıp kapıya yöneldim. Artık psikoloğuma gitmeliydim. Ahşap basamaklardan olabildiğince sessiz inmeye çalıştım. Son basamakta derin bir nefes aldım ve kapıya doğru yürüdüm.
"Aşkın?"
İşte ben de bu sahneyi bekliyordum. Arkamı dönüp Yeşim ablaya baktım.
"Nereye gidiyorsun?" dedi. Omuz silktim.
"Psikoloğa... Bir sorun mu var?" dedim. Kollarını göğsünde kavuşturdu.
"Berk sana ne söyledi?"
Anlamamış gibi yapıyordum. "Berk mi? Ne söylemiş olabilir ki bana?" dedim ve gülümsedim. Kaşları çatıktı ama bakışlarının ardında anlayışlı bir ifade vardı. Omuzlarımı çökerttim.
"Peki tamam. Her şeyi anlatacağım. Ama bana bir iyilik yap ve avukatı çağır."dedim. Bundan sonra soracağı şeyi biliyordum.
"Nedenini sorma Yeşim abla. Dönünce herşey açıklanmış olacak." dedim. Başını onaylarcasına salladı.
Kapıyı gitmem için açtı. Ona gülümsedim ve kapıdan geçtim.
Arabayla gitmeyeceğim için otobüslere yöneldim. Şansıma bir taneyi son anda yakaladım ve cam kenarına geçtim.
Babam beni böyle yetiştiriyordu. Her duruma alışkın. Araba bozulduğunda etrafıma bakan o zengin ama aptal kızlardan olmamam için her durumu gösteriyordu. Kaliteli giyinmeyi ama abartıya kaçmamam gerektiğini, bozulan bir makinayı nasıl tamir etmem gerektiğini, oymacılığı, at binmeyi...
Bana hep böyle yardım ediyordu ama Yeşim ablaya hiç böyle davranmıyordu. Bazen onun oksijen israfı olduğunu söylüyordu.
Yeşim ablaya içimde bir sevgi vardı. Onunla en yakın iki arkadaş olabileceğimi hissediyordum. Ama o benim annemin yerine geçen kadındı. Yeşim'i onun yerine koyamazdım.
Belki de koyabilirim. Neden olmasın? Sonuçta beni çok seven anneciğim (!) beni bırakıp gitti değil mi? Her şeyi göze alarak çekip gitti.
Artık onu beklemekten vazgeçmeliyim. Sonuna kadar haklıyım. Beni. Her şeyi. Göze alarak. Terk etti.
Başımı otobüsün penceresine yasladım. Niye herkes bana bir darbe vurmak zorunda ki?
Telefonumun mesaj sesi çalmasıyla yerimde sıçradım. Otobüste bana garipser bir şekilde bakan insanlardan bakışlarımı kaçırırken telefonumu arıyordum. Ne bakıyorsunuz! Otobüste telefon çalmamalı diye bir kural mı var?
Telefonu bulduğumda derin bir nefes aldım. Aslında tam gözümün önündeydi ama görememiştim işte.
Gelen mesajın Berk'ten olduğunu gördüğümde kaşlarım çatıldı. Mesajı açtım.
'Canım cehenneme ha?? :D Eğer yarın sabah 11'de şirkete gelmezsen sen o zaman görürsün cehennemi. Ya da biricik dostların mı demeliyim? ;)'
Ensar, Emre, Yeşim abla, Hakan abi ve daha birçok kişi aklıma geldiğinde ürperdim. Kalbim sıkıştıkça sıkışıyordu, böylece akciğerlerime hava alması için daha fazla yer bırakırken nefes alamamam derin bir ironiydi.
Ne yapabilirdi ki? Gerçekten onlara bir zarar verebilir miydi?
.............................
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nesil Serisi 1; Kıyıdaki İki Tekne Masalı
Roman d'amourIssız bir yolda ilerlerken kenarda kuru çalıları fark edersin bazen... Öldüklerini görürsün. Yanından öylece geçmen büyük hata olur. Durur ve dokunursun yumuşak parmak uçlarınla. Belki dağılır küçük hareketinle çiçekler. Eğilir yanlarına açma...