34. Bölüm - Hedef

298 35 80
                                    

Son savaşın vakti gelmişti.

Kurtuluşumuz ya da kaybedişimiz olacaktı. Kurtulursak eğer tüm Dünya'nın geleceği kurtulurdu, kaybedersek Dünya'nın geleceği kaybetmekten başka geldiğimiz uçaktaki tüm insanları da kaybederdik. Bu korkutucu... Bu kadar sorumluluk sahibi olmak.

İlk aramızda tepki veren Çınar'dı. Ela gözleri kocaman açılırken "Hadi, çabuk olun! Neyi bekliyorsunuz?!" dedi bağırarak. Ben hızlı hızlı nefesler alıp verirken Gökhan beni hemen ayağa kaldırdı. Göz göze geldiğimiz anda onun da ne kadar endişelendiğini gördüm. Sakinleşmek için derin derin nefesler alırken bakışlarım Mert'e kaydı. Defne iki elini Mert'in yanağına yaslamış "Mert! Mert!" diye sesleniyordu.

Mert'in mavi gözleri uzaklara dalmış boş boş bakıyordu. Hâlâ ondan tepki gelmezken Defne biraz daha sarstı onun kafasını. En sonunda dayanamayıp eliyle Mert'in yanağına sertçe vurdu. Mert'in boş bakan gözleri Defne'ye döndüğünde Defne birden onun boynuna sarılıp "Özür dilerim." dedi fısıldayarak. Gökhan beni mutfaktan çıkartırken Mert ve Defne de peşimizden geliyordu.

Garaja indiğimizde Çınar'la Banu bir arabaya binmişti çoktan. Çınar arabanın motorunu çalıştırırken "İki kişi bir arabaya binsin, hemen gitmemiz lazım!" demesiyle Gökhan ve ben bir arabaya, Mert'le Defne başka bir arabaya binmişti. Çınar'ın arabasının motoru kükreyerek çalıştı ve son gaz yolda ilerlemeye başladığında biz de peşinden gittik. Nefes alamıyordum sanki, tıkanmıştım.

Gökhan gözlerini yoldan ayırmadan "Kayra, sakin ol güzelim. Bitecek, her şey gibi bu da bitecek." dediğinde ağlamaklı çıkan sesimle "Gökhan ya yapamazsak?! Ya kaybedersek?!" diye sordum. Gökhan içine derin bir nefes çekerek "Kayra yaparız biz, bunca şeyin üstünden geldik. Bunun da geliriz." dedi. Araba durana kadar bir daha konuşmadık. Gözlerimi onun yüzünden ayırmadım çünkü dışarıya baktığımda robotlara dair bir şey görmek istemiyordum. Kafamın içindeki uğultular hâlâ devam ediyordu ve daha netti sesleri.

Arabanın motoru durduğunda Gökhan acelece arabadan inip Çınarların yanına gitti. Bende kapıyı açarak arabadan indiğimde arkamdan kapıyı kapattım. Gözlerimi Defnelere çevirdiğimde herkesin sadece bir noktaya baktığını gördüm. Bakışlarımı yavaşça oraya çevirdiğimde görmek istemeyeceğim bir şeyi gördüm. Robotu... Ama bu diğerleri gibi normal insan boyutunda değildi, 2520 yılındaki gökdelenlerden bile büyüktü.

Kıpkırmızı gözleri benimle buluştuğunda kafamın içinde biri 'Sonunuz geldi.' dedi tekrardan. Hayır, hayır! Bu olamaz! Geri geri adımlarken sırtım bir bedene çarptı. Arkamı hızlıca döndüğümde Gökhan'ın robota şaşkınca baktığını gördüm. Kendine bu sefer ilk gelen Mert olduğunda "Hadi ne duruyorsunuz?! Bir şeyler yapalım!" diye bağırdı bize.

Çınar ela gözlerini herkesin üstünde gezdirirken "Robotun etrafını üç grup halinde çevreleyelim. Nasıl öldüreceğimizi bilmiyorum, bu sadece bir seçenek." dedi ve gözlerini bu sefer bana çevirip "Kayra'ya dikkat etmemiz lazım. Çünkü robotla iletişime geçen bir tek o." diyerek düşüncesini belirtti. Mert'le Defne, Çınar ve Banu arabalarına binip yanımızdan uzaklaşınca Gökhan'ın hâlâ robota baktığını gördüm.

Kaslı kolundan çekerek sırtını arabanın kapısına yaslayıp ellerimi yanaklarına koydum ve "Gökhan, Gökhan?!" dedim. Donuk mavilikleri bana döndüğünde içinde çaresizlik gördüm. Yapamama ihtimalimizdi gözünde gördüğüm duygu. Ellerimi saçlarına götürünce o da başını boynuma gömdü. Fazla zamanımız olmadığı için Gökhan boynuma minik bir öpücük kondurup geri çekildi ve belinden iki silah çıkardı.

Silahın birini bana uzatırken "Dikkatli ol tamam mı? Ben seni hep koruyacağım ama sen yine de dikkatli ol." dedi. Elindeki silahı alıp arabanın arkasına geçtiğimde Gökhan da benim yanıma geldi ve telefonla Çınar'ı aradı. Bende cebimdeki telefonu çıkartıp konuşmaya dahil oldum çünkü ortak konuşma açmışlardı.

İstila UçuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin