31. BÖLÜM

3.2K 140 38
                                    

Beğenileri ve yorumları eksik etmezseniz sevinirim. İyi okumalar. 🌹  

Bora ve Mert'ten "ooo!" sesleri yükselirken Ecrin ve Azra'da bize bakıyordu, Savaş ise gözlerini gözlerime dikmiş, gözleriyle konuşuyordu. Gülümsedim. Kahverenginin en ılık hali gözlerimi karşılamış, ruhuma huzur veriyordu. Azra sesli bir şekilde öksürdükten sonra, "Havada aşk kokusu var gençler," Azra cümlesini devam edecekken Mert, Azra'ın sözüne atlayıp konuşmasına izin vermedi.

"Hadi çevirin şu şişeyi, devam edelim." Mert'in sesi bir anda sert çıkmıştı. Bu durum biraz garipti doğrusu, az önce neşesi gayet yerinde olan Mert, Azra'nın lafından sonra bütün neşesi gitmiş gibiydi.

Her neyse bu beni ilgilendirmediği için fazla kafama takmama gereksinimi duyup bu düşünceyi beynimden sildim.

Gözlerimi Mert'ten çekip Ecrin'in elindeki şişeye odakladım. Ecrin şişeyi hızlıca çevirip, meraklı gözlerle şişenin kime geleceğini merak ederken, şişenin soru tarafı bana, cevap kısmı ise Savaş'a geldi. Çarpık bir şekilde gülümseyip gözlerimi Savaş'a odakladım.

"Doğruluk mu? Cesaretlik mi?"
Savaş gayet rahat bir şekilde "Doğruluk." Dedi.
Şimdi bir düşünelim. Kötüydü, ama iyidi de. Ama bu iyiliği sayılı kişilere gösteriyordu. Bu sayılı kişiler tek gecelik kızlarının da arasında mıydı? Tek gecelik kızları var mıydı?
Varsa da onlara da benim gibi davranıyor muydu? Bana özel miydi? Yoksa her yattığı kızla oynaşıp bırakıyor muydu?
Benimde sonum tek gecelik kızlar gibi mi olacaktı? Yada Savaş, beni ve diğer kızları Gizem'in yokluğunu doldurmak için mi yatıyordu? Ama beni sevdiğini söylemişti. Allah bilir daha kaç defa bu yalanı söylemişti! Savaş yalan söyler miydi?

Off!

Yine aklımdaki karanlık ormanın derinlerine yürüyüşe çıkmıştım. Azra'nın, "Yağmur!" Diye yüksek sesle adımı zikretmesiyle ormanımdan bir anda sınır dışı edildim. "Sadece bir soru soracaksın." Dedi normal bir sesle. Söylemesi kolay tabi. Ne soracağımı bilmiyordum ki!

Bir kaç dakika sonra bütün bu düşüncelerimi zihnimde toparladım, dudaklarımı aralayıp gözlerimi düşünürken odakladığım şişeden çekip Savaş'a odakladım. "Daha önce bir kızın yerini doldurmak için başka bir kızla yattın mı?"

Savaş sadece gözlerime baktı, birkaç saniye bekledikten sonra sert bir sesle " Evet." Dedi. Sertçe tutkundum. Bu ben mi oluyordum yani? Yok be daha neler, ben değilimdir o, benden önceki kızlarından biridir.
Yani, sanırım.

"O kızın isminin baş harfini söyle?" Kızın ismini söylemiyeceğini biliyordum. Bari aklımdaki soru işaretlerini gidereyim!
"Bu ikinci soru olur." Dedi, sesi hâlâ sertti. Gergin olduğumu anlamış olmalıydı. Azra cebinden çıkardığı telefonuna baktıktan sonra, "Saat ikiye geliyor gencolar, yaylansak mı artık?" Dediğinde Mert, Bora ve Ecrin bu soruya olumlu bir şekilde cevep verdikten sonra evden ayrılmak için Savaş'la vedalaştılar. Saatin iki olması kimsenin umrunda değildi. Herkes Savaş ve benim aramdaki bu kasvetli havayı sezdiği için gideceklerdi.

Onları uğurlamaya inmedim çünkü moralim çok bozuktu. Asık bir suratla yeni arkadaşlarımı uğurlayacağıma, kendi sîneme çekilirsem daha iyi diye düşündüğum için odamdaydım.

Çalışma masası sandalyemde oturmuş, başımı masaya koymuş, neredeyse yarım saattir bu hâlde düşünüyordum.

Beni kandırıyor olabilir miydi? Ona tam açılmaya karar verirken, böyle bir şey yapıyor olabilir miydi?
Bilmiyorum. O dengesizdi. O, sadece duygularını oğluna açıyordu. Kalbinde başka kimseye yer yoktu. Belki de yanılıyordum. Ama bana böyle hissettiriyordu.

GİTMENE İZİN VEREMEM |1+2|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin