Defne de gözlerini açarak arkasını döndüğünde dondu kaldı.
Konuşmayı akıl eden Defne "Nereden girdin sen buraya? Kapıyı kilitlemiştik." dedi. Banu da çarpık gülümsemesiyle mutfağın bahçeye açılan kapısını göstererek "Ama bu kapıyı açık unutmuşsunuz." dedi. Kalvaltılıkları masaya yerleştirdikten sonra uyanıp salona geçen erkekleri çağırıp kahvaltı yaptık.
Bir süre sonra doyan sofradan kalkınca bende kızlarla birlikte kahvaltı sofrasını kaldırdım. Salona girdiğimizde Mert'in yanına oturarak "Mert bize geçen açtığın oyunu açsana." dedim. Konsolları çıkartarak birkaç düğmeye bastığında birini bana diğerini de Banu'ya verdi. Elimdeki konsolu ustalıkla kullanırken Banu'ya bir sürü gol atmıştım. Sevinçle elimi yumruk yapıp havaya kaldırdım ve sırıtmaya başladım.
Birkaç dakikanın ardından Banu daha iyi oynamaya başlamıştı. Daha iyi değil bildiğiniz profesyonel gibi oynuyordu. Kaşlarımı çatarak yaptığı manevraları engellemeye çalışıyordum ama kısa sürede benim ona attığım gollerin daha fazlasını atmıştı. Kaşlarımı çatarak Banu'ya baktığımda sinirlerim tepeme çıktı.
Geçen Defne ile Mert'in yaptığı gibi Çınar Banu'nun ellerinin üzerinden onun yerine oynuyordu. Çatık kaşlarım daha çok çatılırken "Sen bir de hukuk okuyacaksın. Nerede adalet?" dedim. Banu ve Çınar sırıtmaya başlarken hâlâ konsolla oyun oynuyorlardı. Yerimden kalmak için hareketleneceğim sırada arkamda kıpırtı hissettim.
Gökhan arkama oturmuş, ellerini arkamdan uzatıp ellerimin üstünden konsolu tutmuş ve omzumun üstünden ekranı görmek için kafasını uzatarak omzuma yaslamıştı. Kulağıma doğru yaklaşarak "Adalet yerini bulacak." dedi fısıldayarak.
Kalbim ritim bozukluğu yaşıyordu. Bir anda tahmin edemeyeceğim kadar hızlanırken birden ritmi değişip durdu ve sonra tekrar hızlı atmaya başladı. Bu tepkiler normal miydi? Her yanıma yaklaştığında, bazen deniz gibi gözleriyle benim gözlerimin buluşmasında bu kadar atması normal miydi? Gökhan parmaklarımın üzerinden tuşlara hızlı hızlı basarken uzun bir çabanın ardından gol atmıştı.
Sevinçle dudağımın bir kenarı yukarı kalkarken Banulara baktım. Çınar sinirle Gökhan'a bakarken Mert de gülmeye başladı. Sırtımı arkamda duran bedene yaslarken Gökhan birkaç manevradan sonra yeniden gol atmıştı. Şu an durum eşitti ve atılacak son gol kazananı belirliyordu. Gökhan tüm yoğunluğunu oynadığı oyuna verdi.
Bana uzun gelen birkaç dakikanın ardından oyundan gelen spikerin 'Gool!' diyen sesiyle Çınar sinirle eski oturduğu yere otururken Banu da somurtarak Çınar'ın yanına oturdu. Gökhan da kahkaha atarak yerinden kalktığında elimden tutup kaldırdı ve Mert bize bakarak "Tebrikler." dedi.
Biraz daha koltuklarda oturunca benim canım sıkıldı ve mutfağa bir şeyler atıştırmaya gittim. Buzdolabındaki üzümden ağzıma birkaç tane attıktan sonra su içmek için mutfak tezgahının önüne geçip dolabı açtım. Kim bu bardakları bu kadar yukarıya koymuştu ki? Tam sandalyeyle almak için arkamı döndüğüm zaman kafamı sert bir bedene çarptım. Ellerimi alnımı vurduğum noktaya götürüp ovalarken çarptığım kişinin kim olduğuna baktım.
Gökhan ellerini etrafımdan tezgaha yaslayarak dolaptan bardak alıp bana verdi. Arkama uzanarak suyu doldurup içtiğimde "Nasıl yendik ama?" dedim neşeyle. Gülümseyerek bana biraz daha yakınlaşıp bitirdiğim suyun bardağını elimden aldı ve arkamdaki tezgaha bardağı koyup "Çok güzel yendik." dedi gülümseyerek. Sadece nefes alış veriş seslerimiz duyulurken mideme sancılar girmeye başladı.
Kafasını yaklaştırarak geçen yaptığı gibi burnunu yanağımda aşağıya yukarıya hareket ettirdi. Gözlerimi kapatıp kokusunu içime çektim. Tıpkı gözlerinin mavisi gibi kokusu da deniz gibiydi. Anın etkisiyle gözlerim kapanırken Gökhan kendini biraz geriye çekerek yüz ifademe baktı. Gözlerimin kapalı olduğunu görünce yavaşça gülerek yanağıma bir buse bıraktı. Kalbimin durduğunu hissettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstila Uçuşu
Ciencia FicciónDört küçük kapsül, milyonlarca hayat, altı farklı kişi ve hayatta kalma savaşının içinde doğan aşk. ×××××××××××××××××××× "Göreviniz tüm Dünya'nın geleceğini kurtarmak. Tek bir hatanızla herkesin hayatı tehlikeye girer. Dört tüpü de hepin...