43.Bölüm
"Şimdi ağlamak"AŞKIN
Uyanmak istemiyorum, hayır. Sonsuza kadar uykunun kollarında kalıp her şeyden uzaklaşmak istiyorum.
Onca yıl nefes alamadan yaşamıştım. Her nefesimde katil olduğum düşüncesi gelmiş, beni bulmuştu. Bu, her nefesi boğazıma tıkmıştı. Eğer hapse girip cezasını çekseydim belki daha hafif olurdu acısı. Ya da olmazdı... O zaman detaylı bir araştırma yapmamışlardı, sonuç olarak bir katilin dışarıda dolaşmasına göz yummuşlardı.
Ne olduğunu az çok biliyordum; bayılmıştım. Yataktan hızla atladığımda yanı başımda Emre'nin oturduğunu fark ettim. Gözleri durgun bakıyordu, Emre'den beklenmeyecek bir hareketle neşesizdi.
"Olanları biliyor musun?"dedim. Tekli koltukta oturmuş öne doğru eğilmişti.
"Evet. Ensar hepimize sordu 'siz biliyor muydunuz?' diye. Sonra da çekip gitti."
Kendi odamda eşyalarımı bulmak için bakındım. Sonunda dağınık bir şekilde çalışma masamın üzerinde buldum. Oraya yönelip telefonuma bakındım. Telefonu elime alıp numarayı çevirmeye başladım. Arama tuşuna basmadan önce bir bakış attım Emre'ye. "Emre, bana hızlı bir avukat lazım. Ne olacağı umurumda değil, Berk'le olan anlaşmayı bozuyorum."
"Ensar telefonları açmıyor, uğraşma. Avukatı hallederim."dedi ve kendi telefonuna yöneldi. Bir yandan da konuşmaya devam etti. "Hani bu adam bu anlaşmaya uymazsa herkesi öldürecekti. Bu durumda yapmaz mı?"
Yapardı, hem de pek âlâ. Ama ben de yorulmuştum. Öldürecekse bile bunu Ensar'la aşabilirdik. Ya da gizlice polislerle anlaşabilirdik. Gizli koruma tutabilirdik. Ama artık yalnız direnmeyecektim.
Telefonun arama tuşuna basarak kulağıma dayadım. Çalmaya başladı. Ayağımı yere vurmaya başladım; tak, tak, tak...
Çaldı, çaldı, çaldı...
Tak, tak, tak...
Çaldı, çaldı, çaldı...
Tak, tak, tak...
Telefonu sinirle elimde sıktım. Cevap vermiyordu. Tekrar arayarak kulağıma dayadım. Aynı şey tekrarlandıktan sonra yine cevap gelmedi.
Artık yedinci arayışımdı. Emre gelip kollarımdan çevirdi. Gözlerim onun gözlerini bulurken kulağımdaki telefonu aldı. "Avukatı ayarladım. Ensar hiçbir yerde yok, telefonlara da cevap vermeyecek. Bırak dinlesin kafasını."
Başımı yere eğdim. Başımda keskin bir ağrı vardı. Arada zonkluyor, acısını bana üflüyordu. Yüzümü buruşturarak dudağımı dişledim. Kahretsin. "Emre, Ensar'ı bulmalıyım. Telefonumu ver lütfen. Ben böyle yaşayamam. Gidip kulübeye bakacağım."dedim ve elinde duran teleonu yavaşça alarak kapıya yöneldim.
"Orada yok Aşkın. Biz her yere baktık. Annesine de sorduk ama iki gündür görmüyormuş."
Yüzümü ellerimin arasına alarak yatağıma oturdum. Kalbim bir boşluk hissini en büyük ağırlık olarak benimsemişti. Gözlerimden yaşlar süzülmeye başlarken Emre teselli cümleleri kurmaya yelteniyordu. Aklıma anlattığım film geldi.
"Emre onu bulalım! Lütfen!"dedim yaşlarımın arasında. Onu kaybetmekten korkuyorum. Gözlerim Emre'yi bulanık olarak gösterirken onayladığını gördüm.
Aynaya bile bakmadan dışarıya çıktım. Emre yanımda ilerlerken Yeşim ablayı gördüm. Gözlerime sabit bakarken gözlerim titredi. "Ağlama Aşkın."dedi Yeşim abla. Gelip kollarını omuzlarıma sardı."Ağlama."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nesil Serisi 1; Kıyıdaki İki Tekne Masalı
RomanceIssız bir yolda ilerlerken kenarda kuru çalıları fark edersin bazen... Öldüklerini görürsün. Yanından öylece geçmen büyük hata olur. Durur ve dokunursun yumuşak parmak uçlarınla. Belki dağılır küçük hareketinle çiçekler. Eğilir yanlarına açma...