Işık daha da artmaya başladı.
Kırpıştırarak gözlerimi açtığımda kendimi laboratuvarda buldum. Bu gördüklerime inanamıyorum. Hızlı hızlı nefesler alıp verirken başımı bizimkilerin olduğu yere çevirdim. O sırada Banu'yla göz göze geldim. Yüzündeki gülümseme gördüklerinin iyi olduğunu kanıtlıyordu. Bakışlarımı Gökhan'a çevirdiğimde gözlerini yeni açıyordu. Başımdaki kabloları çıkarttıktan sonra onunkileri de çıkarttım. Gökhan'ın da nefes alış verişleri hızlanmıştı.
Yüzüme hafiften bir gülümseme yayılırken kollarımı aniden Gökhan'ın boynuna doladım. O da kollarını belime doladığında yüzünü saçlarıma gömdü. Gözlerim gördüğüm gelecek yüzünden dolarken ağlamamak için kendimi zor tuttum. Ayrıldığımızda Çınar'ın da uyanmış olduğunu gördüm. O da başındaki kabloları çıkartmış avuç içleriyle yüzünü ovuşturuyordu.
Gözlerim Mert'le Defne'ye kaydığında daha yeni gözlerini açtıklarını gördüm. Bizim aksimize onlar mutsuzdu. Defne Mert'in yüzüne bakmadan başındaki Kabloları çıkartmaya koyulduğunda Mert birden Defne'nin bileğini yakaladı. Ne olmuştu ki onlara? Eğer ayrılsalardı bunu ben de görürdüm. Başka onları üzecek ne olabilir ki? Gökhan üzgün olduğumu fark edip elimi tuttuğunda bakışlarımı Defne'lerden ayırmadım.
Mert ellerini Defne'nin yanaklarına yaslamış zorla ona bakmasını sağlıyordu. Defne'nin yüzünden bir damla yaş düştüğünü görünce ayaklanacaktım ki Gökhan beni tuttu. Odada göz gezdirdiğimde profesör yoktu. Bizde Mertleri yalnız bırakmak için odadan çıktığımızda peşimizden Banular da geldi. Kapı ardımızdan kapandığında içeriden Mert'in "Defne? Güzelim yapma böyle." diyen sesi geldi. Ne kadar dinlemek istemesem de merak ediyordum asık suratlarının nedenini.
Defne'den hâlâ ses çıkmazken Mert "En azından sonu güzel. Belki de gördüklerimizi yapmazsak işler değişir." dedi. Defne "Babam istemiyordu Mert. Annem istemiyordu, geri kalan aile üyelerim istemiyordu. Bir tek kızlar vardı yanımda. Peki ya aileme ne diyeceğiz? Kabul etmezlerse nasıl fikirlerini değiştireceğiz? Gördüğümüz şeyi yapamayız Mert." dediğinde kafamın içinde sorular oluştu. Defne'nin ailesi Mert'le olmasına izin vermiyor muydu? İyi de neden? Lisede Defne'nin ailesi Mert'i kendi çocukları gibi görürdü. Bu işe benim el atmam lazım.
Kimseden ses çıkmazken Banu'yu da çekiştirerek Defnelerin yanına gittim. İkisi de beni görünce şaşırdı. Gözlerimi ikisinin arasında dolaştırırken "Sesiniz dışarıya geliyordu." dedim. Defne'nin gözleri doluyken Mert de çok üzgündü. Banu "Defne? Biz hep arkanızdayız. Ne yaparsanız yapın bu değişmeyecek. Bak sıkıntılı dönemleriniz oldu arada onları birlikte atlattık. Mert hatalar yaptı, sen hatalar yaptın ne oldu? Yine biz birlikteyken atlattık." dediğinde Defne daha da duygulandı.
Lisede Mert'le Defne birbirlerinden hoşlanıyorlardı ama Defne'ye takıntılı bir çocuk vardı bizim lisede. Mert farklı lisede olduğu için Defne'yi o çocuktan koruyamıyordu. Bir gün okul çıkışında o çocuğu sıkıştırıp tehdit ederken çocuk Defne'yle birbirlerini çok sevdiklerini Mert'e söylemişti. Aslında öyle bir şey yoktu, söylediğim gibi çocuk takıntılıydı Defne'ye. Mert'te Defne'yle konuşmayı kesmişti, birkaç ay boyunca benimle bile konuşmamıştı. Hatta Mert Defne'ye 'Mutluluklar dilerim.' demişti.
Defne de Mert saçma sapan şeyler diyerek çekip gidince onunla konuşmamaya karar vermişti. Mert o çocuğa artık bulaşmayınca çocuk arkadaşlarıyla birlikte iyice bize sarmıştı. Defne Mert'i kaybettiğini düşünerek ondan yardım isteyemediği için en son ben dayanamayıp olayın aslını Mert'e anlatmıştım. Mert yardımımıza koşup o çocuğu hayatımızdan çıkardıktan sonra Defne'den defalarca kez özür dilemişti. Defne özrünü kabul etmişti ama hâlâ kalbi kırıktı ona.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstila Uçuşu
Fiksi IlmiahDört küçük kapsül, milyonlarca hayat, altı farklı kişi ve hayatta kalma savaşının içinde doğan aşk. ×××××××××××××××××××× "Göreviniz tüm Dünya'nın geleceğini kurtarmak. Tek bir hatanızla herkesin hayatı tehlikeye girer. Dört tüpü de hepin...