14- "Küçük Serçe"

411 71 27
                                    

         — ON DÖRDÜNCÜ BÖLÜM —

Ruhumun yaraları çığlık çığğa ağlarken gerçekler yüzüme tokat misali iniyordu. Aldığım nefes boğazımı yırtıp geçerken sessizdim.

Geceye düşen karanlığın izlerini günahlarımızla boyuyorduk. Karın üzerinde duran iki siyah lekeydik biz.

Masumluğun üstüne örtülen siyah bir çarşaf gibi serilmişti ruhum.
Serzenişlerimiz karanlığa düşen en büyük lekeydi.

İçime asılan kutsanmış cesetlere gebeydik. Rüzgarda uçuşan çiğ tanesi gibi nereye çekilirsek oraya savruluyorduk.

Yüzümü yalayan rüzgar etrafta uçuşan kar taneleri gibi tokat misali yüzümü kapçılıyordu.
Nefesim kesilirken bana uzanan ele baktım.

Araf?

Hayatımın kahramanı gibiydi ne zaman başım dertte olsa beni çekip çıkarıyordu oradan. Kaldırıyordu düşğüm yerden ve uzattığı el kalbime dokunuyordu.

Ellerini tutup ayağa kalktım. Kafamı babama çevşrdiğimde ortalarda görünmüyordu. Kaçmış mıydı?

"Kaçmış" diye mırıltısını işittiğimde babamın peşinde olup onu burda bulması ihtimallerimi doğruluyordu.

"Neden? Onu neden arıyorsun" fısıltılı gibi çıkan sesim onun yüzüne vurmuştu. Nefesim yüzüne çarpıp ban geri döndüğünde nefesi içime çekmek istedim.

Bana dik bakan yeşilleri her zamanki soğukluğunu ve sertliğini korurken beni yanıtladı.

"Sanane" diye mırıldandığında gözleriyle üzerime bir bakış attı. Şimdide iyi olup olmadığımı mı kontrol ediyordu?

"Sanane mi? Aradığın adam benim babam" bunu ona söylemek bile zordu. Baba kelimesi hayatımın en acılı anılarıydı.

"Baban mı? Ben gelmesem o adam seni öldürüyordu ne babası " diye aniden bağırdığında içim acıdı.

Gerçekler tokat misali yüzüme çarpılırken bedenim titriyordu. Kalbim savuşturduğu gerçeklerle yüzleşirken onu arkamda bırakıp yürümeye başladım.

"Ezra" diye seslenen arafı duymuyordum bile güç bela beni taşıyan bedenimle ana yola çıktığımda karşıdan gelen taksiyi durdurdum.

Akıp giden yolu izlerken arafın sözleri beynimi oyuyordu. İçime akan düşüncelerle boğuluyordum.
Hayatta ki en hassas noktamdı belkide ailem kimseden bunu anlamasını bekleyemezdim.

Eve gitmek yerine mezarlığa geldiğimde kendimi annemin mezarının başında buldum. Hayattaki tek güzel şey annemin varlığıydı.

"Anne, ben geldim. Seni özledim anne geceleri uyumadan önce saçlarımı okşamanı özledim." derin bir nefes aldım. Sanki aldığım tüm nefesler boşunaydı.

KİRAZ ÇİÇEĞİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin