Bu bölümü En yakın arkadaşım, sırdaşım, yoldaşım, Dünyada güvendiğim tek insan, vazgeçilmez arkadaşım Başak Karlı'ya ithaf ediyorum.
Daha okumaya başlamadın hikayeyi. Biliyorum. Ve kalbinin iyi niyette olduğuna adım kadar eminim. Geriye dönüp baktığımda 9 senelik bir arkadaşlık görüyorum ama sen her zaman, ondan öncesinde de yanımdaymışsın gibisin. Eğer kız olmasaydın, kesinlikle seni seçerdim pikaçu :)))) Ama bence Kankam olarak daha iyisin...
Korkmadan sırtını dayayabilmek ister insan. Sen benim sırtımı yaslayabildiğim arkadaşımsın. Yaptığım tüm saçmalıklarım, hatalarım, çılgınlıklarım ve bazı abartılı davranışlarıma rağmen bana katlanıyorsun :)) Daha da fazlasını yazardım ama burası Wattpad ve buranın olayı hatıra yazmak değil, hikaye yazmak. Ama özetlersek. Canım canına kardeşim.:)) Sen birtanesin!
(Süpersin, mükemmelsin diye herkese derim ama Birtanem'i herkese demem ha...)
Not: SeCoSe gibi kısa kısa değil :)))
Dipnot: Not gerekli miydi? :)))
Şarkı: Naughty Boy - No One's Here To Sleep ft Dan Smith Bastille
15.Bölüm
"İkilem"
AŞKIN
Ne zaman uyanmıştım bilmiyorum ama kendimi bir battaniyeye sarılırken bulmuştum. Ve son hatırladığım Ensar'a sarılarak uyuduğumdu.
Telefonumun melodisini duyduğumda beni uyandıran şeyin o olduğunu fark ettim.
"Efendim."
"Aşkın! Nerdesin sen?"
Ses kulaklarımı çizerek geçtiğinde telefonu kulağımdan uzaklaştırdım. Yattığım yerde sırt üstü uzanıp ahşap tavana baktım.
"Niye bağırıyorsun Emre? Bir tarafında..."
"Başlarım şimdi sana Aşkın! Nerdesin sen? Geceden beri seni arıyoruz!"
Ciddi anlamda kızgın olduğunu kavradığımda sırt üstü yatma zevkimi bırakarak gözlerimi kapattım.
"Ben iyiyim. Arkadaşımdayım." dedim. Rüzgar bir şekilde bedenime süzüldüğünde Ensar'ın yanımdaki yokluğunu daha fazla hissediyordum. Ayağa kalkmak için doğruldum.
"Dur ben tahmin edeyim. Bu arkadaşın Ensar mı?" dedi yarı öfke yarı soruyla karışık. Gözlerimi devirdim.
"Beni çok mu merak ettiniz? İyi bir ailem varmış." dedim alayla.
"Tabiki Ensar. Değil mi? Peki anladım. Niye telefona bakmıyorsun? Haber verebilirdin."
Pencereye doğru ilerleyip Ensar'ın dün gece bıraktığı sandalyeye ilerledim ve ayaklarımı kendime çekerek oturdum.
"Hiç çalmadı ki." dedim. Karşımda uçsuz bir çayır vardı. Orman, çam ağaçlarını ön sıraya katarak çayırı çevrelemişti. Manzara nefesimi keserken telefonu unutuyordum.
"Defalarca aradık seni. Yeşim abla polise de haber vermiş. 12 saat olmamasına rağmen zorla getirtmiş onları. Telefonunu sessize almanın bir sebebi var mı?" dedi. Kaşlarımı çattım.
"Ne ima etmeye çalışıyorsun?"
Sessizlik... Yoksa benim Ensar'la?
"Cevabını duymak istemiyorum Emre. Şansını zorluyorsun. " dedim. Ayağa kalkıp kıyafetlerime yöneldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nesil Serisi 1; Kıyıdaki İki Tekne Masalı
RomanceIssız bir yolda ilerlerken kenarda kuru çalıları fark edersin bazen... Öldüklerini görürsün. Yanından öylece geçmen büyük hata olur. Durur ve dokunursun yumuşak parmak uçlarınla. Belki dağılır küçük hareketinle çiçekler. Eğilir yanlarına açma...