Bölüme özel şarkı: Sancak- Beni sevemedin yaVay be üç bin olduk! Hemde beş buçuk ayda. Herkese çok teşekkür ederim. ♡İYİ Kİ VARSINIZ♡
Beğenileri ve yorumları eksik etmezseniz sevinirim. İyi okumalar. 🌹
Yağmur'dan
Savaş iyi miydi?
Başına kötü bir şey gelmişmiş miydi?
Ölmüş müydü?
Ölemez! Ona yeni yeni bazı şeyleri hissetmeye başlamışken ölemez! Ölmemeliydi!Kendimizi birkaç saniye içinde toparladıktan sonra hızlıca masanın yan tarafında duran alış veriş torbalarını alıp asansöre doğru ilerlediğimizde tedirginliğim her saniye artıyor buna orantılı olarakta korkum gitgide büyüyordu.
Asansörü neredeyse beş dakikadır bekliyorduk fakat gelmiyordu. Aklımda ise tek bir soru vardı.
"Savaş iyi miydi?"
Etrafımız iyice kalabalıklaşıyordu. Ecrin ve Azra arkamdaydı onlara dönerek, "Merdivenlerden inelim alış veriş merkezi iyice kalabalıklaştı."
Azra'da bana katılarak,
"Haklı, hadi merdivenlere gidelim." Hızlı bir şekilde ilerlemeye başladığımızda etrafı yavaş yavaş bulanık görmeye başladım. Gözlerim dolmuştu. Kendimi zorlamadım. Bıraktım gözyaşlarımı. Sessizce ağlamaya başladım. Umudum vardı. Biraz da olsa.İyiydi şimdi belki.
İnsan umutsuz yaşayamazdı. Her şeye bir umudu vardı, olmasa bile olmalıydı. Yoksa yaşamanın ne anlamı vardı ki?
İnsan hep bir umut içerisinde yaşar aslında, farkında olmadan. Hayatı boyunca hep belkilerle hareket edip kendini umutlandırır. İyi yada kötü bir sonuç alırsınız ama asla o belkilerden vaz geçmezsiniz. Geçmezsiniz de. Çünkü belki insanın kanına gizlenmiş küçük bir umut tanesidir.Kendimi bir anda bunları hatırlattım ve göz yaşlarımı, boş olan sol elimle sildim. Derin bir nefes alıp verdim. Savaş ölmeyecekti. Ölemezdi! Daha ona yeni kavuşmuşken böyle çekip gitmeye hakkı yoktu!
Alt kata geldiğimizde hızımı biraz daha arttırıp çıkışa doğru ilerlediğimizde arkamdan Ecrin'in çığlık sesi geldi. Bir anda durup arkama baktığımda yerdeki Ecrin ve onun yanında duran Azra'yı gördüm.
"Ecrin iyi misin?" Diye koşarak yanına gittiğimde Azra konuşmama cevap verdi,
"O iyi, bağırmasının sebebi canı acıdığından değil, topuğu kırıldığı için." Konuşmaya Ecrin de dahil oldu, "Topuğum kırıldı, lanet olsun! Bu benim en sevdiğim ayakkabımdı." Ne olduğunu tam idrak edememişken Azra sert bir şekilde Ecrin'e bağırdı,
"Başlayacağım senin ayakkabınada sanada! Kaza yapmışlar diyorum. Kalk ayağa." Azra bana dönüp cümlesine devam etti. "Al şu arabanın anahtarını, araba siyah renkli BMW, plâka 34 SNN 000. Alış veriş merkezinden çıktıktan sonra sola dön, taksi durağının hemen yanında. Arabayı çalıştır, biz hemen geliyoruz." Dediğinde cebindeki anahtarı çıkartıp bana doğru attı. Anahtarı yere düşmeden sol elimle kapıp aldığımda, "Tamam." Dedim ve koşarak alış veriş merkezinden çıktım. Burnuma yağmur kokusu geldiğinde yağmur yağdığını anladım. Gözlerimi kapatıp bu kokuyu iyice ciğerlerime çektim. Yağmur kokusu birazda olsa beni rahatlatmıştı.Hızlı adımlarla Azra'nın dediği gibi sola döndüm ve arabayı aramaya başladım, içimden de Savaş'ın ölmemesi için dua ediyordum. Onu sevdiğimi bilmiyordum ama ölmesini istemiyordum. Belki o bana alışmamıştı ama ben ona alışmıştım. Hemde fazlasıyla alışmıştım bu dengediz adama.
Taksi durağının önüme geldiğimde gözlerimle bütün arabaların plâkalarına bakmaya başladım. 34 SNN 000
plâkalı siyah bir BMW'yi arayan gözlerim arabayı bulduğunda yerinden çıkacak, kalbim adeta göğüsümden bir kelebek misali uçacakmış gibi oldu. Mert, Bora ve Savaş karşımada duruyor beni izliyorlardı. Birden dona kaldım. Mert ve Bora'yı umursamayıp gözlerimi Savaş'a diktim. Savaş'a bir şey olmamıştı, o iyiydi. Bir kaç dakika öylece donup kaldım. Dünya durdu sandım. Bunlar gerçekti değil mi? Herkes sağlam, tek parçaydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİTMENE İZİN VEREMEM |1+2|
Teen Fiction-YAĞMUR ÜNSAL- Babası ve annesi gizli bir şekilde öldürülmüştü.Herkes büyük bir üzüntü ve şok içerisindeydi. Yağmur annesi ve babasının bu gizli ölümünü tabii ki araştıracaktı. Fakat bu ölümün arka perdesi hiçde iç açıcı değildi. Yağmur, lise son ö...