Sabah uyandığımda, akşamki kararım aklıma geldi. Birini seçmeliydim ama hangisini? İkisini de çok seviyordum...
Düşüncelerimden sıyrılıp, León'u aradım.
"Ne oldu?"
"León, bana gelebilir misin?"
"Tamam da neden?"
"Gel işte!"
"Tamam ya neden bağırıyorsun?"
"Bağırırım. Sinirlerim bozuk zaten. Geleceksen gel."
"Geliyorum."
Telefonu masaya bıraktım ve rüyamı unutmaya çalıştım. Rüya mı demiştim? O tam bir KABUSTU!
~
León, nihayet gelebildi.
"Ne oldu?"
"Akşam iğrenç bir kabus gördüm."
"Ne gördün ki? Bende gördüm ayrıca."
"Anlat."
"İlk sen anlat."
León'a gördüğüm kabusu anlattım.
"Çok tuhaf."
"Tuhaf olan ne?"
"Bende aynısını gördüm ama benimki Lara versiyonuydu."
"Ne yapacağız León?"
"Bilmiyorum. Ama istersen se-"
"Devamını getirme. Bende çok düşündüm. Karar vermek öyle zor ki!"
"Benim için değil."
"Çünkü sen Lara'ya aşık değilsin."
"Sende Diego'ya aşık değilsin. Seviyorsun onu. Ama sevmekle aşık olmak arasında çok fazla fark var."
"Bilmiyor muyum sence bunu? Ben mutluluğumu düşünüyorum, León!"
"Fark ediliyor. Böyle yaptığında daha fazla üzülmüyor musun?"
"Evet ama en azından kalbim kırılmıyor."
"Senin kalbini bir daha kırmayacağımı söylemiştim."
"Söylemiştin ama icraat? Sıfır. Dimi?"
Bir süre sustu.
"Haklısın ama çıkarsak bambaşka olurum ben. Sana çok aşığım, biliyorsun. Eskiyi düşündüğün zamanlarda ikimizin de canı yanıyor. Gerçekten eskisi gibi olamam bir daha. Seni kaybetme riskine girmek bile beni korkutuyor."
"Beni de. Seni bir daha kaybedemem."
"O zaman?"
Kalbim, korkudan mıdır bilmiyorum ama fazla hızlı çarpmaya başladı.
"Cevabını bekliyorum?"
"Deneyelim."
"Gerçekten mi?!"
"Fikrimi değiştirmeden sus. Ve-"
"Devamının olacağını tahmin etmeliydim."
"Ve, ayrılmayacağız sevgililerimizden."
"Ne?!"
"Ayrılmayacağız."
"Ama, saçma sapan bir birliktelik olmaz mı?"
"Hayır. Birbirimizi kırmaya devam edersek, ayrılacağız. Ben, Diego'yu terk edemem."
"Ama onu aldatıyorsun. Bunu da yapamayacağını söylemiştin dimi?"
"Aynı şey değil!"
"Aynı şey!"
"Değil!"
"Öyle!"
"Çıkmıyoruz o zaman."
"Ya, tamaaam. Aynı şey değil."
"Aferin."
"Uzak durma benden ama."
"Birbirimizi kırmayacağımızdan emin olana kadar böyle olmalı."
"Birbirimizi kırmazsak?"
" 'Kırmazsak' ne?"
"Yani, Lara ve Diego'dan ayrılma konusu netleşecek mi?"
"Bakacağız."
"Arıza çıkarmasan olmuyor, dimi?"
"Olmuyor. Durum bunu gerektiriyor, ne yapayım?" deyip sırıttım.
"Yani, şimdi sevgiliyiz?"
"Öyleyiz galiba. Ama olmamalıyız!"
"Yine nedeeen?!"
"Sen bana çıkma teklifi ettin mi?"
"Hayır."
"A-aa bir da rahat rahat söylüyor!"
"Ne yapayım?"
"Teklif et. Ama romantik istiyorum. Geçmişi unutturacak bir şey olmalı."
"Ooof, of!"
"Yine başlıyoruz."
"Ne renk istiyorsun?"
"Renk?"
"Dekorasyon için."
"Yehhi! Dediğimi yapıyorsun demek. Mor ve pembe."
"Tahmin etmeliydim. Neyse, ben gidiyorum. Malum, özel bir gece olmalı."
"Aynen öyle."
"Violetta?"
"Efendim?"
"Sana sarılabilir miyim?"
"Hı?"
"Sarılabilir miyim, sana?"
"Ta-tabii."
Bana doğru geldi ve sıkıca sarıldı. Sanki kaçacağımı düşünüp de bu kadar sıktı.
"Gitmedin. Hayal değilmiş."
"Ne hayal değilmiş?"
"Senin söylediklerin gerçekmiş. Hissettiğime göre gerçek oluyor, dimi?"
Kahkaha attım ve "Evet öyle oluyor." dedim.
~
Akşam, León aradı ve beni 'Aşk'a davet etti. 'Aşk' ikimizin de rüyasında gördüğü bir ağaçtı. Yıllardır da oraya gitmemiş. Bugün birlikte gidecekmişiz.
♪ ♫ Flashback ♫ ♪
Yazandan;
Violetta ve León, gördükleri rüyayı birbirlerine anlattılar. Rüyalarında da gördükleri ismi, yani 'Aşk'ı ağacın adı olarak anacaklardı. Ne olursa olsun.
Violetta, Madrid'e gideceği gün buraya gelip ağacın küçük bir boşluğuna bir şey koymuştu (Az sonra öğreneceksiniz ). İşini hallettikten sonra da oradan ayrıldı. Hiçbir zaman yanından ayırmayacağına söz verdiği León'dan olan tek eşyayı da geride bırakmıştı.
~
Violetta'dan;
'Aşk'a birlikte geldik. Çünkü beni almaya gelmişti.
"Özledin mi burayı?"
"Hemde çoook!"
"Dekorasyonu nasıl buldun?"
"Harika! Bir erkek olarak, dekorasyon işlerinden falan iyi anlıyorsun."
"Annem sayesinde öğrendim."
"Annen sayesinde mi?"
"Evet. Sen gittikten sonra hep annemle takıldık. Kulağa iğrenç geliyor biliyorum ama güzel geçiyordu zamanımız. Hoş, genellikle dekorasyon programlarına bakıyorduk ama. Böylece de öğrenmiş oldum bir şeyler. Heey! Sen beni dinlemiyor musun?"
"Dinledim. León?"
"Efendim?"
"Beni, ağacın şu köşesine çıkarır mısın?"
"O, gizli yerde orada değil miydi?"
"Evet. Bir şey bırakmıştım gitmeden önce. Orada mı diye bakacağım."
"Hım. Nasıl çıkaracağım?"
"Eee..canın yanabilir."
"Bu mu derdin oldu?"
"Saçmaydı biliyorum. Sırtına çıkacağım ve oraya uzanacağım."
"Of! İyi."
Eğildi ve sırtına çıktım.
"Özel günümüze bak be! Hanımefendi, sevgilisi olacak adamın sırtına çıkıyor ve ağaçtan bir şey alıyor."
"Sussana sen!" deyip ayağımı sertçe sırtına geçirdim.
"Aaaooh!"
"Hak ettin."
"Sakat kalacağım sayende. Hadi çıkamadın mı hala?"
"Dur birazcık."
Biraz daha çabaladıktan sonra, paketi aldım.
"Buradaymış!" deyip ayağımı atmamla, düşmem bir oldu. Kahretsin, nasıl unuttum León'un sırtında olduğumu?!
"Violetta! İyi misin?"
"Dizim soyuldu ve kolumu çarptım. Bunun dışında, sanırım iyiyim."
"Oh, çok şükür."
Paketi açıp, içinden León'un bana verdiği kalp şeklindeki anahtarlığı çıkardım. Bu anahtarlık, yarım bir kalpti (Bunların bir adı vardı ama unuttum ). Aynısından, León'da da vardı. Anahtarlığı görünce, cebinde bir şeyler karıştırmaya başladı. Çok geçmeden aradığını buldu. Elindekine baktığımda, benim anahtarlığımın diğer yarısı olduğunu gördüm.
"Benimle çıkar mısın, prensesim?" deyip gözlerimin içine baktı.
O böyle bakarken nasıl konuşabilirdim ki?
"E-ev-evet!" kekeleyerek konuşmak da geçerlidir umarım...
Gülümsedi ve beni öptü.