1. BÖLÜM

16.2K 395 43
                                    

Beğenileri ve yorumları eksik etmezseniz sevinirim. İyi okumalar. 🌹

Yağmur Ünsal' dan

Sabah sabah bu alarm ötmek zorundamıydı. Zaten gün içerisinde yeterince yoruluyordum. Bir de sabah erken kalkmak üstüne şifa oluyordu. Neredeyse yarım saat yatağımın içinde yuvarlandıktan sonra uykumu açmıştım artık kalkabilir, bir an önce iş aramaya çıkmalıydım. Annem ve babamı bir sene önce kaybetmiştim. Nedenini bende bilmiyorum çünkü anne ve babamın ölümü çok gizemli olmuştu. Onlar öldükten sonra bir kaç hafta ölümlerinin sebebini araştırmış fakat hiçbir şey bulamamıştım. Zaten bir süre sonra birikmiş olduğum paralar da bitince kendime yeni bir iş bulup ailemin ölümünü daha sonra araştırmaya karar verdim. Şuan iş görüşmesindeki ilk günüm ve eğer kabul edilirsem cafe&bar tarzı bir yerde part-time iş yapacağım. Part-time iş yapacak olmamın nedeni ise bir yandan okuluma devam edecek olmam. Çünkü ölmeden önce annem okuyup meslek sahibi olmamı çok isterdi. Bende annemin bu isteğini göremeyecek olsa bile yerine getirmeye karar verdim.
Her neyse.

Yataktan kalkıp banyoya geçtim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra dişlerimi fırçalayarak günlük rutinimide halletmiş oldum. Banyodan sonra odama geçip gardırobuma doğru ilerledim. Gardırobumun kapağını açtıktan sonra askıdan beyaz renkte göbekte biten, kolye detaylı, yarım kollu tişört ve iş görüşmesi için rahat edebileceğim haki yeşil salaş bir pantolon seçtim. Çanta seçimimide gümüş detaylı siyah bir çantadan yana kullandım. Ayakkabımıda siyahtan yana kullanarak çanta ile kombin ettimiş oldum. On dakika sonra üzerimi giyinmiş dışarı çıkmaya hazırdım.

Komidinin üzerinden telefonumu ve arabamın anahtarlarını aldım merdivenlerden koşar adımlarla inerek dışarıya çıktım. Beyaz arabama bindikten sonra ilk görüşme yapacağım olan beşiktaşta cafe&bar tarzı olan yere arabamı sürmeye başladım. Tahminen 10 dakika sonra istediğim yere gelmiştim. Arabadan inip cafe'ye doğru ilerlediğimde önüme şık giyinimli garson olduğunu tahmin ettiğim 20' li yaşlarında genç bir adam çıktı. Gülümseyerek ve sevecen bir tavırla bana yaklaştı. Bende ona küçük bir tebessümle karşılık verdim ve sorumu yönelttim,

"Merhaba, iyi günler ben buraya iş görüşmesi için gelmiştim. Hatta dün görüşmüştük, ve bu saatte gelebileceğimi söylemiştiniz." adamın gülümsemesi yavaş yavaş buruk bir tebessüme dönerken yumuşak bir ses tonuyla konuşmaya başladı,

"Üzgünüm hanımefendi siz gelmeden 10 dakika öncesinde bir bayan geldi ve işe alındı. Biraz daha erken gelseydiniz belki işe alınabilirdiniz. Gerçekten çok üzgünüm." Buruk bir tebessümle adamı onayladıktan sonra adam içeriye girdi ve ben adamın arkasından bir süre düşündüm. Neden bu hayat benim yüzüme hiç gülmüyordu. Neden şanssız olan taraf ben oluyordum. Neden bir şeyler için geç kalan taraf ben oluyordum. Neden 10 dakika geç geldiğim için pişman olan taraf ben oluyordum. Off! Daha fazla dikkat çekmeden bulunduğum yerden hızla ayrılarak arabama doğru ilerledim ve bir sonraki durağım olan Sultan Ahmet Camii yakınlarında bir yerde yaşlı bir teyzeye bakıcılık yapacaktım. Daha doğrusu deneyecektim. Çünkü daha öncesinde böyle bir deneyimim olmamıştı. Daha doğrusu hiç bir hayat şartı beni çalışmam için mecbur bırakmamıştı. Çünkü ne annem nede babam ben tek çocukları olduğum için isteyerekte olsa çalışmama izin vermemişlerdi. Bir an ailem aklıma gelince gözlerim doldu. Ama hayır ağlamayacaktım. Çünkü ben her zaman güçlü bir kız olmuştum ve daima öyle kalacaktım.

Arabam ile biraz daha ilerledikten sonra internet sitesindeki yaşlı teyzenin ev adresine yaklaşmış olacaktım. Ve ben bir pişmanlık vakası yaşamak istemediğim için daha dikkatli olacağıma dair kendime söz verdikten sonra hızlı bir şekilde arabadan indim. Eğer bu iş de olmazsa daha gideceğim bir kaç yer daha vardı ve ben akşama kalmamak için aceleci davranmak zorundaydım. Yaşlı teyzenin kapısının önüne geldiğimde kapıyı bir kaç kez tıklattım. Bir süre içeriden ses gelmeyince kapıyı bir kez daha tıklayıp kulağımı kapıya dayadım.

"Kapı açık zaten. Gir." İçeriden tiz ve soğuk bir kadın sesi geldiğinde bir an ürkmedim değil. Kapıyı yavaşça aralayarak içeriye girdiğimde dar bir koridor karşıladı, biraz daha ilerledikten sonra yol ikiye ayrılıyordu. Ne taraftan gitsem diye düşünürken o tiz ve soğuk sesi bir kez daha duydum.

"Sol taraftan" dedi sadece. Gerçekten mi? Bir insan bu kadar mi soğuk olurdu. Yaşlı teyzeler genelde daha tonton ve daha sevimli olmazlar mıydı? Yoksa ben mi yanlış düşünüyordum. Her neyse, kadına küçük bir tebessüm ettikten sonra karşısındaki koltuğa oturacakken elini uzattı;

"Sence oturmadan önce yapman gereken bir şey yok mu? Ne kadar saygısız bir insansın sen öyle daha şimdiden notunu kırdım." dedi. Kadın bunları söylerken bende onu şaşkınlıkla izliyordum. Ne demek notunu kırdım. Bu kadar mıydı? Sadece elini öpmemem miydi sorun. Ne kadar kaba insanlar varmış öyle bu dünyada haberim yokmuş. Neyse ki şu an kadının karşısında 'acaba bir hata yapar mıyım?' korkusuyla oturuyordum. Ve kadın beni büyük bir dikkatle, sanki oğluna alacakmış gibi inceliyordu. Kadının tepeden tırnağa süzmesi bitince nefesimi tuttuğumu yeni farkedip derin bir nefes bıraktım. "Adın ne?"diye sordu aynı soğukluğunu bırakmadan.

"Yağmur" dedim bende aynı soğuklukla. Kendisi gibi soğuk insanlardan hoşlanıyorsa beni işe alırdı belki. Bu düşüncelerinden kadının sesiyle çıktım.

"Kaç yaşındasın ve neden bir işe ihtiyacın var?" dedi yine aynı ses tonuyla.

"19 yaşındayım ve ailemi yakın bir zamanda kaybettim. Bir yandan da okuyorum. Okul masrafları için de paraya ihtiyacım var. Okul günlerinde de çalışabilmek için part-time iş arıyorum."dedim nefes bile almadan.

"Part-time çalışacak eleman aranıyor diye mi vermişler. O kadar da söyledim. Bir işlerinide iyi yapsalar şaşarım zaten." diye söylenmeye başladı kadın. Bir an ihtiyacım yok senin işine deyip kaçmayı düşünmüştüm ama fazlasıyla ihtiyacım olduğu aklıma gelince kendimi zor durdurabilmiştim. Kadın tekrar konuşmaya başladığında pür dikkat onu dinliyordum.

"Bak kızım, ailenin durumuna üzüldüm. İkisinide bir anda kaybetmişsin acın büyük olsa gerek. Ama ben sadece benimle ilgilenebilecek birisini arıyorum. Hatta bazen yatıya bile kalabilebilecek birisini istiyorum. Ben yaşlı bir insanım emekli maaşımla sana o kadar parada veremem. Allah yolunu açık etsin kızım. Benim başta böyle soğuk olduğuma bakma. Benimde yapım bu işte. Haydi Allah'a emanet ol." üzgün bir şekilde kafamı sallayarak oturduğum yerden kalktım ve çıkışa doğru ilerlemeye başladım. Her adımımda bu halde olduğum için kendime, bu hayata, mecbur kalınmışlıklara bir kez daha lanet ettim. Dışarıya çıktığımda havanın biraz kararmaya yüz tuttuğunu gördüm. Bir sonraki işyerine gitmelimiydim? Çok yorgundum ve canım istemiyordu. Ama çalışmam lazımdı anneme bir söz verdim ve bu sözü yerine getirmem gerekirdi.

Araba hızlı adımlarla yürümeye başladım oraya da on dakika geç kalma istemiyordum. Arabamın önüne geldiğimde anahtara basıp kilidi açtım ve arabaya bindim. anahtarı kontağa taktıktan sonra telefonumun çalması ile irkildim, çantamı alıp telefonumu içinde aramaya başladım. Telefonumu bulduktan sonra ekrana baktığımda yabancı numaraydı ilk başta biraz tedirgin oldum ama sonunda telefonu açtım,
"Alo" sesimdeki tedirginliği belli ederek.
"Yağmur hanımla mı konuşuyorum?"dedi ve bu bir erkek sesiydi. sesi baya nazik çıkıyordu. Yaşı benim yaşlarımdaydı sanki,
"Evet?"
"Ben bir iş için aramıştım ama" dedi sorarcasına ama beyfendiliğini bozmuyordu.
"Nasıl bir iş?" 'iş' kelimesini duyduğumda içimde bir şeyler kıpırdamaya başladı.
"Çocuk bakıcılığı, isterseniz bu gün konuşabiliriz."
"Eğer mümkünse yarın olur mu?"dedim heyecanlı bir şekilde.
"Tamam yarın olur."dedi teklifimi onaylayarak.
"Tamam iyi günler." Konuşmayı sonlandırıp telefonu kapattım.
Telefonumu çantama koyduktan sonra sevinme aşamasına geçtim ilk defa hayat bana güldü. İlk defa iş ayağıma geldi.

Biraz arabanın içinde sevinç dansı yaptıktan sonra radyoyu açtım. Favori radyo kanalım olan, radyo Fenomen açtıktan sonra kontaktaki anahtarı çevirdim ve eve doğru gitmeye başladım. Aslında çocuk bakıcılığı güzel ve isteyerek yapabileceğim bir iş olabilirdi. Çünkü çocuklarla ilgilenmeyi çok seviyordum. Gülüşleri, tatlı tatlı konuşmaları, tombiş tombiş yanakları...
Ayyşş düşünürken bile içim bir kıpır kıpır oldu...

=>=>=>DEVAM EDECEK =>=>=>

Yeni kitabım yayımda!
Bakarsanız çok sevinirim.

GİTMENE İZİN VEREMEM |1+2|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin