Karnımın gurultusuyla yattığım yerden debelenmeye başladım.
Gözlerimi sinirle aralayarak yataktan hızla kalktım. Huysuzca mırıldanırken aynı zamanda yatağımı düzeltmeye çalışıyordum. Dün çok yorulduğumuz için yemek yemeden yatmıştık ve şu an tüm buzdolabını yiyecek kadar açtım. Banyoya girip duşumu alarak üstüme gri tişört ve siyah pantolon giydim.
Mutfağa indiğim zaman kızların kahvaltıyı hazırlamış olduklarını gördüm ve yavaş yavaş herkes mutfağa gelmeye başladı. Etrafa bakınırken Mert'in hâlâ gelmediğini fark ettim. Çocuk nasıl gelsin ki? Ayağı sakattı onun. Defne'yi dürtükleyerek kaş göz işaretiyle yukarıyı gösterdiğimde yerinden kalkıp benimle birlikte yukarıya çıkmaya başladı.
Mert'in odasının kapısını tıklatarak girdiğimizde uyuduğunu gördük. Bu çocuk nasıl hâlâ acıkmamıştı? Defne yatağın yanına gidip Mert'i dürtükleyerek "Mert! Mert, hadi uyan!" diyerek uyandırmaya çalışıyordu. Mert homurdanarak diğer tarafına döndüğünde Defne de yatağın etrafından dolaşarak yine onun karşısına geçti. Ben onları durduğum yerden izlerken Defne hâlâ Mert'i dürtüklüyordu.
Mert biraz daha homurdanarak gözlerini açtığında ilk Defne'yi görünce gülümsemeye başladı ve "Günaydın." dedi uykulu gözlerle ona bakarken. Defne de gülümseyerek "Günaydın." dediğinde Mert benim de orada olduğumu görünce gülümseyen yüzü düştü. Mavi gözleri kısılırken "Yine mi sen cadı?" dedi huysuzca. Sırıtarak omuz silktiğimde yattığı yerden doğrularak oturdu ve "Zaten rüyamda ellere gidiyordun." dedi sinirle.
Kaşlarımı çatıp anlamazca suratına bakmaya başladım. Ne eli ya? Nereye gidiyordum? Defne beyaz kapaklı gardıroptan siyah tişört ve mavi kot pantolon çıkartıp Mert'e uzatarak "Biz kapının önündeyiz. Giyinince haber ver." dedi. İkimiz kapıyı ardımızdan kapatarak dışarıya çıktığımızda hiçbir şey demeden beklemeye başladık.
Uzun bir süre sonra hâlâ ses gelmezken Defne kapıyı tıklatarak "Mert giriyorum." dedi. Kapıyı yavaşça aralayarak içerisinin müsait olduğunu gördüğümüzde yine Mert'in başına üşüştük. Üzerini değiştirmiş yüz üstü yatağa geri yatmıştı. Ne olacak? Tembel. Defne hiç beklemeden Mert'in kolundan tutup çekerken "Hadi be, kalkasana!" diye ciyakladı. Mert yattığı yerden doğrulurken ellerini kulaklarına bastırıp "Lan sağır oldum!" dedi. Defne bir kolunun altına bende diğer kolunun altına girereken "Yine insafıma kaldın." dedim sırıtarak.
Mert'in aşağıya kadar yürümesine yardımcı olduktan sonra hep birlikte kahvaltımızı yaptık. Gökhan ve Çınar Mert'le birlikte salona geçince biz de kızlarla kahvaltı sofrasını kaldırdık. İşimiz bittiğinde büyük salona girdik ve Mert'in kocaman koltuğu yatarak kapladığını gördüm. İnadına yapıyordu, otursa bile ayağına bir şey olmazdı. Defne tekli koltuğa, Banu Çınar'ın yanına oturunca bende kalan tek boş yere yani Gökhan'ın yanına oturdum.
Hepimiz boş boş koltuklarda otururken derince iç geçirdim. Çok sıkıcıydı. Böyle oturup bir sonraki robot saldırısını bekleyemezdik. Yerimden kalkıp geçen girdiğim alt kattaki spor salonu gibi yere doğru adımladım. Kapıyı aralayarak içeriye girdiğimde kapının yanında olan ışığın düğmesine basarak odayı aydınlattım. Yavaş adımlarla içeriyi gezmeye başladım.
Burası sandığımdan da çok büyüktü. Odanın etrafında farklı kapılar vardı. Tüm kapıları teker teker açıp baktığımda basketbol ve futbol gibi sahaların olduğunu gördüm. Diğer odalarda ise masa tenisi felan vardı. Hatta bir tanesinde havuz bile vardı. Ev değil olimpik spor salonu resmen. En son açtığım kapıyı kapatarak arkamı döndüğümde bir bedenle karşı karşıya geldim.
İrkilerek yerimden zıpladığımda Gökhan bana sırıtarak bakıyordu. Ben kaşlarımı çatarken "Ne o, korktun mu?" dedi. Bu sefer atak sırası bendeydi, suratına garip bir şekilde bakıp parmağımla gösterirken "Şu sıfatı kim görse korkar." dedim. Gözlerini kısarak kahkaha attığında "Öyle mi?" dedi. Gülmesi durduğu zaman bana "Araba kullanmayı biliyor musun?" diye sordu. Araba nerden çıktı ki şimdi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstila Uçuşu
Science FictionDört küçük kapsül, milyonlarca hayat, altı farklı kişi ve hayatta kalma savaşının içinde doğan aşk. ×××××××××××××××××××× "Göreviniz tüm Dünya'nın geleceğini kurtarmak. Tek bir hatanızla herkesin hayatı tehlikeye girer. Dört tüpü de hepin...