Mert Defne'ye biraz daha yaklaştığı anda birden hapşırık sesi duyuldu.
Mert bir elini yumruk yaparak bize baktığında sinirli olduğunu gördüm. Çünkü romantik ortamlarını bozmuştuk. Hem de Gökhan hapşırarak. Mert daha sonra göz devirerek kendiyle birlikte Defne'yi de kaldırarak bizim yanımıza geldi. Banu'yu kolunun altına sıkıştırarak "Gelmeseniz şaşardım zaten." dedi ve saçını karıştırmaya başladı. Mert herkesin üzerinde göz gezdirdiğinde Gökhan'a da kötü kötü bakmayı ihmal etmedi.
Defne ve Banu kendi aralarında konuşurken birden robotik bir ses duydum. Diğerlerine baktığımda duymuş gibi durmuyorlardı. Yanımda olan Gökhan'ın kolunu dürterken "Gökhan bir robot sesi duydum." dedim korkuyla. Dediğim şeyle herkesin bakışı bana döndü. Çınar ela gözleriyle etrafı tararken "Bu imkansız, daha birkaç gün önce geldiler ve hepsinde de gündüzdü." dedi.
Ses bu sefer daha yakından gelince herkes duymuştu. Çınar ve Mert belindeki silahları çıkartıp savunmaya geçtiğinde Gökhan'ın yanında silah olmadığından beni korumak için belimden tutarak arkasına doğru çekti. Ellerimi omuzlarına koyarak kafamı yanından uzatıp sesin geldiği yöne yani ileriye baktım. Çınar arabanın torpidosundan silah çıkartıp Gökhan'a uzattı. Silahla ileriye doğru nişan alsa bile beni arkasından çıkartmadı.
Birkaç saniye sonra tekrardan o robotik ses duyulduğunda ileride bir gölge gözüktü. Hava kararmaya başladığı için çok net gözükmüyordu. Ama sanırım bu siluet birinci savaştaki robotlardan birine aitti. Burada ne işi vardı. Gökhan gözlerini kısıp nişan aldıktan sonra birkaç el ateş etti ve robot yere yığıldı. Nefes nefese oraya doğru bakıyordum. Bu... Bu olamazdı. Çınar'ın dediği gibi imkansızdı.
Etrafta büyük bir sessizlik hakimdi. Derince iç geçirip ileriye doğru bir adım attığımda Mert kolunu daha fazla ileri gitmemem için önüme koydu. Korkuyordum. Diğer yaptığımız savaşlardan daha çok korkuyordum. Daha yeni savaşmıştık biz onlarla. Niye tek başına bu robotu görmüştük? Defne yavaşça olduğu yerde bize dönerek "Bitti mi?" diye sordu. Mert'in mavi gözleri etrafta dolanırken robotlara dair bir iz arıyordu.
Banu titrek çıkan sesiyle "Onun ne işi vardı burda?" dedi. Çınar bir kolunu Banu'nun beline diğer kolunu boynuna sararak sıkıca sarıldı ve "Bilmiyorum." diye kulağına doğru fısıldadı. Gökhan yanımızda duran arabanın kapısını açıp oturmam için beni yavaşça içeriye doğru iterken "Burdan çabuk gitmeliyiz." dedi ve yanıma oturdu. Çınar sürücü koltuğuna ve Banu da ön koltuğa oturunca Mertler diğer arabaya bindi.
Gökhan bir elimi tutup diğer eliyle beni kendisine iyice çekip başımı göğsüne yasladı. Korkuyordum... Ama o yanımdayken geçiyordu. Çünkü Gökhan bana bir şey olmasına izin vermezdi. Biliyorum. Bende bir kolumu onun beline sararak ona daha çok sığındım.
××××××××××××××××××××
Gözlerimi yavaşça aralayarak nerede olduğumu kavramaya çalıştım. En son arabadaydım ama şimdi odamdayım. Yavaş hareketlerle yattığım yerden doğrularak sırtımı yatak başlığına dayadığımda kapı açıldı. Gökhan'ın mavi gözleri benimkilerle buluştuğu sırada "Sende kendini taşıtmaya iyi alıştın." dedi muzip bir şekilde sırıtarak. Kaşlarımı huysuzca çatıp omuz silkerek "Ne alakası var? Sen taşımak için can atıyorsun." dedim.
Gökhan bana doğru gelip yan tarafıma sırt üstü uzandı ve sırtımı yatak başlığından ayırarak beni de yanına yatırdı. Bir kolunu belime sararak başını boyuma gömdü. Uzandığım yerden tavanı izlerken "O robot... Nerden çıktı?" diye sordum. Gökhan içine derince bir nefes çektikten sonra "İnan bilmiyorum Kayra. Ama bundan sonra tetikte olmalıyız." dedi fısıldayarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstila Uçuşu
Bilim KurguDört küçük kapsül, milyonlarca hayat, altı farklı kişi ve hayatta kalma savaşının içinde doğan aşk. ×××××××××××××××××××× "Göreviniz tüm Dünya'nın geleceğini kurtarmak. Tek bir hatanızla herkesin hayatı tehlikeye girer. Dört tüpü de hepin...