47.Bölüm
FİNALAŞKIN
Paragraflar, paragraflar, paragraflar... Bu böyle uzar gider. Önce sesler harflere dönüşür. Harfler kelimelere, kelimeler cümlelere ve nihayet cümleler paragrafa...
Benim hayatım paragraflardan oluşan bir hikayeydi. Hiçbir noktasına dokunmak, değiştirmek mümkün değilmiş gibiydi; bir masaldım.Her kısmı acı dolu... Hikayeme inanmak güçtü: Saçmalıklar doluydu, acı doluydu, hırs doluydu.
Elimdeki kitabın kapağını usulca kapatıp gözlerimi boşluğa diktim. Parmaklarımın altında 'Aşk cesaret işidir.' yazan altın harfler kalbime dokunmak istercesine kabarmıştı. Emre'nin varlığını hissediyordum ama dediği şeyi yapabilecek güçte değildim ne yazık ki.
Koltuktan kalkıp balkona doğru ilerledim. Balkonun soğuk tabanına değdiğinde ayaklarım, küçük bir ürperme hissettim. Balkon zeminin aksine Ağustos ayının sıcaklığı tenime çarparken gözlerimi herhangi bir yere diktim.
Bedenimde sürekli kendini gösteren bir yorgunluk vardı. Hiçbir şeyi umursamamayı diliyordum, ama olmuyordu. Ensar bile beni yoruyordu. Hiçbir şey hatırlamıyordu ve bu şaka gibiydi.
Tüm site, ağaçların arasında akşamın yeni çöken serinliğine sarılmışken gözlerimi ufka diktim. Aklım sürekli Ensar'daydı. O kız acaba kollarına atılıp 'evet' diye haykırmış mıydı?
Başımı iki yana sallayıp arkamı döndüm. Kalçamı balkonun kenarına dayadığımda balkonun diğer ucunda, kenarda duran sigara paketini gördüm. Ensar'ın içtiği markaydı; kim bilir nasıl gelmişti buraya? İçinden bir dal çekip tüm dumanını ciğerlerime sıkıştırmak vardı ya...
"Saat tam 19:45."
Emre'nin sesiyle gözlerimi odamda oturan Emre'ye çevirdim. "Yani?"dedim normal bir şeymiş gibi. Kitabımı eline alıp herhangi bir sayfa açtı. Okuyormuş gibi göz gezdirirken kaşları çatılmıştı.
"Öylesine söyledim. Ensar saat tam 8'de teklifini edecekti. Belki onu öpersen hafızası yerine gelir?" dedi. Gözlerim dolmak için hazırlanırken kendimi engelledim. Ağlamaktan bile yorulmuştum.
"Hiçbir şey yapamıyorum."dedim mırıldanarak. Elindeki kitabımı yatağıma doğru fırlattı ve ayağa kalkıp yanıma geldi.
"Yapmak istiyorsun yani?"
Sorusunu cevapsız bırakıp gökyüzüne çevirdim bakışlarımı. Şimdi onu kendime aşık etmeye çalışmak her şeye yeniden başlamak demekti. Temiz bir sayfa olurdu belki ama ben sararmış sayfaları tercih ederdim.
"Tamam. Sadece dediklerimi yapsan?"
Bir süre daha gökyüzüne baktıktan sonra bakışlarımı Emre'ye çevirdim. Ne olacaksa olsun artık. Sürekli kasılmaktan yoruldum.
"Yapalım gitsin."
........................
"Hayır! Topuz istemiyorum. Açık bırakacağım."
"İyi! Ben de çok meraklıyım kız gibi topuz yapmaya!"
Emre'nin saçlarıma sıkıştırdığı tokaları söktüm. Bu gidişle yetişemeyecektim. Üzerimdeki ince siyah elbiseye baktım. Dizlerimin bir karış üzerinde bitiyordu. Neredeyse sırtımın yarısına kadar bir sırt dekoltesi vardı. İki parmak kalınlıkta askılara sahipti.
Boynuma hızlı bir şekilde kolye takarken dalgalı saçlarımı açık bıraktım. Kızlar tarihinde bir ilk yaratıp 8 dakikada hazırlanma rekoru kıracaktım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nesil Serisi 1; Kıyıdaki İki Tekne Masalı
RomanceIssız bir yolda ilerlerken kenarda kuru çalıları fark edersin bazen... Öldüklerini görürsün. Yanından öylece geçmen büyük hata olur. Durur ve dokunursun yumuşak parmak uçlarınla. Belki dağılır küçük hareketinle çiçekler. Eğilir yanlarına açma...