23. Bölüm - Eskiler

331 41 62
                                    

Banu hamuru hazırlarken Defne de ona yardım ediyordu.

Bense hiçbir şey yapmadan sandalyede oturuyordum. "Banu, bu fikir beni can sıkıntısından kurtarır diye düşündüm ama sen oyalanıyorsun bir tek." dedim. Banu omuz silkip "Bana ne, en son sen kurabiye yaptığında altını yakmıştın. Defne'yi söyleyemiyorum bile, en son yaptığı kekin içinden yumurta kabuğu çıkmıştı." dediğinde Defne hemen lafa atılarak "Ya hayır, öyle olmadı. Bir an dalgınlığıma gelmişti, içine kaçmış kabuk." dedi.

O keki hatırlıyordum. İlk tadında bakan Mert'ti ve bir ısırık alır almaz çiğnemeden çöpe tükürmüştü. Kahkahalarla gülmeye başlayınca Defne bana sinirli bir şekilde bakıp "Senin yaptığın kurabiyeleri unutmadım. Az kalsın zehirleniyorduk, insan bir söyler altının yanık olduğunu." dedi. Kaşlarım dediği şeyle havaya kalkarken "Öyle demesene, fark etseydim söylerdim valla." dedim.

Bakışlarımı Banu'ya çevirdiğimde bize sırıtarak bakıyordu. Kıza bak ya. Ortalığı karıştırıp kenara çekildi. Uzun bir sessizlik hakimdi etrafa. Konuşacak konu bulamamıştım. Aklıma gelen şeyle başımın üstünde ampul yanarken Banu'ya dönüp "Gökhan'ın lise yıllarını anlatsana bana." dedim. Banu sarıya boyattığı saçlarını geriye doğru savurarak "Kız, seninkinin peşinde koşan bir sürü kız vardı." dedi. Kız? Hem de bir sürü? Kıskanmaya başlıyordum sanki daha ilk cümleden.

Dudaklarımı birbirime bastırıp kafamı uzunca salladıktan sonra "Ee, başka?" diye sordum. Banu göz ucuyla benim verdiğim tepkilere bakıp "Ay kıskandı hemen." dedi ve ardından "Gökhan bunların hiçbirine yüz vermezdi. Okulun en güzel kızını bile reddetmişti. Gökhan kızların gözünde daha çok ulaşılmaz olduğu için herkes ona hayrandı." diyerek bana bakıp sırıttı. Allah'ım sen beni neylerle sınıyorsun?

Kaşlarımı çatıp sinirle "Benim peşimden koşan olmadı hiç. Ama bakıyorum ki Gökhan Bey'in bir sürü talibi varmış." dediğimde Defne "Kızım tabi koşmaz millet senin peşinden." dedi. Sorarcasına Defneye baktığımda o da cevap verme gereksinimi duyarak "Mert sana yaklaşan erkekleri bana soruyordu, bende isimlerini söylüyordum. Okul çıkışı onları bulduğunda sıkıştırıp dövüyordu." dedi.

Mert nasıl böyle bir şeyi yapar? Hele ki Defne? Arkamdan iş çevrilmiş gibi hissediyorum. Bunca zaman hiç haberim olmadı. Gözlerimi kocaman açarak "Defne niye bana söylemediniz be? Arkamdan iş çevirmişsiniz resmen." dedim. Defne omuz silkerek "Onun hesabını Mert versin, beni hiç karıştırma." dedi. Sinirli bir şekilde elimi alnıma vurduktan sonra kızlara kurabiye yapmalarında yardım ettim.

           ××××××××××××××××××××

İşimizi halledince yaptığımız kurabiyeleri fırına sürüp salona geçtik. Defne'yle yan yana bir koltuğu oturduğumuzda Gökhan'a nedensizce dik dik bakmaya başladım. Birazcık kıskanmış olabilirim. Kesinlikle birazcık. Daha fazlası değil. Gökhan'da bana göz kırpıp 'Ne oldu?' anlamında kafasını salladı. Omuz silkip gözlerimi devirerek bakışlarımı Mert'e çevirdim. Ona da dik dik bakıyordum ama o bana bakmıyordu, Defne'ye bakıyordu.

Sesli bir şekilde oflayınca Banu "N'oldu?" diye sordu. Ona da cevap olarak omuz silktim. Banu ne olduğunu anlamış bir şekilde sırıtmaya başladı ve "Kıskanç Kayra." dedi. Kaşlarımı çatarak Banu'nun kahverengi gözlerine bakarken "Kıskanç felan değilim." dedim. Defne dışı kimse konuştuğumuzdan bir şey anlamazken Banu "Gökhan'ın lise yılını anlattım." dedi ve gülmeye başladı.

Dediğine sinirlenip dudaklarımı birbirine bastırırken Gökhan "Ne varmış benim lise yıllarımda?" diye sordu. O kızları unutması iyi bir şeydi. Biraz da olsa beni sakinleştirmişti. Gökhan biraz daha düşündükten sonra anlamış gibi kaşları havalandı. Çınar "Ha, o sarışın kız mı?" diye sorduğu sırada Banu tarafından kafasına bir yastık yedi. Banu sinirli sinirli "Sana ne elalemin kızından? Onca yıl sonra nasıl hatırladın onu sen hem?!" dedi ve Çınar'da komik bir şeymiş gibi onun bu hallerine güldü.

İstila UçuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin