16.BÖLÜM

5K 173 9
                                    

Beğenileri ve yorumları eksik etmezseniz sevinirim. İyi okumalar. 🌹  

Savaş'tan

Gözlerimi açtığımda Yağmur hâlâ uyuyordu. Etrafıma şöyle bir göz gezdirdiğimde ise havanın daha aydınlanmadığını fark ettim. Uykum yoktu fakat Yağmur'un büyüleyici kokusu beni kendine çekiyordu sanki.

Yağmur'la aramızda boşluk vardı. Kollarım zaten belindeydi fakat ellerimi biraz daha aşağıya indirip belini iyice kavradıktan sonra çok kolay bir şekilde kendime iyice çektim ve gözlerimi kapattım. Onun kokusu büyüleyiciydi. Beni başka bir aleme götürüyor gibiydi. O alemin derinliklerinde Gizem vardı ve ben o alemin derinliklerine inip sinirlerimin bozulmasını istemiyordum.

Gizem, unutulacak biri değildi fakat yokluğunu Yağmur ile doldurmak istiyordum. Ama Yağmur buna pekte izin vermiyordu. Onu tabiki de Gizem gibi olması için zorlamayacaktım. Bunu asla yapamazdım çünkü o tek gecelik kızlardan değildi. Bu çok belliydi. Bazen başka kızlarla olmak istiyordum. Nerede akşam orada sabah misali gezip, tozup, gönlümü eğlendirmek istiyordum fakat bu şekilde yaparsam sadece kendimi kandıracağımı çok iyi biliyordum. Kimi veya neyi istediğimi bilmiyordum. Fakat bir şeyi çok iyi biliyorum ki Yağmur'un kokusu, tadı ve dış görünüşü kadar saf bir kız yoktu. Bana yasaktı sanki. Benim olamayacak kadar yasak. Ama ben bana yasak olanlar için savaşır, benim olmalarını sağlardım. Fakat Yağmur savaşılması kolay bir rakipti sanki. Saf bir rakip, kolay bir yemle tuzağa düşebilirdi. Fakat ben bu savaşı hakkıyla kazanıp veya kaybetmek istiyordum. Ben onu zaten işe almakla seçmiştim. Peki ya o beni seçecek miyidi?
Bilmiyorum.
Benden şu anda hoşlanmıyor gibiyi. Zaten bende ondan hoşlanmıyordum. Sadece Gizem'in yokluğunu doldurmaya çalışıyordum. Ya da Gizem'in yokluğunu dolduruyorum diye kendimi kandırıyordum. Bunu zaman gösterebilirdi. Zaten en iyi ilaçta zaman değil miydi. Kalbin kırık veya üzülmekten yorulduğun anda zamana bırakırsın. Peki ya zaman ne kadar bir şeyin ilacı olabilirdi? Sen kalbinin yaralarını sarmak istemeyince...

Düşüncelerimi Yağmur'un sesini duymam ile bir kenara itip Yağmur'u dinelemeye başladım.

"Anne,baba. Nereye gidiyorsunuz? Gitmeyin. Ben siz olmadan yapamıyorum!" Sesi ağlamaklı gelen Yağmur'un belinden ellerimi çekip yataktan hızlı bir şekilde kalkıp hızlı adımlarla Yağmur'un yanına gidip yavaş bir şekilde oturdum. Karanlık olduğu için Yağmur'un yüzünü net bir şekilde göremiyordum. Fakat Yağmur'un yanına iyice yaklaşıp yüzünü elerimle kaldırıp başını kalbimin olduğu bölgeye koydum. Gözlerinin etrafı ıslaktı. Sanırım rüyasında ağlıyordu.

Annesini ve babasını görüyor olmalıydı. Kendimi hiç bu kadar kötü hissetmemiştim. Bir çok kez şerefsiz insanları öldürmüş hatta bazı fantazilerimi onların üstünde kullanmıştım. Fakat vicdan azabımın bu denli bağırıp çağırarak

Bu kız şu an senin yüzünden bu hâlde.

Demesi ile kalbimin ortasına hançer saplanması bir oldu. Bana ne olmuştu böyle? Neden böyle hissediyordum hiç bilmiyordum. Tekrar Yağmur'a odaklanıp kabustan kurtarmak için kısık bir sesle ismini söylerken sağ elimlede omzunu hafif bir şekilde dürtüyordum.

Yağmur,bir kaç dakika sonra uykusunda sıçrayarak uyandı. Gözlerini açtığını görebiliyordum. Gözlerim karanlığa alışmıştı artık. Yağmur, uyandıktan bir kaç saniye sonra hıçkırdı ve ellerimden kurtulup yüzü göğsüme yasladı. Yatakta yarı oturur bir pozisyondaydık ve Yağmur yüzünü göğsüme yasladıktan sonra ikimizinde yataktaki pozüsyonumuz değişti. Ben bacaklarımı uzatıp dik bir şekilde oturdum ve Yağmur'u kucağıma alıp gözyaşlarının çıplak tenime deymesini hissettim. Her göz yaşı kendimden nefret edip, bir kızı ağlattığım için kendime lanet okumama neden oluyordu.

GİTMENE İZİN VEREMEM |1+2|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin