52. BÖLÜM (21 BİN ÖZEL)

2.1K 68 8
                                    

Beğenileri ve yorumları eksik etmezseniz sevinirim. İyi okumalar. 🌹

Dün gece Savaş'ın söyledikleri kafamı karıştırdığından uyuyamadım. Sürekli düşündüm. Ama bir çıkış yolu bulamadım. Sanki çıkmaz bir sokağın içindeymişim gibi hissediyordum. Ne yapacaktım? Savaş'ın dediği gibi onun olmalı mıydım? Yoksa daha çok mu erkendi? Bilmiyordum! Kaç saattir düşünüyordum ama lanet olsun ki bir çıkış yolu bulamadım! Hiç bir şey bilmiyordum!

Sabahın ilk ışıkları yüzüme çarparken başımı yastığa gömdüm ve sessiz bir şekilde çığlık attım. Kafam o kadar karışmıştı ki, ne yapacağım, Savaş'a ne diyeceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. En iyisi duş almak diye düşünüp başımı kaldırdım ve derin bir nefes alıp verdim. Hâlâ uyumak için geç değildi, hemen duş alıp uyumak en azından gözlerimi dinlendirir, partinin ortasında hortlak gibi gezmeme engellerdi.

Yataktan yavaşça kalkıp Savaş'ı uyandırmamaya özen gösterdim, ama onun uyandığından adım gibi emindim. Hiçbir şey çaktırmadan yavaş adımlarla banyoya ilerleyip kapıyı kapattım. Bütün gece ben uyumayınca, oda uyumamıştı.

Tamam artık Savaş'ı düşünmeyi bırak. Bu gün senin doğum günün. Bir doğum günü kızı gibi davran ve ondan istediğini iste. Bu gün senin günün! Tabii senin kafan ve ne dersem diyeyim şu Savaş'ın olma konusunda takılı kalacak. Takılma ona, beyninle düşünmenin zamanı değil Yağmur, kalbini dinle ve içinden geleni yap!

İçimdeki sesi gerçekten de seviyordum. Bana her zaman yardımcı olan tek kişi oydu. Kıyafetlerimi çıkartıp kirli sepetine attım ve kendimi sıcak suyun dinlendirici etkisine bıraktım. Ama aklımdaki soru bir türü gitmek bilmiyordu. Ne yapacaktım?

Kalbimin ne dediğini bilmiyordum. Sadece beynime odaklanmış bir şekilde saatlerce düşündüğümden kalbim bana küsmüş gibiydi. Ne hızlı atıyor, ne düşündükçe midemdeki kelebekler harekteniyordu. Belki de kalbim istemediğinden böyleydi. Mazeret üretip durma kendi kendine. Sende seviyorsun Savaş'ı, sadece onun olmayı kabul etmiyorsun. Korkuyorsun. Evet, hemde bal gibi korkuyorsun. Kendi kendine mazeret arayıp durma. Ben istiyorum Yağmur, onun kalbi ile aynı ritimde atmayı, onun verdiği heyecanı doruklarına kadar yaşamayı çok istiyorum ama sen istemeyince bende artık umudunu kestim ve düşüncelerinin aralarında deli gibi atmayı bıraktım.

Diye içimden geçen düşüncelerle kalbim o anı hayal etti ve derin bir nefes alıp gözlerimi açtım. Hayal etmek bile bu kadar nefes kesici bir şey ise geceyi düşünmek bile istemiyorum. Hızlı bir şekilde o anı düşünmemeye çalışarak vücudumu ve saçımı yıkayıp duşumu tamamladım. Fıskiyeyi yerine asıp kabinden çıktım ve kendi, toz pembe bornozum olmasına rağmen Savaş'ın siyah, bana büyük gelen bornozunu giydim ve bir anda her yanımı rahatlatıcı bir kahve kokusu sardı. Kollarımı kendime vücuduma sardım ve başımı bornoza gömüp derinlemesine kahve kokusunu içime çektim. Kahve kokusundaki rahatlamayı hissettim. Ondan korkarken, yine de ona sığınmak çok garip bir his veriyordu içimde. Bu garip hissin her zaman içimde yaşadığını hissederken yeni yeni tomurcuk vermesi, beni gerçektende heyecanlandırıyordu. Banyodan çıkıp Savaş'ı yataktan kalkmış bir vaziyette göreceğimi var sayarken Savaş'ın yatakta uyuması açıkçası şaşırtıcı gelmişti. Ben onu, bana bakarken bulamayı plalıyordum oysa ki.

Her neyse, artık bende uyumalıyım diye kendi kendime mırıldandım ve odadan çıkıp kendi odama hızlı adımlarla ilerledim. Yazın sonlarında olduğumuzdan yavaş yavaş üşüye başlamıştım. Hemen gardıroptan beyaz iç çamaşırlarımı alıp, somon rengindeki yarım kollu pijama takımımı alıp kapıyı kilitledim.
Kahve kokulu bornozu çıkartıp masanın üstüne koydum ve hızlı bir şekilde giyinip saçlarımı taramak için makyaj koltuğuna oturdum. Göz kapaklarım gitgide ağırlamaya başladığında saçlarımı hızlıca tarayıp ıslak bir şekilde yatağın yolu tuttum. Artık ne düşünecek beyin kalkıştı nede yürüyecek ayak.

GİTMENE İZİN VEREMEM |1+2|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin