8.Bölüm "Ona dokunma."

825 31 4
                                    

8.Bölüm
"Ona Dokunma."

     "Yavaş biraz..." dedi Emre ikaz edercesine... Ensar omuz silkti. Emre önündeki bardağı kafasına dikti. Ben bardağım, Ensar ve Emre arasında gidip geliyordum. Emre şüpheyle bakıyordu Ensar'a. Ortamı gevşetme ihtiyacı hissettim bir an.

     "Nasılsın Ensar?" dedim Ensar ağzını açmışken. Ortamda gerilen bir şeyler vardı ve ben bunu hissediyordum.

     "Bilmem. O kadar merak ediyor muydun nasıl olduğumu?" dedi Ensar. Kaşlarımı çatabildim yalnızca. Laf mı sokuyordu bana?

     "En azından üniformanı almaya gelseydin. Hala dolabımda duruyorlar." dedi Ensar. Gözlerimin içine bakıyordu ve tezgaha doğru eğilmişti. Oldukça yakınımdaydı. Yüzündeki morluklar geçmeye başlamış, bazı yerler hafif sararmıştı. Bu çocuk iyi miydi? Niye böyle davranıyordu şimdi?

     "Bir dakika... Siz sevgili misiniz? Ve?.." dedi Emre. Hızla ona çevirdim bakışlarımı. Sadece bakakalmıştım. Ne onaylayabiliyordum ne de inkar edebiliyordum. Yüzüme bakıyordu sadece.

     "Sana ne lan?" dedi Ensar. Bu bir soru cümlesi değildi. Ani bir hareket dalgasıyla yerimde sıçradım. Emre, Ensar'ın yakasına yapışmıştı. Emre, Ensar'ı resmen tezgahın üzerine yapıştırmıştı. Lanet olsun! Hızla ayağa kalktım.

     "Ne yapıyorsun sen?" dedim ve Ensar'ı elinden aldım. Emre'nin yumruğu havada kalmıştı.

     "Lan oğlum, sen gerizekalı mısın? Kaç yaşında lan o kız!" diye kükredi Emre. Ensar hala ağrıdığı belli olan sırtını esnetti.

     "Saçmalama ya! Öyle bir şey olmadı Emre!" diye bağırdım. Şimdi dile gelebilmiştim. Arkamdan hızla Emre'nin üzerine atlayan bir bedeni fark ettiğimde herşey çok geçti. 

     Ensar, Emre'nin yüzünde bir yumruk patlattığında sadece ağzımı kapatabilmiştim. Müzik susmuştu, kalabalık film izler gibi bizi izliyordu. Art arda patlayan yumruklar ve didişmeler sıçramama neden oluyordu.

     "Durun ya!" diye bağırdım ama ikisi de beni takmadı. Emre, Ensar'ı masalardan birinin üzerine attığında artık buna son vermeliydim.

     "Yeter!" dedim ve Emre'yi ittirip önüne geçtim. Şaşkınlıkla gözlerime bakarken suratına sert bir tokat attım. "Ona dokunma." dedim. Emre yediği tokatla donmuştu ve yere bakıyordu. 

     Masayı parçalayarak yerle bütünleşen Ensar'a baktım. Zaten çok kötü bir durumdaydı ve daha da beter hale gelmişti. Yanına eğildim. Sanırım şu şey kandı. Öksürerek ağzından çıkardığı şey... Bir anlığına başım dönüp, midem bulansa da kendimi toparladım.

     "Ensar? İyi misin?" dedim. Bir elimi omzuna koymuştum. Eliyle dudaklarının kenarından süzülen kanı sildi. 

     "Başım dönüyor." dedi sessizce. Sadece benim duyduğuma emindim. Hemen kolunun altına girdim ve onu ayağa kaldırmaya çalıştım. Ne kadar da ağırdı.

     "Onu hastaneye götürmemiz gerek." dedim Emre'ye. Bana öfkeyle baktı. 'umurumda değil' der gibi omuz silkti ve hızla uzaklaşmaya başladı.

    "Emre!" diye bağırdım ama durmadı. Lanet p*ç.

     Kalabalığın arasında çantamı verdiğim Sena'yı ararken bir beden daha Ensar'ı kaldırdı. Yirmili yaşlarının sonlarında bir adamdı. Ensar'ın kollarından ayrılırken Ensar beni kendine çekti.

     "Çok kötüyüm. Gitme." dedi. Tekrar kollarının arasına dönüp ona destek oldum. "Tamam. Burdayım."

     "Onu hastaneye götürelim." dedi adam. Başımla onayladım ve çıkışa yöneldim.

Nesil Serisi 1; Kıyıdaki İki Tekne MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin