36. Bölüm - Son

282 30 18
                                    

Her şey bitmişti.

Kaybettik. Robotun yavaşça bize doğru çevirdiği silah sonumuzdu. Kaçış yoktu, plan yoktu, savaşmak için gücümüz kalmamıştı. Hıçkırarak yere çöktüğümde Gökhan da benimle birlikte yere oturdu. Hâlâ kendi kendime "Bitti!" diye fısıldarken Gökhan kollarımdan beni sarsarak "Kayra! Kayra kendine gel!" diye bağırıyordu. Çenem ağlamamın etkisiyle titrerken Gökhan iki elini yanağıma yaslayıp yüzümü yüzüne çevirdi. Belki de yaşadığımız son anlardı. Gözlerimin gözleriyle buluştuğu son anlardı.

Ağzımdan bir hıçkırık daha firar ederken Gökhan başparmağıyla yanağımı okşadı. Onun da gözleri dolarken "Özür dilerim gökyüzüm, sözümü tutamadım. Çok özür dilerim." dedi. Ağlamam biraz daha şiddetlenince Gökhan dudaklarını benimkilerle buluşturdu. Bir kolumu boynuna sarıp diğer elimi de saçlarına çıkarttığımda bir patlama sesi daha duyuldu. Vücudum korkuyla titrerken Gökhan hemen geri çekilip patlayan yere baktı.

Bir toz bulutu daha etrafı sardığında Gökhan "Son üç bina." dedi kendi kendine fısıldayarak. Bakışlarını robota çevirip gözlerini kıstığında aklından bir şeyler geçtiğini anladım. Gökhan beni de kendiyle birlikte ayağa kaldırırken "Çınar!" diye bağırdı. Çınar'dan ses gelmeyince "Silahını robota doğru at." dedi ama Çınar ona "Gökhan her şey bitti, görmüyor musun lan?! Hâlâ bir şeyler için çabalamaya çalışma! Boşuna bu yaptıkların!" diyerek cevap verdi sinirle.

Gökhan dişlerini sıkarak "Çınar silahını robota doğru at dedim." diyerek söylediğini tekrarladı. Çınar Banu'dan ayrılıp balkonda robotun olduğu tarafa adımladı ve daha sonra silahını tüm gücüyle robota doğru fırlattı. Gökhan beline sıkıştırdığı silahı çıkarmış nişan alırken tam Çınar'ın attığı silah robotun kafasının olduğu mesafeye geldiğinde ona doğru ateş etti. Gökhan'ın ateş ettiği ışınlardan biri denk gelmiş olacak ki Çınar'ın fırlattığı silah bomba etkisiyle patladı.

Robot patlamanın etkisiyle sarsılırken büyük bir hasar almışa benziyordu. Mert şaşkınlıkla "Nasıl oldu bu?" diye sorunca Gökhan onu "Silahta hiç tükenmeyen bir depo var, ışın deposu. Demek ki silahın içinde bir cihaz var ki sürekli ışın üretiyor. Düşününce bu cihazın çok kuvvetli olduğunu anladım ve onu patlatırsak büyük bir hasar vereceğini de düşündüm." diyerek yanıtladı. Robot hemen toparlanarak oyunu bozdu ve silahı direk bize yöneltti.

Gökhan "Çınar bir silah daha fırlat!" diye bağırdığında Çınar Banu'nun beline sıkıştırdığı silahı alıp tekrardan robota doğru fırlattı. Gökhan biraz önce olduğu gibi silahı patlatırken robot bu sefer daha çok sarsılıp dengesini kaybeder gibi oldu. Hemen eski halini aldığında gözlerinden birinin kırıldığını gördüm. Kırmızı ışık saçmıyordu. Aldığı darbelere karşı daha çok sinirlenerek tepki verdiğinde bir gökdeleni kocaman elleriyle kavrayıp bize doğru fırlattı.

O anın korkusuyla hemen Gökhan'ın koluna sarılıp gözlerimi sıkıca kapattım. Gökdelen bize doğru hızlıca geliyordu ve bundan kaçışımız yoktu. Aniden önümüzde kalkan gibi bir şey belirip gökdelenin bize doğru gelmesini engelledi. Ama bu çok garip. Bizim önümüzde nasıl bir kalkan olabilirdi ki? Herkes şaşkınca kalkana bakarken Gökhan bir daha nişan alıp "Çınar, başka şansımız yok. Robot ölene kadar yapmalıyız!" dedi silahı patlatmayı kast ederek.

Çınar bu sefer Defne'nin silahını aldıktan sonra robota attığında Gökhan tekrardan ateş etti. Büyük bir patlamayla robot yere düştü yeniden. Bu sefer yerinden çok zor kalkıyordu. Tutunmak için destek aldığı gökdelenler ağırlığına dayanmayıp yıkılmaya başladığında Gökhan robotun oyalandığını fark edip Mert'ten silahını istedi. Mert hemen silahı Çınar'a uzattıktan sonra yine aynı işlemi robotun üzerinde uyguladılar.

İstila UçuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin