Son olarak Bu bölümü arkadaşım Dilek'e ithaf etmek istiyorum. Desteği, katkısı, eleştirisiyle... Teşekkürler. Süpersin. Gerçekten hikayeye önemli bir boyut verdi. Benimle kal :)))Bölüm şarkısını değiştirdim. Taylor Swift & Gary Lightboy-The Last Time (Ayrıca Ensar'ın telefon zil sesi) Multimedya Aşkın... Daha önce koyduğum resmi yok sayın. Hatalarım için şimdiden kusuruma bakmayın...
Ah şu KÖPRÜLER... :D :P (anlayan anladı)
7.BÖLÜM
"Unutamadım."ENSAR
Aynadaki yansımam hiç yabancı gelmiyordu aslında. Bu hale gelmeyi yadırgamıyordum artık. Madalyonun iki yüzü gibiydi gerçekler...
Feci dayak yemiştim. Elmacık kemiğimin üzerindeki morluğa usulca dokundum. Oradan da dudağımdaki yaraya kaydı ellerim. Elimi çenemin altına koydum ve başımı yana doğru çevirip daha dikkatli baktım kendime.
Boynumda yatay, ince bir şekilde kızarıklık vardı. Bedenimdeki kemer izleri kaslarımdan daha çok öne çıkıyordu. Kim bilir Aşkın ne kadar korkmuştur...
Canım yanıyor artık. Bu kahrolası kadere dayanamıyordum! Hep o yazacak, biz mi oynayacaktık?
Bu düşünceyle tanışmaya kalkıştım Aşkın'la. Onu zaten yıllardır tanıyordum. O beni bilmese de ben onu çok iyi tanıyordum. Onun yanımda olmasını o kadar çok istiyordum ki! Yanımda gülsün, eğlensin. Beraber gezmedik yer bırakmayalım, herhangi bir konuda konuşalım, tartışalım.
Onunla tanışmamızı defalarca hayal etmiştim. Ama böyle olacağı aklıma gelmemişti. Her çarşamba psikoloğuna giderdi ve ben de peşine takılırdım. Karanlık bir sokakta neler olabileceğini görmesini ve ona göre hareket etmesini, önlem almasını amaçlamıştım ama ters saptı. Kız tam bir bela düşkünü. Ben onun güvenliğini umursuyordum! Ve neden diye sormuyorum artık...
Çünkü çok iyi biliyorum.
Ve şuan onun boşluğunu hissediyorum.
Karşımdaki şu kirli ayna gibiydi hayatım ve Aşkın sudan yansıyan ay ışığı gibiydi. Daha fazlasını vaadeden 'Aşk'ın yansıması.
Büyük olasılıkla bir daha buraya uğramayacaktır. Neden uğrasın ki! Her tarafı mosmor olmuş bir çocuk elbette korkutur insanı.
Zaman geçtikçe yaralarımdaki acılar yerini küçük sızılara bırakıyordu ama dokunduğum anda işler tersine dönüyordu. Birkaç dakikalığına dinlenebilme umuduyla yavaşça çekyata uzanmaya çalıştım. Her yerim dökülürken, her yeri dökülen çekyata uzandım.
Vay be! Kelime oyununa bak!
Sol elimi tüm ağrılarıma rağmen başımın altına aldım ve gözlerimi ahşap tavana diktim.
Arkadaştık artık. Yıllardır beklediğim şey olmuştu ve artık benimle konuşuyordu. En azından artık arkadaştık.
Ama tüm dengeler doğanın dengesizliğinde sağlanırdı. Acı, daima sevince eşittir. Aşkın'ın sevinciyle kaynarken, ailemin acısıyla kavrulmuştum. Ve bu da teorimi kanıtlardı.
En çok onu kovmak canımı yakmıştı. Ama zorundaydım. Çünkü fazla üstüme geliyordu ve bu, ya ona zarar vermemi sağlayacak, ya da ağlamama sebep olacaktı. Kimsenin beni ağlarken görmesine izin veremezdim. Ufaklıkları da bu yüzden yollamıştım. Ensar abileri güçlüdür, yıkılmaz!
Erkekliğin altın kuralı; kalbimiz kırılmaz, hissetmeyiz, güçlüyüz. Bir ayrılık varsa ortada muhakkak zarar görmeyen, kazançlı olan tarafızdır. Her acıyı sırtlamalıyız biz. Erkekler ağlamaz. Kızlar ağlarsa, paketlerce çikolata yerlerse, saçlarını değiştirir, depresyona girerlerse sorun olmaz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nesil Serisi 1; Kıyıdaki İki Tekne Masalı
RomanceIssız bir yolda ilerlerken kenarda kuru çalıları fark edersin bazen... Öldüklerini görürsün. Yanından öylece geçmen büyük hata olur. Durur ve dokunursun yumuşak parmak uçlarınla. Belki dağılır küçük hareketinle çiçekler. Eğilir yanlarına açma...