17.BÖLÜM (1 BİN ÖZEL)

4.7K 183 7
                                    

Beğenileri ve yorumları eksik etmezseniz sevinirim. İyi okumalar. 🌹

Yağmur'dan

Banyoya girdiğimde direk lavaboya ilerleyip elimi yüzümü yıkadım ve aynadan kendime baktım. Gözlerimi ağladıktan sonra izlemeyi seviyordum. Gözlerimin yeşil kısmı biraz daha ortaya çıkıp daha çekici olmamı sağlıyordu.
Fakat şimdi bu pekte umrumda değildi çünkü şimdi aynaya bakma sebebim başkaydı. Daha önce hiç annem ve babam için ağlamamıştım. Cenazelerinde bile. Kendimi hep tuttum. Ağlamayacağım dedim. Dayanmaya çalıştım fakat olmadı. Yapamadım. Dayanamadım onların yokluğuna. Koydumu?
Hemde baya. Şu anki aynaya bakma sebebimde buydu. Ağladığımda annem kadar dik durabiliyor muydum. Sanmıyordum. Annem kadar dik değildim. Güçlü değildim fakat olmaya çalışacaktım.

Yüzümden akan su damlalarını havluya sildikten sonra banyodan çıktım ve gözüme sabahın ilk gün ışıkları çarptı. Güneş doğmuştu. Gün başlamıştı fakat ben hâlâ adam akıllı uyuyamamıştım. Banyonun kapısını kalatıp gözlerimi ve adımlarımı yatağa doğru yönelttim. Savaş, yataktaydı fakat gözleri kapalıydı. Uyuduğunu sanmıyordum. Hep böyle yapıyordu. Aslında geceleri bile uyuduğundan emin değilim.

Yorganı kaldırıp yatağın içine girdim ve ona doğru dönüp o karanlık olan yüzüne baktım. O karanlık yüz bana güven veriyordu. Garipti. Ondan korktuğum kadar güveniyordum da. Söyledikleri farklıydı. Artık Savaş'a tamamen güveniyordum. Fakat duygularım ona karşı farklı bir hâl alıyor gibiyi. Bu olamıyacak kadar imkansızdı bana karşı. Savaş bana başka duygular besleyecek bir adam değildi. Yada ben öyle düşünüyorum. Bana güven vermek için söylemişti az önceki sözleri. Başka ne ihtimali olabilirdi de? Bunu aklına sok kızım savaş sana bakmayacak kadar karanlık.
İç sesim düşüncelerime çomak sokarak iyice kafamı karıştırdı.

Ya o öpüşmeleriniz? Seni neden öpmüş olabilir? Sana güven vermek için mi? Peki ya onun yanına yatmalar falan? Hadi onu geçtim seni yanına kadar çekmeler? Bütün hepsi sana güven vermek için mi
Hah, sanmıyorum. Bunu bir düşün.

Haklıydı. Tamamen. Beni seviyor muydu? Bu konuyu geçtim, ben Savaş'ı seviyor muydum? Bilmiyorum. Kendimden, duygularımdan emin değilim. Her neyse bu konuyu düşünmemek en iyisi. Zaman ne gösterecekti bakalım.

Savaş, gözlerini açıp bana doğru döndüğünde hiçbir şey söylemedi. Sadece sustu. Sağ elini yüzüme hafif bir şekilde getirdi ve yanağıma sabitledi.
Gözlerimi kapattım. Sustum. Çünkü Savaş öyle istiyordu. Ona yaklaştım. Onun kokusunu
istiyordum. Kahve kokusunun rahatlatması iyi geliyordu yüreğime. "Nasılsın?" Dediğinde gözlerimi açıp ona baktım. Sabahın ışığı sırtına vuruyordu. Güneş ışığı yüzüne vurmadığı hâlde yüzü, gayet net bir şekilde görünüyordu.
"Biraz daha iyiyim." Elini yanağımdan çekip belime koydu ve beni kendine iyice çekti. "Uykun var. İtiraz yok. Uyuyorsun." Dediği gibi itiraz etmedim. "Tamam günaydı." Dedim ve gülümsediğini hissettim. Dalga geçer bir ses tonuyla "sanada."dedi ve yanağıma küçük bir öpücük kondurdu.

Sabah uyandığımda Savaş yanımda yoktu. Kulaklarım su sesini duyduğunda nereye gittiğini meraklanmama gerek kalmadı. Yatağın yanında duran komodinden Telefonumun ortasındaki düğmeye basıp saatin kaç olduğuna baktım ve saatin 11:31 olduğunu gördüm. Bildirimler kısmında ise bir mesajım vardı fakat şu anda mesaja bakamayacak kadar üşendim ve mesaja sonra bakmaya karar verdim.

Uykuya dalmıştım ki banyonun kapısı açılması ile gözlerimin açılması bir oldu. Acaba yine sadece beline doladığı havlu ile mi çıkmıştı? Birden kendime geldim ve koluma küçük bir çimdik attım. Babane be bundan? Deyip gözlerimi kapattım ve Savaş'ın olduğu yöne döndüm. Büyük bir ihtimalle uyumadığımı anlayacaktı fakat ben bu takliti yapmaktan asla vaz geçmeyecektim. Beş dakika sonra Savaş'ın sesi ile irkildim. "Hadi kalk kahvaltıya ineceğiz." Savaş'ın söylemesi ile karnımın acıktığını hissettim. Gözlerimi yavaşça açıp sanki yeni uyanmış bir imajı vermeye çalıştım fakat başarılı olamadım. "Hadi ama numara yapmayı bırak." Dediğinde sesi sert çıkmıştı. Ona bakmıyordum. Bir kez daha onu sadece havlu ile görürsem kalbim dayanamaya bilirdi. Numarayı bir kenara atıp yataktan kalktığımda karşımda dikilen Savaş'ı fark ettim. Sadece yüzüne bakmaya çalışıyordum. "Beş dakika sonra hazır ol ve aşağı in." Gözlerinin içine bakarak "Tamam." Dediğimde önümden çekildi ve çıkmama izin verdi.

Misafir odasına girdiğinde beni kapının karşısında duran bir gardırop karşıladı fakat etrafa şöyle bir bakrımda beni karşılayanın sadece gardrop olmadığını fark ettiğimde çok şaşırmıştım. Oda sanki yeniden dizayn edilmişti. Parkeler hariç her yer toz pembeydi. Renk seçimi güzeldi. Beni büyülemişti sanki. Gardırop, duvar kağıdı, lamba, halı, perde, makyaj aynası, makyaj koltuğu, çalışma masası, çalışma masa sandalyesi, notebook. Bir dakika. Bu odada çalışma masasının ve notebook'un ne işi vardı?

Arkamda kalan kapının açılması ile sıçradım. Kapıya doğru döndüğümde ise gelenin Savaş olduğunu gördüm.
"Bu oda senin çalışma odan. Ders çalışmak için neye ihtiyacın varsa burada hepsi mevcut. Eğer bir şeye ihtiyaç duyarsanda adamlarıma söylemen yeterli. Sınava zamanın çok olabilir fakat ders konularında çok. Hedefin yüksek. Çalışmak zorundasın." Savaş, bu cümleleri söylerken ona karşı mahçupluğumun dereceleri yükseldi. Demek Savaş'ta benim doktor olmamı istiyordu. İlginç. Bir şeyler söylemem gerekiyordu sanırım. Şu anda Savaş'ın yüzüne aval aval bakıyordum. "Ne söyliyeceğimi bilmiyorum. Gerçekten çok teşekkür ederim." dedim utanarak. O bana çok fazla şeyler yapıyordu. Benim ona karşılığında verebileceğim en iyi şey ise yaptıklarının karşılığı vermek yani doktor olmaktı. Odaya doğru dönüp tekrar göz gezdirdiğimde odanın içinde yatağın olmadığını fark ettim.
Savaş'a dönüp "Bu odada yatak eksik. Yatağı unutmuşsunuz." Dediğimde Savaş, "Eksik falan değil bilerek koydurtmadım." Dedi. "Neden?"dediğimde ise "Benim yanımda yatmaya devema edeceksin. Dersini bitirdikten sonra yanıma yatacaksın."şeklinde cevap verdi. "Tamam." konuyu kapatıp odayı biraz araştırmaya karar verdim.

Odaya doğru tekrar dönüp gardıroba doğru ilerledim ve gardırobun kapağını açtığımda elbiselerimin ve kıyafetlerimin özenle koyulduğunu fark ettim.
"5 dakika sonra aşağıda ol. Bekliyor olacağım." Savaş normal bir sesle cümlesini söyledikten sonra odadan çıktı. Beş dakikada nasıl hazır olabilirdim? Ne giyeceğimi düşünmem on dakikamı alıyordu zaten. Her neyse itiraz etmeyi kesip ne giyeceğimi düşünmeliydim.
Gardırobu açıp dar kot pantolonumu, üstüme ise sıfır kollu hafif bol toz pembe renginde bir tişort aldım ve gardırobun kapağını kapattım.
Üstümdeki pijamaları çıkartıp onları giymem tahminen iki dakika sürdü. Saçımı tarayıp doğal haliyle bıraktım. Gardıroba tekrar ilerleyip en aşağıya baktığımda ayakkabılarımı gördüm. Ayakkabılarıma baktığımda en iyi seçimin beyaz spor ayakkabı olacağını anladım ve beyaz ayakkabımı giydim.
Hazır olduktan sonra odadan çıktım ve Savaş'ın odasına doğru ilerledim. Kapının önüne geldiğimde kapıyı iki kez tıkladım. Savaş'ın "gel." Komutunu duyduktan sonra içeri girdim. Savaş'a bakmadan direk yatağın yanında duran komodine yöneldim. Bir kaç büyük adımdan sonra hedefe ulaştım ve komodinin üstünde duran telefonumu alıp cebime koydum. Savaş arkamdaydı ve bana yavaş bir şekilde yaklaştığını hissediyordum. Yavaş bir şekilde arkamı döndüğümde Savaş ile burun buruna geldim. Savaş'ın bu kadar çabuk yakınımda olabileceğini düşünmemiştim. "Hazırsan inelim." Kalbim sanki ağzımda atıyordu. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldıktan sonra "Evet. Hazırım." Dedim ve Savaş çekildi. Onun çekilmesi ile gözlerimi açtım ve derin bir oh çektim. Sanki üzerimden büyük bir yük kalkmıştı. Odadan ilk ben sonrada savaş çıktı. Mutfağa doğru ilerlerken ne Savaş nede ben konuştum.

Karnımı doyurmuş sadece çayım kalmıştı. Fakat aklıma gelen mesaja merakım üzerine bakmamla kalan çayımı içmem artık imkansızdı.

Gönderen: Gizli Numara

Naber güzelim. Dün Savaş'la çok eğelenmiş gibi duruyordun. Ben, sana Savaş'ın yaşattıklarından daha iyi şeyler yaşatırım. Bir düşünsene benimle nasıl eğelenebileceğini?

=>=>=>DEVAM EDECEK=>=>=>

Yeni kitabım yayımda!
Bakarsanız çok sevinirim.

GİTMENE İZİN VEREMEM |1+2|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin