Gökhan yerde sırtüstü bende onun üstünde yüzüstü yatıyordum.
Huysuzca kaşlarımı çatıp kalkmaya çalışırken Gökhan sırıtarak kolumdan tutup kalkmama izin vermedi. Tam ağzımı açıp bir şey diyeceğim sırada Mert "Çık lan kızın altından, acımam valla yapıştırırım kırmızı kartı." dedi. Aynı takımda olmalarına rağmen Mert bu, yapardı. Yüzümdeki zafer gülümsemesiyle kalkıp Defne'nin yanına gittim. Gökhan'a baktığımda ayağa kalmış ve huysuz bir şekilde kollarını göğsünde birleştirdiğini gördüm.
Ben düştüğüm sırada Mert bizim kaleye bir tane gol atmıştı. Berabere olmamız işi zorlaştırırken Defne topu bana doğru attı. Aklımda çizdiğim yolda gitme planı uygularken Mert bana doğru sığır gibi koşuyordu. Ne yapacağımı şaşırıp topu biraz sağımda duran Çınar'a attım. Gökhan da Çınar'dan sert bir şekilde topu aldığında hayallerim suya düşmüştü. Gökhan benimle sert oynayamıyordu ama kuzenine gelince profesyonel futbolcu gibiydi. Gökhan bizim kaleye doğru hızla ilerlerken bende ona doğru koşmaya başladım.
Gökhan topu sertçe kaleye atacağı sırada birden kendimi kaleyle onun arasına attım. Gökhan top bana gelmesin diye topu ayağıyla sabitleyip ellerini beline koyarak beni beklemeye başladı. Birazcık oyundan bir şey olmazdı değil mi? Çaktırmadan Çınar'a baktım ve o da planımı anlayıp Gökhan'ın beklemediği bir anında ayağının altındaki topa vurarak kendi hakimiyeti altına aldı. Gökhan yine şaşkın şaşkın bana bakarken ona şirince sırıtıp Çınar'la paslaşmak için ileriye doğru koştum.
Mert Çınar'a zorluk çıkarttığı sırada topu bana pas verdi. Bende yakında olan kaleye Banu'nun yetişemeyeceği yeri düşünüp oraya doğru attım. Heyecanla gol olmasını beklerken top fileye deydi. Sevinçle Çınar'ın yanına koşup ellerimi çakması için yukarıya doğru kaldırdım. Çınar da yüzündeki sırıtmayla beni çok bekletmeden havada olan ellerime çaktı. Hemen ardından Defne'nin yanına koşup sıkıca boynuna sarıldım. Defne de kıkırdayarak bana sarıldıktan bir süre sonra ayrıldık.
Banu kollarını göğsünde birleştirip trip atarak Çınar'ın yanından geçti. Çınar Banu'nun arkasından gülümseyerek baktıktan sonra hemen onun peşinden gitmeye başladı ve onunla konuşmaya çalıştı. Ama Banu bu, yaptığı en iyi şeylerden biri de trip atmak. Mert hızlıca Defne'yi kolunun altına alarak saçlarını karıştırmaya başladı. Defne sinir olup Mert'i iktirmeye çalışsa da Mert de kendiyle birlikte onu da dışarıya doğru çekiştiriyordu.
Onlarda böyleydi işte. İki zıt karakter birbirini sinir ediyordu. Ama sevgileri bir gram bile azalmıyordu aksine sanki daha da güçleniyordu. Sırıtarak onların arkasından baktıktan sonra karşımda boş bakışlarla bana bakan Gökhan'a döndüm. Yavaş adımlarla önüne gelip "Gökhan? Ne oldu?" diye sordum. Cevap vermek yerine gözlerini kaçırdığında "Üzüleceğini bilseydim o golü atmazdım ya." dedim dalgaya alarak.
Boş bakışları bana döndüğünde hâlâ cevap vermiyordu. Kollarımı etrafına sardığımda "Gökhan ne oldu?" diye sordum tekrardan. Mavi gözleri benim maviliklerime deydiğinde yutkunup "Sana olan zaafımı kullandın. Hoş olmadı." dedi. Alınmıştı. Ama benim kötü bir amacım yoktu, eğleneceğimizi düşünmüştüm. Kollarımı beline biraz daha sıkı sararken "Ben öyle düşünmemiştim." dedim hüzünle.
Gökhan da artık daha fazla dayanamayarak bir kolunu belime sarıp bir elini de kumral saçlarıma götürdü. Dudaklarını alnıma bastırarak "Biraz alınmış olabilirim ama geçti şimdi." dedi çocuksu çıkan sesiyle. Uzun süre öyle sarıldıktan sonra birden hapşırdım. Gökhan sırıtarak bana bakarken "Ben sana dedim hastalık bulaşacak diye ama dinlemedin. Benimki geçti seninki başladı." dedi. Dudağımın bir kenarı yukarı kalkarken Gökhan'la birlikte yukarıya doğru çıktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstila Uçuşu
Science FictionDört küçük kapsül, milyonlarca hayat, altı farklı kişi ve hayatta kalma savaşının içinde doğan aşk. ×××××××××××××××××××× "Göreviniz tüm Dünya'nın geleceğini kurtarmak. Tek bir hatanızla herkesin hayatı tehlikeye girer. Dört tüpü de hepin...