29.BÖLÜM

3.1K 125 5
                                    

Beğenileri ve yorumları eksik etmezseniz sevinirim. İyi okumalar. 🌹  


Yağmur'dan

Kahvaltı masasından kalkalı neredeyse bir saat olmuştu fakat bir saattir konu futboldu. Canım çok sıkılmıştı. Artık herkes bana alışmıştı ve herkes ben yokmuşum gibi davranıyordu. İşin garibi Azra ve Ecrin'de futbol hakkında konuşuyor, bundan büyük zevk alıyorlar gibiydi. Garip, ben kızların futbolu sevmediğini sanırdım. Her neyse. Gözlerimi Savaş'a odakladığımda Savaş'ında konuşmadığını, elindeki sigarasını içtiğini gördüm.

Cebimde olan telefonumu cebimden çıkardım ve Whatsapp'a girip durumlara bakmak istedim. Zaten benimle konuşan yoktu mal mal onlara bakacağıma telefonla uğraşmak en iyi seçenekti.

"Herkesin canı sıkılmış gibi, alışverişe mi çıksak?" Ecrin'in Bu güzel bir fikiri çok hoşuma gitmişti fakat ben "tamam, gidelim." desem bile son sözü söyliyecek olan Savaş'tı.

Savaş'a bakışlarımı çevirdiğimde Savaş, gözlerini olumlu bir şekilde hızlıca kırptığında sevinçten havalara uçtum. Bir kaç haftadır dışarı çıkmıyordum ve bu kafa dağıtmak için iyi bir fikir olabilirdim. Bir kaç dakika sonra Whattsapp'tan mesaj geldi. Telefonumu açıp Whatsappa girdiğimde Savaş'tan mesaj geldiğini gördüm. Zaten yanında oturuyordum, neden mesaj atmıştı ki?

"Bir kaç dakika sonra yukarı çıkacağım. Benimle gel, sana vereceğim bir şey var."
"Ne vereceksin?" Diye sorduğumda bakışlarımı Savaş'a çevirdim. Mersaj geldiğinde tekrar gözlerimi telefonuma çevirdim.
"Soru sorma, arkamdan gel."
"Tamam." Yazdım ve Whatsapp'tan çıktım.

Savaş, benimle az önce konuştuğu gibi bir kaç dakika sonra odadan çıktı. Bende Savaş'ın istediği gibi odadan çıktım ve merdivenlerden çıkıp koridora geldim. İkiye ayrılan koridora iyice göz gezdirdikten sonra ortalıkta olmayan Savaş'ın, kendi odasında olacağını anladım. Savaşın odasına hızlı adımlarla ilerlediğimde arkamdan Savaş'ın arkadaşlarının gelmemesini umdum.

Odanın önüne geldiğimde kapı açıp etrafta Savaş'ı aradım.
"Ne bakıyorsun? Gel hadi." Savaş'ın sesini duyduktan sonra hareketlenip odaya girdim ve kapıyı kapattım.
Savaş, kapıyı kapattığımı duyduğunda benim yanıma geldi, "buna ihtiyacın olacağını düşünüyorum." Dedi ve bir kaç saniye sonra sağ cebine gitti. Gözlerimi Savaş'tan çekip sağ eline odakladım ve ne vereceğini merak etmeye başladım. Savaş gözlerini benden ayırmadan cebinden kredi kartı çıkardı. Gözlerimi Savaş'ın gözerine odaklayarak
"Ben, ben bunu kabul edemem." Dedim kekeleyerek.
"Sana alır mısın diye sormadım zaten."
"Savaş ben bunu kabul edemem." Ona karşı zaten mahçuptum. Benim ihtiyaçlarımın hepsini o karşılıyordu birde kredi kartı. Bu fazla olurdu.
"Yağmur," sinirlenmeye başlamış gibiydi,"al şu kartını."
"Hayır." Dedim net bur şekilde, o dengesizse, bende inattım. Almak istemiyordum. Gurur falanda yapmıyordum. Ben ona ne yapış olabilirdimde bana bu kadar iyi davranıyordu?

"Yağmur, bir şeyide zorlamı yapmak zorundasın?" Savaş, biraz daha yaklaştı.
"Savaş, beni anlamıyorsun sanırım. A-la-mam." Dedim heceleyerek ve son heceyi uzatarak. "Neden?"
"İşte, alamam. Almak istemiyorum." Dedim ve Savaş'tan uzaklaşıp arkamı döndüm. Kapıya doğru koşar adımlarla ilerleyip tam kapıyı ulaşacakken Savaş her zamanki centilmenliğini ortaya koyarak beni kolumdan tuttu ve duvara yasladı. Aramızdaki boşluğu neredeyse sıfıra indirdi ve gözlerini gözlerime odaklayıp, "Şifre 1999." Dedi başını kulağıma fısıldayarak.

Bir dakika bir dakika. Bu benim doğum tarihimdi. Bu ne demekti şimdi
"1999, benim doğum tarihim."
"Biliyorum. Ama sen bunu kafana takma. Şimdi, akıllı bir kız gibi bu kredi kartını alıyorsun ve istediğini alıyorsun." Dudağımı aralayıp
"Hayır!" Diyecekken Savaş dudaklarını dudaklarımın üstüne kapatıp bir saniye sonra çekti ve,"İtiraz yok." Dedi fısıldayarak.
"Ben sana bin kerede hayır desem sen beni yine de zorlayacaksın değil mi?" Dedim ve sırıttı. "Beni hâlâ tanıyamamışsın."
"Tamam. İtiraz yok ama üstümden çekil, arkadaşlarındam biri gelecek." Dedim ve ellerimle Savaş'ın göğsünü ittirdim. Savaş, üstümden çekilip kredi kartını verdiğinde Savaş'ın yüzüne bakmadan kredi kartını aldım.

Dengesizdi, manyaktı ama tatlıydı da. Kendini sevdiriyordu. Her neyse, odada fazla durmamam gerekiyordu. Bora falan karşıma çıkarsa açıklama yapamaz angut gibi bakakalırdım. Hızlı adımlarla odadan çıkıp merdivenlerden inip odaya geçtim. Odaya girdiğimde herkesin meraklı gözleri üstümde takılı kaldı.
"Nereye kayboldunuz çifte kumrular?" diyen Bora'ya baktığımda, "İşimiz vardı."dedim. Bu konu hakkında çokta konuşmak istemiyordum. "Ne işiniz vardı?" Bora, merkalıydı ama fazla merak başa belaydı. "Sizi ilgilendirmeyen bir işimiz vardı." Dediğimde Bora'nın yüz ifadesi bir anda değişti.
Bozulmuş gibi duryordu. Ecrin sesli bir şekilde öksürdükten sonra, "Hadi çıkalım saat 12:32." herkes olumlu anlamda başını fakat ortada Savaş yoktu. "Siz çıkın. Ben yukarıdan montumu alıp geliyorum." dedim ve yanlarından ayrılıp odama hızlı adımlarla ilerledim.

Merdivenleri ikişer ikişer çıkıp odama girdim ve siyah, kısa deri ceketimi alıp Savaş'ın odasına ilerledim, ortalıklta yoktu, odasında olma ihtimali yüksekti. Odanın önüne gelip kapıyı iki kere tıkladıktan sonra Savaş'ın "Gel." Sesi duyuldu. Kapıyı açıp odaya giriş yaptığımda Savaş'ı aynanın karşısında gördüm.

Siyah saçlarının üstünü dağıtan Savaş, beyaz bir tişört, siyah, bacaklarına oturan pantolonunu giymiş, siyah botları ile kombinini tamamlamıştı. Savaş'ı süzmeyi bitirdikten sonra gözlerimi Savaş'ın aynadaki gözlerine dikip, "Hadi, Ecrin ve diğerleri çıktı." derin derin nefes alıp vererek söyledim cümlemi.

"Tamam, onlara söyle önden gitsinler. Gelin almaya gitmiyoruz, konvoy misali alışveriş merkezine gitmenin bir mânâsı yok."
"Yoruldum vallahi, in çık in çık mesaj atsan?"
"Yağmur, onalara söyle çıksınlar. Bir daha da yukarı çıkma beni aşağıda bekle." Sesi net çıkmıştı.
"Tamam." dedim bıkkınlık dolu sesimle, arkamı dönüp odadan koşarak çıktığımda Ecringilin dışarı çıkacağı ihtimalini göz önünde bulundurarak istikametimi dış kapıya yönelttim. Merdivenleri hızlı adımlarla inip aynı adımlarla ilerlediğimde Savaş'ın adamlarından biri gözüme çarptı. İstikamet yönümü değiştirip adama doğru ilerledim ve " Ecrin ve diğerleri çıktı mı?" Dedim soluyarak. Baya yorulmuştum.

"Evet az önce çıktılar." Bu adamda diğerleri gibi robottan farkızdı resmen. Sesi gayet metalik ve soğuktu.
Derin bir nefes alıp, "Tamam onlara söyleyin Savaş ve ben sonra geleceğiz, bizi beklemesinler."
"Tamam." Dedi ve başını olumlu bir şekilde bir kez salladı. Savaş bu kadar soğuk ve metalik konuşan adamları nereden buluyordu? Ders falan mı veriyordu?

Saat akşam altıya geliyordu ve ben artık bitmiştim. Neredeyse beş saatir Ecrin, ben ve Azra mağazaları geziyor, Savaş, Mert ve Bora işleri olduğunu söyleyip alışveriş merkezinden çıkmış hâlâ geri dönmemişlerdi. Rahat değildim. Daha bu gün tanıştığım kızlarla alışverişteydim. Bu garip değilmiş gibi birde Azra'ın tip tip bakışları, Ecrin'in ise çok samimi davranışları beni geriyordu. "İsterseniz oturalım ben yoruldum." Diyen Ecrin'e olumlu bir şekilde kafa salladım. Ecrinle birlikte Azra'ya baktığımızda "Aynen bende yoruldum." Dedi. Bizi takmadığı bariz belliydi ama neden böyle yaptığını Ecrin bile bilmiyor gibiydi.

Neredeyse on dakika sonra yukarı çıktığımızda herkes birbirine baktı, hepimiz acıkmıştık o kesindi ama ne yiyecektik?

"Evet kızlar, ne yiyeceğiz" diye soran Azra'ya baktığımda birkaç saniye Ecrin ve ben bir şey söylemedik. Etrafa bakıp ne yiyeceğime karar vermeye çalışırken gözüme Bay Döner afişi takıldı. Haburger yemek istemiyordum çünkü çok açtım ve açlığımı ancak bol domates soslu bir iskenderle batırabilirdim.

"Ben iskender yiyeceğim." Dedim ve gözlerimi Ecrin'in üstüne dikildi.
"Banada uyar ama diğerleri?"
"Hangi diğerleri?" Diye karşılık verdi Azra,
"Savaş, Bora ve Mert'ten bahsediyorum."
"Masaya bir oturalım haber veririz."
"Tamam." Diye Ecrin Bay Döner'e giresiye kadar konuşmadı. Tabii bizde.

Masaya oturup yerleştikten sonra Azra, telefonu cebinden çıkardı ve bir kaç dakika sonra kulağına tuttu.
"Alo,"
"Sizin hâlâ işiniz bitmedi mi?"
Bir kaç dakika sonra Azra'nın teni bembeyaz gözleri ise yerinden çıkacakmış gibi oldu.
"Ne diyosun sen? Ne, tamam, hemen geliyoruz." Birşey olduğu kesindi ama ne olmuş olabilirdi de?
"Ne oldu?" Dedim Azra'ya merakla sorarak.
"Bora ve diğerleri kaza yapmışlar hadi, hastaneye gidiyoruz!"

=>=>=> DEVAM EDECEK=>=>=>

İnstagram: elif__590
Snapchat: elifnurr590

GİTMENE İZİN VEREMEM |1+2|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin