42.Bölüm
"Ufak bir sır"AŞKIN
Koşmak istiyordum. Tüm iliklerimde rüzgarı hissetmek, terin vücudumdan kayıp beni yaktığını hissetmek istiyordum. Bacak kaslarımın acıyla olsa da sızlamasını istiyordum. Koşmak beni rahatlatıyordu. Birkaç saniyeliğine de olsa düşünmeyi bırakarak sadece ilerlemek istiyordum.
Yüzümde gözyaşlarının izleri olduğunu düşündüğüm bir ağırlık vardı. O kadar uyuşmuştum ki uyanmadan önce düşünmeye başladığımı bile şuan fark ediyordum. Gözlerimi aralamaya çalıştığımda bir ışık gözlerime ulaştı. Yüzümü buruşturarak gözlerimi ışığa alıştırdım. Güneş, çam ağaçlarının arasından henüz doğuyordu. Hava, sabahın ilk saatlerindeki mükemmel kokuya ev sahipliği yapıyordu.
Başımı pencerenin aksine çevirdim. Ensar, bana doğru dönük bir şekilde uyuyordu. Yüzümü buruşturarak baktım; katil olduğumu biliyordu. Sadece Emre bilirken yeni birinin daha bunu öğrenmesi, bu kişinin Ensar olması canımı yakıyordu. Ayrıca açık bir sorun vardı; Berk...
Anlatacaktım, evet. İçimdeki koşma dürtüsünü geriye itmeye çalıştım. Emre'nin yüzünden bir aydır spor yapmaya alışmıştım. Bu yüzdendi sabahın köründe uyanışım, koşmak isteyişim.
Belki uyanır umuduyla Ensar'ın omzuna dokundum. Gece Ensar'ın açtığını düşündüğüm pencereden rüzgar sızıyor, ensemi okşuyordu.
Hafif dokunmama karşın Ensar uyanmamıştı. Sızma ihtimali olmazdı değil mi? Sonuçta iki bardak içmişti. İki bardakla insan sarhoş olup sızar mıydı ki? Omuzlarımı yatarken dikleştirip daha sert ittirdim Ensar'ı.
"Ne kadar uyku düşkünüsün sen ya..."dedim mırıldanarak. Uyandırmaya çalışırken, sessiz olmaya dikkat ediyordum. Alkış istemez, gerekmez.
Yatakta dizlerimin üzerine kalktım. Nasıl uyandıracaktım? "Ensar... Bir katilin karşısında bu kadar uyumamalısın."
"Niye?"dediğinde gözlerimi ardına kadar açmıştım. Uyumuyor muydu? Yatakta kıpırdanıp yastığı kollarının arasına aldı. Bana dönüp bakmamıştı bile. "Çünkü katilin ne yapacağı belli olmaz."dedim.
"Saçmalıyorsun. Niye bu kadar erken kalktın?"dedi. Ne için olacak? Sana anlatmam gereken sahte bir evlilik var. Niye suç işlemişim gibi hissediyorum ki? Sonuçta kandırılan benim.
"Ben..."diyerek başladığım cümle Ensar'ın yastığı bırakarak bana dönmesiyle yarıda kalmıştı. Siyah gözleri uyku ihtiyacıyla bana bakıyordu. "K-koşu..."dedim. Koşu nereden çıkmıştı şimdi?
"Koşu mu? Sen koşmazsın ki Aşk."
"Sen askerdeyken edindiğim bir alışkanlık."dedim. Başını kaldırıp yatakta dikleşti. Kaşlarını çatmış, yüzünü buruşturmuştu. Gözleri uykuyla uyuşuk bakıyordu. "Ciddi misin? Daha kaç saattir uyuduk ki?" dedi sızlanarak. Gülümseyerek baktım.
Cevabını gülümsememden almış gibi kendini hızla yatağa bıraktı. Yastığa suratını gömerken sırt kaslarının gerildiğini görebiliyordum. "Tamam Ensar. Sen uyu. Ben yalnız giderim."dedim. Hareket bile etmemişti. Sanırım gerçekten uyumuştu.
Yataktan atladım ve dolaba yönelerek yürüdüm. Dolaptaki çantamdan rahat bir kapri ve siyah sporcu atletimi aldım. Banyoya girdim ve kapıyı hızla çarparak kapattım, kilitledim. Ensar'a inat mı bu kadar hızlı kapattım kapıyı, bilmiyorum ama sinirimi bir şeyden çıkarmalıydım. Tabi, kim bir katille yalnız bir şeyler yapmak ister?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nesil Serisi 1; Kıyıdaki İki Tekne Masalı
RomanceIssız bir yolda ilerlerken kenarda kuru çalıları fark edersin bazen... Öldüklerini görürsün. Yanından öylece geçmen büyük hata olur. Durur ve dokunursun yumuşak parmak uçlarınla. Belki dağılır küçük hareketinle çiçekler. Eğilir yanlarına açma...