44.Bölüm "Ölüyorum; Bırak beni"

373 15 8
                                    

44.Bölüm
"Ölüyorum; Bırak beni"

AŞKIN

    Kızarmış gözlerinin eşliğinde siyah bakışları beni buldu. Sonra hiçbir şey olmamış gibi önüne dönüp şarkıyı mırıldanmaya devam etti.

     "Ensar."dedim tekrar ona doğru yürürken. Üzerinde beyaz bir gömlek vardı, daha doğrusu önceden beyaz olduğu belli olan bir gömlek vardı. Şimdi dağılmış, ütüsü bozulmuş, yer yer toprağa ev sahipliği yapmıştı.

     "Kaç gündür seni arıyoruz."dedim. Ne kadar saçma konuştuğumun farkındaydım. Kollarım ona sarılmak istiyordu ama içimden bir ses bunun berbat bir fikir olduğunu söylüyordu.

     "Kocanı daha fazla aldatmanı istemedim."

     Kurduğu cümle dikenli bir topmuşçasına boğazımdan süzülüyordu. "Hiç anlamıyorsun değil mi? Onu sevmiyorum ben."dedim ve yanına oturdum. Oturmamla uzaklaşmak istercesine kıpırdandı. Beynimde ötüp bağıran telefonu alıp müziği kapattım ve telefonu ileriye savurdum. Ensar alaycı bir gülüşle telefonunun savruluşunu izledi.

     "Bunu hak ettim mi ben? Yıllarca sev, kırılmasın diye uğraş, ondan sonra herifin teki gelip..."dedi ve beni süzdü."Sana dokunurken hoşuna gitti mi bari?"

     Hızlı bir şekilde onu yere itip karnının üzerine oturdum. "Hiç anlamıyorsun değil mi? Beni kandırdı! Oyuna geldim!"dedim yakalarını tutarken. Yerde boylu boyunca uzanmak rahat geliyormuş gibi gözüküyordu. Alaylı bir yüz ifadesiyle bakıyordu.

     "Seni çok sevdiğini söyledi. Sen de ona aşık oldun. Ondan sonra seni kullanıp attı mı? Trajedik!"dediğinde yakalarından sarstım.

     "Sen ne diyorsun Ensar? Kendine gel! Beni tehdit etti! Seninle tehdit etti!"dediğimde umursamadan yanımdaki bir şeye uzandı. İçki şişesini kafasını hafifçe kaldırarak içmeye çalıştı. Küçük bir yudum aldı. "Ensar, sarhoş musun?"dedim. Elindeki şişeye bakıp gülümsedi.

     "Keşke. Bekçi içmeme fırsat kalmadan başımda dikiliyor. Biraz önce gitti, ben de bunu yeni açtım. İçmek ister misin?"dedi elindeki şişeyi göstererek. Elindeki şişeyi alıp ileriye savurdum. Cam şişe bir ağaca çarpıp kırıldığı saniyelerde içindeki sıvı toprakla buluştu.

     "Beni delirtme Ensar! 'Eğer benimle evlenmezsen herkesi öldürürüm.' dedi. Bana dokunmadı!"diye bağırdım. Alaycı sesi sinirlerimi germişken yakasını çekiştiriyordum.

     Kaşlarını kaldırarak siyah gözlerini bana çevirdi. Evet, kendindeydi. Bakışları sabit bakıyordu. "Berk'in üzerine de böyle oturdun mu? Zevk vermiş olsa gerek."

     Yüzümün titrediğini saçlarımın titrediğinden anlayabiliyordum. Dudaklarım da titrerken dolu gözlerimden bir yaş düştü. Gözyaşım Ensar'ın alt dudağına düştüğünde irkildi. Yüzünü yan tarafa çevirdiğinde gözyaşımı dudağının alt kısmında görebiliyordum. Yüzü kaskatı kesilmişti.

     "Sana yalan söylemedim Ensar. Berk'le evlenmem kağıt üzerindeydi. Sadece bir imza attım. Sana da söyleyecektim ama buna fırsat vermedin! Başkasının bir sözüyle beni dinlemeden yargıladın! Beni dinlemedin bile!"

     Boğazımdan bir hıçkırık çıktığında gözlerini bana çevirdi. Yüzüm gözyaşlarımla ıslanıyordu ama düşmeden önce siliyordum. Ensar dudaklarını usulca yaladı. Acımı tadabiliyor musun gözyaşımda?

     "Berk, seni ve diğerlerini öldüreceğini söyledi. Çok korktum. Sadece sizi korumak istedim. Tamamen sahteydi o evlilik! Sonra da beni öldürmeye kalktı. Sadece daha fazla paraya ulaşmak istiyordu. Ben seni seviyorum! Niye bunu anlamıyorsun?"dedim. Cevabını bekleyecektim. Susup gözlerine baktım.

Nesil Serisi 1; Kıyıdaki İki Tekne MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin