26.BÖLÜM (2 BİN ÖZEL)

3.4K 153 14
                                    

Beğenileri ve yorumları eksik etmezseniz sevinirim. İyi okumalar. 🌹  

Yağmur'dan

"Savaş, bey arkadaşlarınız geldi. Sizi bekliyorlar." Diyen Efsun ablaya baktım. Kahvaltı yapıyorduk ve saat daha dokuzdu. Savaş, "Biraz beklemelerini söyle." dediğinde Efsun abla başını olumlu anlamda salladı ve "Tamam efendim." Dedikten sonra mutfaktan çıktı. "Daha önce hiç arkadaşının olduğu hakkın bir şey söylememiştin." Dedim gözlerine bakarak imalı bir şekilde. Gözlerini kahvaltı tabağından ayırdı ve gözlerimle buluşturduktan sonra "Söylemek zorunda değilim." dedi ve masadan kalkıp mutfaktan büyük adımlarla ayrıldı. Bu garip tavrının nedenini anlamamıştım ama canımı sıktığı aşikârdı. Elimdeki çatalı tabağın içine bıraktıktan sonra bir yudum kadar kalmış olan çayımı içip bitirdim. Birkaç kez derin nefes aldıktan sonra sert bir şekilde üfledim, sinirli bir şekilde masadan kalktım ve bende mutfaktan ayrıldım.

Savaş'ın arkadaşlarının yanına gitmek istemiyordum. Çünkü onlar Savaş'ın arkadaşlarıydı. Onun arkadaşları beni ilgilendirmezdi. En güzeli kitap okumak, diye düşünüp yukarı çıkacaktım fakat bir sorun vardı. Benim odam yukardaydı ve merdivenlerin olduğu yer tam da Savaş ve arkadaşlarının oturduğu taraftaydı. Savaş ve arkadaşları beni büyük bir ihtimalle göreceklerdi, onları duymuyormuş gibi yapsam saygısızlık olabilirdi. Yanlarına gitsem Savaş'ın rahatsız edici bakışlarına maruz kalbilirdim. Bir yandan gitmekte istemiyordum ne konuşacaklarınıda gerçektende çok merak ediyordum.

Adımlarımı yavaşlatıp sessizce sesleri duyacak kadar odaya yaklaştım ve sırtımı duvara yaslayıp Savaş ve arkadaşlarını dinlemeye başladım.

Neredeyse yarım saattir onları dinliyordum ve ilgili çeken hiç konu olmamıştı.

"Her neyse kapatın artık şu konuyu. Ne zamandır şarkı söylemiyorsun, baya oldu sanırım?" Bu ses bir kız sesiydi fakat şarkı söylemeyen kimdi?
"Yani, en son dört beş, altı ay önce falan söyledim." Dedi Savaş.
Bir dakika bir dakika, bu gerçektende Savaş'ın sesimiydi? Savaş şarkı mı söylüyordu. Oha! Hemde kocaman bir OHA!

"O zaman şimdi bir şarkı söyle de kulaklarımızın bir pası gitsin." Sesin sahibi erkekti ve Savaş'ı hemen ikna etmişti. Savaş, Efsun ablayı çağırdı ve gitarını istedi. Efsun abla, odanın tam karşısında duran merdivenlere doğru ilerleyip alt kata indi ve birkaç dakika sonra Savaş'ın gitarı ile geldi ve odanın içine girdi. Odadan çıktıktan sonra tekrar işine devam etti. Etrafıma baktıktan sonra tekrar Savaş ve arkadaşlarını tekrar dinlemeye devam ettim.

"Hadi Savaş, ne bekliyorsun?" Diyen kız, Savaş'ın şarkı söylemesini çok istiyor gibiydi. Yelloz! Dedim içimden gözlerimi kaydırarak.

Gitar sesi geldiğinde Savaş'ın çalmaya başladığını anladım. Bir an çok heyecanlandım. Hangi şarkıyı söyleyecekti acaba? Sesi güzel miydi?
Gerçektende çok merak ediyordum. Heyecanlanmıştım. Kalbimin atışını duyabiliyordum.

Gün karanlıksa,
Etrafın bulanıksa,
Kaderin sana düşmansa,
Benden çok da farklı değilsin,

Yağmura saygın sonsuzsa,
Aşka hiç inanmıyorsan,
Zorla günleri sayıyorsan,
Aynı kişi bile olabiliriz...

Bu şarkıyı biliyordum. Toygar İşıklı, Sen Eşittir Ben. Hüzünlendiğim zaman bu şarkıyı dinliyordum fakat bu şarkıyı Savaş'tan dinleyince kalbim farklı bir ritimde atmaya başladığını hissediyordum. Bu his garipti. Ama güzeldi.

Eminim bi gün senle buluşup, Bişeyler içeceğiz,
Hatta belki eskileri anacağız, Dertleşeceğiz...

En sevdiğin şarkı yalansa, Hayatının filmi hayatsa,
Bi de hayatın tümüyle yalansa, Karşılaşmamız an meselesi.

GİTMENE İZİN VEREMEM |1+2|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin