Bir yorucu yılın daha sonuna geldik.
Dolabımdaki eşyaları çokta büyük olmayan siyah valizime yerleştirirken yaz tatilinde yapacaklarımızı tekrar tekrar zihnimde geçiriyordum. Ben tatil planlarının içinde boğulurken kapı tıklatıldı. Kafamı yerleştirmekte olduğum siyah valizden kaldırmadan "Gel!" diye bağırdım.
Kapı hızlıca açılınca "Hadi ama Kayra, çok yavaşsın! Uçağı kaçıracağız." diye cırlayan Banu'ya yüzümü buluşturarak baktım. Dolabımda kalan son birkaç parça eşyayı da valize koydum ve dar kot pantolonumun belini yukarı çekiştirip buz mavisi gömleğimin kollarını dirseğime kadar katladım. Aynada kendimi son kez süzdükten sonra kumral saçlarımı geriye doğru savurup neşeyle "Hazırım!" dedim.
Banu gözlerini devirerek "Ben bile daha hızlı hazırlandım." diyerek homurdandı. Üniversite yurdunun boş koridorundan geçerken Banu'nun dediğine kıkırdadım. Sesim boş koridorda yankılanırken Banu "Mert ve Defne bizi bahçede bekliyorlar." dedi. Cevap olarak sadece kafa sallamakla yetindim. Bahçeye çıkana kadar sessizce yürüdük.
Yurdun kapısından çıktığımız sırada gözüme Defne ve Mert çarptı. Onları görünce hızımı arttırdım ama daha da hızlı gitmek için Banu'ya 'Valizimi taşımamda yardım eder misin?' diye soracağım sırada Banu koşarak Defne'nin yanına gitti.
Ben arkasından bakakalırken Mert yardıma ihtiyacım olduğunu anlayıp yanıma geldi. Bu sefer de ben Mert'i valizle bırakıp Defne'nin yanına koştum. Banu heyecanlı heyecanlı yaptığımız tatil planını tekrar baştan anlatırken Mert yanımıza sırıtarak geldi ve "İyi alıştınız sizde valiz taşıtmaya, üçünüz de bana verdiniz valizleri. Taş mı koydunuz bunların içine? Yoksa ceset felan mı var?" diyerek dalga geçti.
Çocuğa yük olmasın diye ben kendi valizimi ondan alırken diğer kızlar da kendi valizini taşımaya başladı. Üniversitenin çıkışına kadar yürürken Banu kendi kendine tatil heyecanından şarkı söylemeye başladı.
Üç yıllık arkadaşlığımızda ilk defa tatile çıkıyorduk. Tatile ben, Defne, Banu, Mert ve bizden başka Banu'nun sevgilisi Çınar ve Çınar'ın kuzeni ile gidecektik.
Ben tıp, Defne ile Mert mimarlık, Banu hukuk, Çınar ise işletme okuyordu. Normalde Çınar istese daha iyi üniversitelerde okuyabilirdi çünkü çok büyük aile şirketleri vardı. Ama Çınar Banu'yu yalnız bırakmak istemedi, lisede yanında olduğu gibi üniversitede de onun yanında olmayı seçti.
Onlar seneye mezun olacakken ben seçtiğim bölüm yüzünden birkaç sene daha üniversite okuyacaktım. Ama yolun çoğunu tamamlamıştım, kocaman üç sene geçmişti.
Beni düşüncelerimden çıkaran Defne'nin "Yeter artık Banu, sus! İğrenç sesin yüzünden sağır oldum." diyen sesi oldu. Banu bizi havaalanına götürecek taksinin kapısını açtı ve Defne'ye cevap olarak dil çıkartıp taksiye bindi. Hepimiz Banu'nun çocuksu hareketine gülerken valizleri bagaja koyup sırayla taksiye bindik.
××××××××××××××××××××
Kısa bir yolculuğun ardından havaalanına girmiştik. Biz girişte çantalarımızı cihazda taratırken Banu valizini bile almadan koşarak Çınar'ın boynuna atlamıştı. Çınar'da kollarını Banu'nun ince beline doladı ve alnına uzunca bir öpücük kondururken Banu gözlerini usulca kapattı.
Taratma işlemini halletikten sonra Banu'nun arkasında bıraktığı çantayı da alıp onların yanına ilerledik.
Daha önce orada olduğunu fark etmediğim bir bedeni gördüm. Uzun boyu, boyuna oranla kilosu, sarıya çalan saçları ve benimkiler gibi masmavi gözleriyle çok hoştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstila Uçuşu
Science FictionDört küçük kapsül, milyonlarca hayat, altı farklı kişi ve hayatta kalma savaşının içinde doğan aşk. ×××××××××××××××××××× "Göreviniz tüm Dünya'nın geleceğini kurtarmak. Tek bir hatanızla herkesin hayatı tehlikeye girer. Dört tüpü de hepin...