35.Bölüm
"O'ndan sonra..."AŞKIN
"Kader! Kader! Kader deyince, kendime kızıyorum. Neden! Neden bu kalbime acı veren zalimi seviyorum?"
Elime nasıl geçirdiğimi fark etmediğim tarağı elindeki fırçayla şarkı söyleyen Emre'ye attım. "Yeter! Yeter! Yeter deyince niye anlamıyorsun?"diyerek şarkıyla beraber söyledim. Şarkıya uymamıştı ama gülümsedim. O da attığım taraktan kurtulmuş, 'karşındaki insanı kıvırarak sinirlendirebilirsin' adlı dansını yapıyordu.
"Ne güven, ne inancım, kalmadı aşka..." Emre şarkıyı söylemeye devam ederken yanıma geldi ve ellerimden tutup zorla kaldırdı. Sanki bir kuklaymışım gibi ellerimi sağa sola oynatmaya başladı. Sonunda ısrarına dayanamayarak oynamaya başladığımda şarkı küfür edercesine sonlandı.
"Sorun değil."dedim Emre'nin buruşan yüzüne karşın. Tam yerime oturacakken başka bir şarkı çalmaya başlamıştı. Şarkı ağır ritimlerle başladığında Emre ellerini uzattı. "Bu dansı bana lütfeder misiniz bağyan?"
Bana uzattığı eline vurup yüzümü buruşturdum. "Bağyan ne Emre ya? Atlasana şuradan sen. Zaten sabahtan beri ergen kızlar gibi elinde tarakla şarkı söylüyorsun, ki bunu ben bile yapmadım."dedim ve bir elimi eline, diğer elimi omzuna koydum.
İki yana sallanırken Emre yanağını başıma yaslamıştı. Kalbimde fazlaca bir ağırlık...
"Ensar ile nasıl barıştınız?"dedim Emre'ye. Bir gün düşmandılar, sonrasında kardeş...
"Bir melek vasıtasıyla. Onu özlüyorsun, değil mi?"dedi. Sesli bir iç çektim. Tabiki onu özlüyordum. Herşey silinmiş gibiydi. Her şeyim kaybolmuş gibi.
"Aksi mümkün mü? Vurulduğunda ölecek sandım, o kadar korktum ki..."dedim ve başımı Emre'nin omzuna dayadım.
"En azından sen 'var olan' birini özlüyorsun."dedi mırıldanarak. Gözlerimi geri çekip ona çevirdim. "Ne demek bu?"diye sordum. Mavi, buzdan gözlerini bana çevirdi.
"Anlatacağım ama kafayı yediğimi söylemene gerek yok."dediğinde kaşları hafif kıvrılmış, gözleri kısık bakıyordu. Başımla onayladım.
"Sanki birinin nefesini uzaklarda hissebiliyormuş gibiyim. Kızlarla çıkıyorum ama hiçbirinden hoşlanamıyorum. Sanki hoşlanırsam beni uzaklarda bekleyene ihanet edecekmişim gibi hissediyorum. Çok saçma, biliyorum. Ben, tanımadığım birini özlüyorum."
Söylediği sözler karşısında kırık bakan mavi gözlerine baktım. Emre gerçekten gecelerin cocuğuydu ve bu hale gelmişti. Amerika'ya gitmeden önce okuldaki kızlar Emre'ye bayılmadan geçemezlerdi. Amerika'da da gece hayatını ilerletmişti belli ki ve bu onu büyütmüş gibiydi.
Az önce tarakla şarkı söylediğini hatırlayınca büyümüş olma ihtimalini sildim tabi.
"Kendini yalnız hissediyorsun sadece. Büyük bir boşluk var içinde sanki..."dediğimde sözlerimin arasına "Evet." ekledi. Devam ettim. "O hissi salla. Eğlenmene bak. Elbette yollarınız kesişir uzaklardaki kişiyle. Bak ne diyeceğim, sana bir kız ayarlayalım. Mesela, Sena... Ayla da var. Berrin?"diyerek işi duygusallıktan çıkarmış, adayları sıralamıştım bile. Emre yüzünü buruşturarak geri çekildi.
"Yo, dostum yo... Kendime arkadaşlarımdan kız ayarlamalarını isteyecek kadar düşmedim. Berrin dediğin yeşil gözlü, çakma sarışınsa onunla çıktım zaten. Sena da en yakın arkadaşlarımızdan, olmaz öyle bir şey..."dediğinde gözlerimi devirdim. Çocuk zaten bitirmiş okulu. Bana bir şey bırakmamış.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nesil Serisi 1; Kıyıdaki İki Tekne Masalı
RomanceIssız bir yolda ilerlerken kenarda kuru çalıları fark edersin bazen... Öldüklerini görürsün. Yanından öylece geçmen büyük hata olur. Durur ve dokunursun yumuşak parmak uçlarınla. Belki dağılır küçük hareketinle çiçekler. Eğilir yanlarına açma...