6. Bölüm - Tamir

616 132 138
                                    

Kapıdaki Gökhan bana donmuş gibi bakarken yüzümü inceliyordu.

Ben, beni kimse görmesin diye dua ederken karşıma Gökhan çıkıyordu. Eğer burada biraz daha böyle dikilirsek utançtan yerin dibine girecektim. Yavaş adımlarla mutfağın kapısına doğru yürüdüğümde Gökhan "Bordo yakışmış." dedi.

Bordo mu? Hangi bordo? Aklıma rujumun renginin bordo olduğu gelince yerimde duraksadım. Ağzım şaşkınlıkla aralanırken "Hı?" dedim. Gökhan çarpık gülümsemesiyle "Rujun diyorum, yakışmış." gözleri giydiğim pijamaya kayınca sırıtması daha da genişleyerek "Üstelik mor da yakışmış." dedi.

Benimle dalga mı geçiyordu o? İntikamımı şimdi alamayacaktım ama elbet bir gün o da  olacaktı. Gökhan kahkahasını bastırmak için dudaklarını birbirine bastırıyordu. İyice saçmalamaya başladı, şu anki tipim gülünecek kadar komik değildi. Gözlerimi devirerek yanından geçip odama doğru yürüdüm.

Odamın kapısını açtığımda Banu ve Defne yoktu. Odalarına uyumaya gitmişlerdi galiba çünkü saat epey geç olmuştu. Makyajımı temizleyip saçımı topuz yaptım ve yatağıma uyumak için yattım. Pikeyi ne kadar üstüme örtsem de üşüyordum. Kafamı kaldırıp odadaki son model klimanın gösterdiği rakama baktım. Rakamın çok düşük olduğunu görünce yanına giderek odanın derecesini ayarlamaya çalıştım.

Ne kadar çok düğmelere basarsam basayım klimanın gösterdiği rakam değişmiyordu. Galiba bozulmuştu. Eğer bu odada daha fazla kalırsam donmuş ölüm çıkacaktı. Gökhan'ı uyandırırsam belki o düzeltirdi. O kadar makine mühendisliği okuyor, tabi düzeltsin.

Odamın kapısını açıp Gökhan'ın kapısını tıklatarak "Gökhan?" dedim. Birkaç saniye sonra mavi gözleri kısılmış Gökhan karşıma çıktığında "Ne oldu?" diye sordu. Bakışlarımı odama çevirip "Klimam bozulmuş galiba, bir bakar mısın? Yoksa içerisi kutuba dönüşecek." dedim. Hafifçe gülümseyerek odamdaki klimanın yanına yürümeye başladı. Benim yaptığım gibi birkaç düğmeye bastıktan sonra "Düğmelerde temassızlık var galiba, sabah hallederim onu. Sen bu gece başkasının odasında kalsan olmaz mı?" dedi.

Olumluca kafa sallarken Defne'nin kapısına doğru ilerleyip kapıyı tıklattım. Gökhan odasına girip kapıyı kapattığı sırada Defne "Gel!" diyerek seslendi. Kendimi içeriye attım ve Defne'ye "Defne klimam bozulmuş, bu gece burada kalsam olur mu?" diye sordum. Tereddütle kafa sallarken "Olur." dedi. Onun bu hali hiç hoşuma gitmezken "Senin neyin var?" diye bir soru yönelttim.

Acalece gözlerini kaçırarak pembe ve beyaz tonlarındaki odasına bakmaya başlayarak "Hiç, hiçbir şeyim yok." dedi. Gözlerimi kısarak "Tamam, ben banyoya girip elimi yüzümü yıkayacağım." dedim. Defne şimşek hızında yerinden kalkıp kapının önüne geçtiğinde "İçeride kocaman bir böcek var. Girmek istemezsin." dedi. Ne saçmalıyordu bu? Bizden başka canlı yoktu şehirde.

Önümdeki Defne'yi es geçerek kapıyı açtım ve önümde şirince sırıtmaya çalışan bir adet Mert gördüm. Gözlerim anlamsızca açılırken "Merhaba bay böcek, niye bu odada, bu banyoda olduğunu sorabilir miyim?" dedim. Mert ellerini kahverengi saçlarından geçirerek "Ya şey, benim odamdaki tuvalet bozulmuş da o yüzden buraya geldim." dedi.

Bunların ikisi de hiç iyi yalan söyleyemiyordu. İnanmış gibi yapmak en iyisi olacaktı galiba. Gözlerimi kırpıştırarak "Ya, öyle mi? Tamam o zaman, işin bittiyse çıkabilirsin." dedim. Mert hızlı adımlarla odasına gidince Defne'ye dönerek "Mert'in bu odada ne işi vardı?" dedim sorguya çeken bir polis edasıyla. Defne sinirle kaşlarını çatarak "Ya siz iki arkadaş bizim konuşma planlarımız niye sabote ediyorsunuz?" dedi.

Yine iki sevenin arasına kara kedi gibi girmiştik. Defne'nin pembe nevresimli yatağına yatıp beyaz pikeyi üstüme örterken "Çok özür dilerim ama yorgunluktan ölüyorum, hemen uyumam lazım. Hem siz yarın da konuşursunuz." dedim. Defne homurdanarak yatağa yattığında bende gözlerimi kapatıp uykuya daldım.

İstila UçuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin