39.Bölüm
"Son saniye atışı..."AŞKIN
Esmer adam karşısındaki Berk'in emrini bekliyor gibiydi. Bense zafer çığlığı atacak gibiydim. Ama nasıl? Beni nasıl bulmuşlardı ki? Yoksa daha da kötüleri miydi gelenler?
Berk gülümseyerek bana baktığında ona gülümsemek içimden geçmiyordu. İğrenç dudaklarını hala boynumda hissediyordum ve bu midemi alt üst ediyordu. Berk üzerime tekrar eğildi. Dudaklarıma yaklaşacağını anladığımda başımı yana çevirdim ve kendi saçımdan bir kısmını dişledim.
Berk gülerken yüzüme sigarasını üfledi."Ensar'ın gelmesini bekleyelim. O zaman görüşürüz."dedi ve dikleşti. Ağzımı açıp laf sokmak istiyordum ama onun dudaklarını dudaklarımda hissetmektense sonsuza dek saçımı kemirirdim!
Seri ama aceleci olmayan hareketlerle ileriye doğru ilerlemeye başladı. Onlar kolilerin arasında daha yeni kaybolmuşken diğer taraftan aceleyle koşan birkaç silueti gördüm. "Aşkın!"
Cihat, Emre ve Levent görüş alanıma girdi. Emre yorgun, terden sırılsıklam olan yüzümü avuçlarına aldı. Yüzümdeki saçları kenara çektiğinde dudaklarımın arasındaki teller de kenara kaydı. Konuşma fırsatını bulabildiğimde boğazımdan bir hıçkırık kaçtı.
Cihat, ellerimi çözmek için arkama geçtiğinde Emre başımı göğsüne gömerek sarıldı."Tamam Aşkın. Buradayız."dedi.
"Kimin altından çıktı bu iş? Ne tarafa gittiler Aşkın?"dedi Levent. Başımla Berk'in gittiği yönü işaret ettim. Ağzımdan Berk'in adı bile çıkmıyordu, çıkaramıyordum. Levent o yöne doğru koşmaya başladı.
Ellerim sonunda ipten kurtulduğunda bileklerimi ovmaya başladım. Hayvan herifler o kadar sıkmışlardı ki derin kızarıklıklar oluşmuş, bir ara iplerden kurtulmaya çalışırken sıyrıklar da olmuştu.
Ayaklarıma bağladıkları ipleri kendim çözerken acımasızca bağlandığımı gördüm. Neydim ben? Kurbanlık koyun mu? Bir bakıma öyleydi aslında. Paraya sunulan ikramdım, kurbandım.
Ellerimin titrediğini gördüğümde içimden sövmeye başladım. Berk'in yaptıklarının yanında bir de öğrendiğim şeyler vardı. Deniz kardeşim değildi. Yıllardır kalbimde taşıdığım ağır taş, yerinden hareketlendiğinde gerisinde koca bir boşluk bırakıyordu. Onu öldürmüştüm. Babamı da öldürerek Berk'lere yardım etmiştim.
"Hadi Aşkın. Buradan gidelim."dedi Emre ve beni kolumdan destekledi. Bir adım attığımda sendeleyip yeri boylayacakken Emre beni kollarına aldı. Onun kucağındayken bir kez daha kendime sevgilerimi, sövgülerimi ilettim. Ayaklarım bile benden bıkmış, titreyerek protesto ediyorlardı.
"Beni nasıl buldunuz?"dedim. Gözlerimi içinden geçtiğimiz yere çevirdim. Deponun geniş kapısından çıkmıştık. Rampadan yukarıya çıkıyorduk. Ne kadar da soğuk bir yerdi böyle. Ayrıca karanlıktı da. Ne kadar süre burada kalmıştım, uyumuştum?
"Cihat. Ensar, Cihat'a kesin emir vermiş. Seni gece gündüz takip etmesi için. Bizim yanımızdayken bile seni takip ediyormuş. Gelmemiz biraz uzun sürdü. Kaç kişi olduklarını, ne olacağını bilmiyorduk."dedi Emre.
"Aynen Aşkın. Seni buraya kadar takip ettim ama kalabalıktılar, tek yaklaşamadım. Emre, Levent ve diğerlerine ulaşmam zaman aldı."dedi Cihat. Ona minnetle gülümseyerek baktım. Ya Ensar Cihat'ı tembihlemeseydi? Ne yapacaktım?
Yerde kırmızı kan izleri gördüğümde bakışlarımı Emre'ye çevirip sıkıca gömüldüm. "Kan var. Ne oldu burada?"dedim kısık sesle. Emre bana bakarak gülümsedi. "Önemli değil Aşkın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nesil Serisi 1; Kıyıdaki İki Tekne Masalı
RomanceIssız bir yolda ilerlerken kenarda kuru çalıları fark edersin bazen... Öldüklerini görürsün. Yanından öylece geçmen büyük hata olur. Durur ve dokunursun yumuşak parmak uçlarınla. Belki dağılır küçük hareketinle çiçekler. Eğilir yanlarına açma...