16. Bölüm - İskele

471 61 85
                                    

Gözlerim kocaman açık bir şekilde siluete bakıyordum.

Gökhan elini ağzımdan çektikten sonra sessiz olmam için hemşirelerin yaptığı gibi 'sus' işareti yaptı. Kaşlarım çatık bir şekilde ona bakarken "Ödüm koptu aptal. Mesaj felan da mı atmayı akıl edemedin?" dedim sessizce bağırarak. Gökhan'ı göğsünden iktirip yatağıma oturunca o da benim yanıma oturdu ve "Mesaj atsaydım Mert yine şüphelenirdi. Böylesi daha iyi." dedi fısıldayarak.

Bende onu taklit ederek "Böylesi daha iyi." dedim. Dolabımın yanına gidip pijamalarımı çıkardım ve giyinmek için banyoya girip arkamdan kapıyı kilitledim. Pijamalarımı giyinerek saçlarımı topuz yaptım. Saç rengimi çok seviyordum, çok hoş duruyordu. Kendi kendimi överek mutlu olunca dişlerimi de fırçalayarak Gökhan'ın yanına gittim.

Yatağımın yanına doğru giderken Gökhan çoktan kafasını yastığa koyup gözlerini kapatmıştı. Bende yatağın diğer tarafına arkamı ona dönerek yattım. Çok yorulmuştum tüm gün. Çok bir şey yapmasam da yine de yorulmuştum. Tam gözlerimi kapatıp uykuya dalacağım sırada Gökhan kolumdan tutup beni kendine çevirdi.

Bir eliyle belime sarılırken diğer eliyle saçımdaki tokayı çıkartıp yatağın yanındaki komodinin üstüne koydu ve elini saçımda gezdirmeye başladı. "Bunu yapmak hoşuma gidiyor, saçlarını toplama." dedi belime kadar uzanan saçlarımı okşarken. Bende bir elimi onun beline doladıktan sonra diğer elimi de yastığa yasladığı yanağına koydum. Baş parmağımla yanağını okşarken mavi gözlerini kapattı.

Kafamı göğsüne yaslayarak kalp atışlarını dinlemeye başladım. Düzensizdi, tam düzenini buldu derken yine hızlanıyordu. Nefes alış verişleri düzene girene kadar kalp atışlarını dinledim. Gökhan nasıl saçlarımla oynamayı seviyorsa bende onun kalp atışlarını dinlemeyi seviyordum. Kalbinin attığı her atışta benim kalbim 'pır pır' yapıyordu. Bende gözlerimi kapatarak onun gibi kendimi uykunun kollarına teslim ettim.

           ××××××××××××××××××××

Sabah Gökhan'a sarılır bir vaziyette uyandım. Kafamı kaldırıp sarıldığım bedene baktığımda hâlâ uyuduğunu gördüm. Saf saf onun suratına bakıp elimi saçlarına götürdüm ve sarı saç tellerinin arasında elimi gezdirdim. Yumuşacıktı. Gülümseyerek yüzünü incelediğimde ne kadar eşsiz biri olduğunu fark ettim. Ama benim gözümde onu diğerlerinden farklı yapan şey sadece dış görünüşü değildi. Ruhuydu. Kalbimi bu kadar hızlı attırabilen tek kişiydi.

Hayranlıkla onun yüzüne bakmaya devam ederken elimi yanağına indirdim ve gülünce yanağında hafifçe çıkan gamzesinin olduğu yere işaret parmağımı koydum. Hemen ardından o gamzenin belli olmasıyla parmağım daha çok yanağına gömülürken bakışlarımı Gökhan'ın gözlerine çevirdim.

O da benim gibi gülümserken "Günaydın güzellik." dedi. Ona cevap olarak "Günaydın." diyince şakağıma öpücük bıraktı ve "Hadi üstünü değiştir de kahvaltıya inelim. Ben de odama gidiyorum." dedi ve anlıma da öpücük kondurarak yerinden kalkıp gitti. Bende banyoya girerek duşumu alıp çıktım. Üstümü de değiştirince mutfağa indim. Herkes yerinde oturmuş başlamak için beni bekliyordu. Bunlar sabahın bir köründe mi kalkıyordu? Niye hep sofraya geç kalan ben oluyordum ya?

Uzun bir zaman sonra kahvaltıyı bitirip topladığımız zaman salona geçtik ve Gökhan'ın yanına oturdum. Bir kolumu Gökhan'ın karnının üstüne atınca Mert gözlerini belertip kaş göz işaretiyle bir şeyler demeye çalışıyordu. Onu takmayıp gözlerimi başka yere çevirdiğimde Mert yalancıktan öksürmeye başladı.

Hâlâ bakışlarımı ona çevirmeyince daha şiddetli öksürmeye devam ederken yanında oturan Çınar ela gözlerini Mert'e çevirerek sırtına şiddetli bir şekilde vurmaya başladı. Hem sırtına vurup hem de "Helal, helal." diyordu. Çınar vurmayı kestiğinde Mert elini sırtına koyup acıyla inleyince aklıma gelen şeyle Mert'in ayakucuna oturdum ve "Ayağını uzatsana, iyileşmiş mi bir bakayım." dedim.

İstila UçuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin